ROTA DEĞİŞİYOR

Anayasa Değişikliği…

İlk tur "maraton" koşusunu tamamladı…

Maddelere dair finişler "evet" ile sonuçlandı…

Yani "pürüz" yok..

Rakip, "terlikle" koştuğu için geride kaldı…

Şimdi ikinci tur "maraton" başlıyor..

O da; Çarşamba günü…

***

Paket..

Yekvücut haliyle; “oylanacak”

Görünen o ki...

Vaziyet "sorunsuz" 

330 üzeri bir "Evet’in" çıkacağından kuşku yok…

Ki böylece ikinci tur sonlanacak!

Ve 18 Maddelik "değişim" halkın önüne gelecek…

Referandum için…

Takvim yaprağı; 2 Nisan'ı gösteriyor…

***

Şimdi!

Kafalarda iki soru var?

Tabi, muhalefet eksenli sorular olunca..

Algı üretme..

Yarına dair, kaygıları körükleme büyük…

Ne deniliyor?

Kimse önünü göremiyor…

Kimse yarının ne olacağını kestiremiyor…

Yani belirsizlik...

***

Doğru!

Ülkeye "istikrarsızlığı" dayatan..

Teröre..

Şiddete..

Darbe planlarına..

Gaflet ve dalalete..

Dış güçlerin saldırılarına..

Küresel, emperyal "ekonomi" bombalarına..

Ülkenin..

Ve Milletin "fay hatlarına" yönelik "patlayıcı" tuzaklara..

Alenice..

Hem de halkın gözünün içine baka baka; "işbirliği" faaliyetine giren bir muhalefet var..

Toz-u dumana katan..

Sıkıntının sebebi bu…

***

Eğer ki; muhalefet…

CHP…

"Vesayet ve statükocu" zihniyetten arınsaydı…

"Halkçı" olabilme, misyonuna halel getirmeseydi…

Milli menfaatlere odaklansaydı..

"Şer güçlerin" maşası olmaktan, kurtulsaydı…

Siyaseti…

İktidarı…

Yönetim gücünü, "demokrasi ve sandık" dışında aramasaydı..

Olmaz..

İstemezük…

Gibi "çözümsüzlüğü" dikte etmemiş olsaydı…

***

İktidara..

Çözüm üreten argümanlara…

Değişime..

Yeniliklere..

Açık ve alternatif sunabilen, olsaydı..

En net ifadeyle..

Asil bir "muhalefet" sergileyip, sorgulayıcı vasfını ortaya koysaydı…

Bugünümüz..

İnanın ki…

Dünümüzden çok ama çok; "refahlı" olurdu…

Ama yok…

***

Varsa yoksa..

Kumpas, üzerine kumpas kuruculuk..

Diyeceksiniz ki..

CHP'nin geninde vardır; "kumpasçılık.?"

Lider koltukları da "böyle el değiştirmemiş mi?"

Neyse!

Tüm bu çetrefilli, "inliklere" rağmen!

Halk "önünü" görüyor…

Ve artık vakıftır…

Kim milli, kim kirli?

***

Varsayımlar..

Evet, varsayımlar üzerinde; "yarını inşa" etmek!

Mümkün mü?

Değil..

Akla ziyan bir, yol belirlemesi!..

İşte bu troller ne diyor?

İkinci tur maratonu "start" almak üzere iken…

330'un altında kalırsa ne olur?

Belirsizlik olur…

Niye olsun ki?

Hani bir söz var;

"Perşembenin gelişi Çarşamba'dan bellidir"

***

Böyle bir durum hâsıl olmaz…

Onların ifadesiyle…

Velev ki, oldu…

Velev ki, 330 "ikinci turda" çıkmadı..

İktidar..

Ki MHP de ifade etti..

"Güven tazeleriz"

Yani "seçime" gideriz, "halk ne derse?"

Zaten referandum için de…

Denilmedi mi?

367 çıksa da; "biz halk tercihini" istiyoruz.

