İL BAŞKANI BULUNDU!

..Ve AK Parti, Diyarbakır İl Başkanını buldu.

Avukat Muhammed Dara Akar…

Şeyh Said'in torunu…                                       

Parti Genel Merkezi kararını verdi.

Ki Başbakan ve Parti Genel Başkanı Davutoğlu'nun da onayı alınarak!

Artık, önümüzdeki zaman sürecini Akar işletecek.

***

Yani, 25 Ocak’ta yapılacak olan 5’inci Olağan İl Teşkilatı Kongresinde, "Tek isim" Akar olacak.

Tek liste, tek aday!

Eee!

Zaten biz de öyle demiştik.

Mevcut "adaylar" içerisinde, olursa Akar olmalı diye!

Ehil ve liyakatli!

***

Akar…

Hiç kuşkusuz ki Partiye uzak biri değil…

Hele ki İl Teşkilatına…

Mevcut, 17 ilçe teşkilatı dâhil olmak üzere!

Bakan Eker ve Milletvekilleri'de

Pek yabancıları değil…

***

Çünkü uzun yıllardır "evden" biri olarak hizmet vermekte…

Parti teşkilatının birçok kademesinde görev yaptı.

Ki son yerel seçimlerde AK Parti Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi seçildi…

Teşkilat kadar Diyarbakır'ı da; "iyi analiz" eden biri…

Sosyal, Siyasal, Ekonomik ve Kültürel noktada!

Tanıyanlar bilir…

***

Önemli bir özelliğe sahip…

Ki en önemli özelliklerinden biridir; "uzlaşmacı" oluşu..

Dil, din, mezhep!

Yani her fikre ve kültüre açık biri…

Bir de, örgütlü "toplum" noktasında hayli aktif.

Her oluşuma "adapte" olan biri.

***

Ama bu görevi omuzlamasıyla; nasıl bir karakter ortaya koyacak derseniz?

O'nu da hep birlikte zaman süreci içerisinde göreceğiz!

Lakin işi zor…

Üstlendiği görev; "misyon ve aksiyon" açısından da ağır.

Kongre var.

Ardından, Milletvekili aday adaylığı süreci…

Ve sonrasında Seçim…

***

Pek tabi ki, “Çözüm Süreci”…

Ve bu noktada; yürütülen müzakereler dâhil.

Tansiyonu ve gerilimi yüksek bir evre…

Ama kendisi göreve talip olduğu için şimdiden ikazımdır.

Mevzuular karşısında "bahanesi" kabil değil…

***

Sonuç itibariyle!

Partiler ve neferleri hangi makam içerisinde olursa olsun bir "yarış" içerisindedirler…

En büyük kazanımları, albeni sahibi olmak…

Bunun zorundadırlar.

Aksi takdirde kaybederler…

***

Bir de notum var.

Özellikle teşkilatın yapılanması açısından…

Pür dikkat ister…

Kılı kırk yararak, "yol alacağı" fertleri iyi seçmeli…

Yoksa kumpaslar içerisinde kumpaslar yaşar…

Ki geçmişte çok yaşandı…

***

Teşkilat bayrağını, Milletvekilliği serüveni için bırakan Aydın Altaç her ne kadar bu noktada "tabuları" yıktıysa da teşkilata ve yönetimsel yapıya "itibar" kazandırdıysa da…

Pusuda "eskiye" dönüşün iştahını kabartan çok kişi var.

Onun için, dikkat diyorum!

***

Neyse!

Ak Parti için ve tabi ki Diyarbakır için, bize “hayırlı uğurlu olsun” demek düşer!

Tabi ki takipteyiz…

Şeyh Said'in torunu, sevgili Akar yeni görevinde sana “kolay gelsin” diyoruz!

***

PARDON, SİZ KİMSİNİZ?

Vay be!

Özgürlükmüş…

Basın özgürlüğü imiş?

Düşünce…

Yazma-Çizme…

Demokrasi'nin "eşit ve özgür" dokusu imiş?

Dokunulmazmış…

Sorgulanılmazmış…

Kim demiş?

***

Toplumu…

Halkları…

Dinleri…

Dilleri…

Fikirleri…

Geleneği-göreneği…

Örf ve adetleri…

Kutsal değerleri, "hakir görenler" diyor…

***

Hele ki bizim yerden bitme, türeyen bağnazlarımız…

Sinsi yüzlüler…

Çifte karakterli şahsiyetler de, dem vuruyor…

Kendilerine vazife çıkarıyorlar.

Baksanıza!

Cumhuriyet, Sözcü…

Düşmanımın düşmanı mantığıyla varlığını inkâr eder düzeye gelen Zaman!

***

Batı "bağımlılığıyla"…

2 milyar Müslüman’ı yok sayacak.

Paris’teki "mizah dergisine" sahip çıkacak.

Elbette ki “O bağnazca” işlenen katliamı kimse tasvip etmez.

Kabul de görmez.

Ama fitne "üreticiliği de" görmek gerekir.

Derler ya, “bardağı taşıran son damla” diye…

***

Şimdi "ateş bu kadar" gür iken…

İslam âlemi, "ayakta" iken…

İslamofobi "körüğü" vaki olurken..

Tabiri caizse, Müslüman mahallesinde "salyangoz" satmaya kalkan bu haşere yapı…

***

Diyor ki,

Biz varsak, "eşitlik" vardır,

Biz varsak, özgürlük vardır.

Biz varsak, demokrasi vardır…

Yoksa yoktur!

Her türlü değerinize "sövüp-sayarız" bize biat etmek zorundasınız?

***

Bu nasıl bir pişkinlik ya…

Dinime küfür edeceksin.

Peygamberime "aşağılık" zihniyetinle, laf söyleyeceksin?

Hakir göreceksin.

Karşı çıkıldığında…

Bir saniye "dur" denildiğinde…

Bağnazlığınla, eşitlikten, demokrasiden, basının özgürlüğünden dem vuracaksın!

***

Yok ya daha neler?

Pardon, siz kimsiniz ya?

Özgürlük…

Elbette ki, herkes için eşit özgürlük..

Toleranssız…

Ama sadece sizin gibi "insanüstü yaratıkları" özgürlere özgürlük, kabul edilemez.

Demokrasi de!

***

Siz!

İslam coğrafyasında, katledilen 2 milyon insan için.

Güneydoğu'da, 30-40 yıldır akan kana…

Öldürülen on binlerce insana…

Ki daha üç gün önce, 12 yaşında öldürülen Nihat için!

"İnsanlık, özgürlük ve demokrasi" adına, kılınızı kıpırdattınız mı?

Yok.

Demek ki, siz insanüstü yaratıksınız!

Eee…

Böyle olunca da, sizin beşeriyet içerisinde abı-hayat hakkınız uçup gidiyor…