KEPENK İNDİRMENİN OY POTANSİYELİ…

Okur mesaj atmış.

"Hoş geldiniz" diyor…

Ardından, sorusunu soruyor…

Dünkü yazıma ilişkin…

Altına imza atıyorum.

Hepsi doğru.

Ama "hayalet şehri" oy ve sandıkla "yorumlarsanız" sonuç ne olur diye soruyor?

***

Doğrusu!

Hiçte, "resmi" bu noktada, görmeyi planlamamıştım.

Neyse, "kepenk kapatmayı" bu çercevede görelim..

Etki-tepki. Ve hal-i hazırdaki "yüksek tansiyon"

Korku.

Endişe. Kaygılar. Mahalle baskısı.

Ölümler.

Öldürme ve şiddet sarmalı.

Çevresel, "dürtüler" hepsi.

Bir noktada; "sonuca" sirayet edici olduğu tartışılmazdır.

***

Ancak…

HDP için 1 Kasım'da; "oy'a" dönüşür mü?

Bu hayli tartışma götürür..

Çünkü "kepenk kapatma ve kontak" eylemine; katılım yüksekti.

2 milyon nüfuslu bir şehir.

Metropol bir kent…

Eyleme "katılım" yüzde, 85'in üzerinde idi.

İlçeler dâhil...

***

Diyarbakır.

Ve tabi ki, Güneydoğu için bu görüntü "AK Parti'yi" marjinal bir konuma soktuğunu söyleyebiliriz.

Özellikle; "savaş" konseptine yönelmesiyle alakalı.

Lakin HDP için de "olup-bitenlerin" geri dönüşümü kazançtır demekte, "akıl karı" değil…

Doğru bir yaklaşım olmaz.

Çünkü "ciddi bir sessiz çoğunluk var" yaşananlardan, muzdarip olan.

"Biz size oy verdik, sorunu çözün diye… Çatışın diye oy vermedik.." diyen çok.

***

Hele ki.

Çözüm sürecinde "normal yaşamın" feyzini alırken.

Gece'nin de; gündüz.

Gündüz'ünde, geceyle "eşdeğer" yaşamın, aktifleştiği.

Silahların sustuğu.

Ölüm ve şiddetin "yaşanmadığı" huzurlu, güvenli ve istikrarlı bir dönemi; "yaşamışken".

90'lı "yılların" atmosferine, "dönüşün" hesabı sorulacak bu seçimde.

***

Ekonomi, durmuş.

Esnaf, "siftahsız" kepenk kapatıyor.

Yatırımcı kaçıyor.

AVM'ler sinek avlıyor.

Öyle ki, devlet dahi "kesenin ağzını" kapatmış.

Yatırımlar yapılmıyor.

Emlak sektörü can çekişiyor. Ki ona bağlı, 100'ün üzerinde sektör var.

Hepsi; "işlemiyor?"

Sosyal yaşam sıfırlandı.

***

İşte bu noktada.

"Hayalet şehrin" resmini "oy olarak" görmek.

Hepsini de; HDP'nin "hanesine" dökmek.

Gerçekçi bir bakış olmaz.

Ama!

Herkes şunun idrakinde olmalı.

Özellikle, siyasiler ve parti liderleri.

***

Hayatı normal seyrinden saptıran,

Şiddeti, silahı, kan ve gözyaşını savunan,

Bunları "çözümün" silahı olarak, gören,

Oy devşirme uğruna "kardeşi kardeşe" kırdırmayı benimseyen,

Ötekileştiren,

Ülke bölünüyorsa da bölünsün, "siyasi" gelecek daha önemli diyen,

Demokrasiyi,

Demokratikleşmeyi, hakkı, hukuku ve nizami "sandık sonucuna" kurgulayanlar.

Şunu iyi bilmelidirler ki.

Çanlar.

Onlar için, "Erken seçimde" öylesine çalacak ki; "tarihin çöplüğünde" kendilerine yer dahi bulamayacaklar.

Çünkü akıttıkları "kanın" hesabını vereceklerdir.

Her kim ise…

***

1 EYLÜL'DE ATEŞKES!

Deniliyor ki.

1 Eylül'de; İmralı'dan bir çağrı gelecek.

Dünya Barış günü munasebetiyle...

Öcalan.

Kandil'e diyecek ki; "Silahlar sussun."

Böylece.

40 günü aşan "cehennem vari" ortam, son bulacak?

***

İyi de.

Neden şimdi, neden şuan "bu çağrı" yapılmıyor.

Yapma imkânı yaratılmıyor.

Öcalan'ın mesajına "ivedilik" kazandırılmıyor da takvime bağlanılıyor?

Yoksa bunca ölüm.

Bunca yaralama.

Şiddet, infaz, kaos, sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel kayıp; "henüz yeterli değil mi?"

***

Kim ne için bekliyor?

Limitini söyleyin.

Aha dünkü acı bilanco.. Onlarca "kaybedilen" can.

Eee bu duruma da gerekçe olarak diyeceksiniz ki; 1 Kasım seçimleri; "şiddetsiz" geçsin.

Oh ne ala.

Peki sonra.

İşte o sonrası da; "dün olduğu gibi" bugünde meçhuliyet arzında.

***

Sandıkta sonuç değişmezse…

İstenilen olmazsa.

Yeniden; "herkes" var gücüyle silaha mı sarılacak?

Ta ki, "sandık" silahın dediğini yapana kadar mı, devam edecek?

Görüntü böyle.

Boşuna söylenmiyoruz!

Siyaset "üstünlüğü" silaha bırakırsa ülke kan revan olur.

İşte hal-i vaziyette böyle…

***

SAVAŞ HÜKÜMETİNDE YER ALMAK?

Mevcut hükümete ne deniliyor?

Deniliyor ki;

"Savaş hükümeti."

Diyen HDP.

Demirtaş "operasyonların amacı, HDP'yi siyasetten zayıflatmak.

Baraj altında bırakmak.

Ama savaş hükümeti, "tabutların altında" kalacak?"

***

Peki şimdi; gelişen hamle karşısında.

Kaderin cilvesi mi diyelim.

Malum.

HDP "seçim hükümetinde" üç bakanla 'yer alacak?'.

Levent Tüzel fire verdiyse de.. İki isim için henüz; "red" bir cevap yok..

Diyelim ki, "seçim" hükümeti kuruldu..

Ki başında Davutoğlu olacak.

***

Peki; operasyonlar duracak mı?

Sanmam!

Hal-i hazırdaki "operasyonel" faaliyetlerde geri adım atılacağına dair.

Bu taktirde karma hükümete yine "savaş" hükümeti denilecek mi?

Denilirse.

HDP'ye de buradan "hisse" düşmez mi?

Neyse; haftaya herşey daha bir netleşecek?

Ama duamız ve temennimiz "an itibariyle" silahların susması, barış ortamına yeniden dönülmesidir.

Çünkü Güneydoğu "can pazarına" dönmüş durumda.

"İnsan yaşamı" tehlikede…

Hayırlı Cumalar…