"Halka gideceğiz"

***

Referandum, Nisan'da olacağına göre..

Diyelim ki, dedikleri oldu..

Seçim kararı çıksa; "zaman" Mayıs'ı gösterir..

Ha Nisan, ha Mayıs!

Aradaki fark bir ay; "tercih" yine halkın…

Tabi bunların hepsi laf-ı güzaf!

Varsayım!

Havanda su dövme hikâyesi…

***

Aynı minvalde!

Referandumu da; "velev ki" diyerek kurgulandırıyorlar..

Halk sandıkta "Evet" der mi?

Garantisi var mı?

Elbette ki yok…

"Evet de" çıkabilir, "Hayır da" çıkabilir…

Sonuç ne olursa olsun…

Demokrasiye,

Milli irade tercihine "inanıyor ve güven" tesis ediyorsanız…

"Saygı" duyacaksınız…

***

İktidar da…

İktidar destekçisi de!

İlk günden itibaren ne diyor?

"Halk" ne derse o?

Soru kurgulayıcıları..

Şu olur, bu olur..

Bu olursa, şu olur.. Olmaz da bu olur?

Yani sürekli "ikilem" üretici..

Kafa ve zihin bunalımı yaratıcılık…

Azıcık..

Salih ve halis, olsanız da!

"Kararı" verecek "millete" kulak verseniz…

Ne derse…

"Biz onaya saygı duyarız" yoluna gelseniz…

Ne olur?

***

İşte!

Çıkmazı üreten..

Yarını belirsiz ve güvensiz kılan..

Değişimi, "diktatörlük.."

Yeniliği "krallık.."

Yeni Türkiye'yi "felaket" olarak görüp-gösteren sizlersiniz!

Ne işbirliğiniz var…

Ne de, birlikte "çözüm" üreticiliğiniz!

İşe yaramazlar…

***

Şunu net bilmeniz gerekir…

Paket muhteva itibariyle…

Eksiği var…

Eleştirilecek yönleri de mevcuttur…

Ama en belirgin, değişim özelliği…

Vesayeti…

Statükocu anlayışı…

70-80 yıllık, "tekçi" hâkimiyetin varlığını…

"Siyasetin" çöplüğüne atıyor olmasıdır…

Ve siyasi istikrarı; "kurumsallaştırıyor?"

Koalisyonlu dönemlere "kapılar" kapatılıyor…

***

İktidar.. Muhalefet.. Yavru muhalefet..

Bilumum..

Siyasi kulvarda, "uzlaşıyı" tercih olmaktan çıkaracak.?

Ya ne yapacak…

"İktidara gelmenin" zorunlu aracı haline gelecek..

"İlkeler" vaki olacak..

Hal-i hazırdaki "siyasi ilkesizlikler" olmayacak..

Kutuplaştıran..

Ötekileştiren..

Ayrıştıran "siyasi fikriyatta" duvar örücülükten kurtulacak..

Siyasi "sınırlar" genişleyecek..

***

Özü itibariyle!

Ülkenin ve milletin; "tüm yaşam" koşulları.

"Günübirlik".

Ya da "anlık" siyasetin cenderesine sıkıştırılmayacak.

Ömürlü.

Ve çok uzun ömürlü; "istikrarlı" bir hayat koşusu oluşacak.

Kuvvetler de.

Kurumlar da.

Herkes ama herkes; "haddini" bilen olacak.

Otokontrol "nizami" olacak.

***

Yani; "öz olacağız, özümüz olacağız.."

Bunun içindir ki…

"Türkiye modeli bir" yönetim…

Başka da yok…

Eee, yıllarca "batı batı" deyip durmadık mı?

Ne elde ettik…

"Sarı inek" meselesinden başka…

Hep verdik..

Şimdi diyoruz ki..

"Kendi kendimizi, kendi modelimizle" yönetelim…

Siyasi rayımızı kendimiz döşüyoruz…

Ki birileri bizi "raydan" çıkarmasın…