BAĞIMSIZ KÜRDİSTANA KAÇ VAR

Irak’taki yoğun çatışmalı ortam sonucunda ,Irak Kürdistan lideri Mesut Barzani’ni bağımsızlıklarını ilan edebilecekleri yönünde açıklama yapmıştı. Gelişmeler Barzaninin bu niyetini gerçekleştirmeye imkan verecek mi? bekleyip göreceğiz.

Ortadoğuda, özellikle Irak’taki gelişmeler, şimdilik en çok Kürtlere yaradı diyebiliriz. Kürtler Irak’ta zaten asırlardan beri kendi bölgelerinde yaşayıp duruyorlardı. Molla Mustafa Barzaninin Irak Devletine karşı başlatmış olduğu bağımsız devlet kurma amaçlı silahlı mücadele amacına ulaşamamıştı.

Onun vefatından sonra oğullarından Mesut Barzani, Barzan Aşiretini yöneten biri konuma geldi. Kürtlerin hakim oldukları bölgede Barzani Aşireti ile Talabaninin aşireti uzun yıllar biri birlerini kırdılar. Bu iki aşiretin sürdürdüğü mücadele, yöresel güç kazanmaya yönelikti.

ABD nin Irak işgalinden sonra Kürtlerin kendi bölgelerinde daha güvenli bir şekilde yaşamaları imkanı doğunca, Barzani Aşireti ile Talabaninin aşireti aralarındaki kavgayı sona erdirdiler.

Irak’ta oluşturulan yeni anayasa sonrasında Kürt Lider Dr Celal Talabani Irak Cumhurbaşkanı seçilince, yöresel Kürt yönetiminin başkanlığı Mesut Barzaniye kalmış oldu. Yani De Facto biçimde iki aşiret arasındaki mücadele sona erdirildi. Doğru olanı da bu idi, ama bunu şimdiye kadar niye başaramadıklarını soracak olursanız, cevabı zor değil. Mam Celal’a Irak’ın en üstün makamı altın tepsi içerisinde sunulup, kişisel tatmin sağlanınca, olay da bitmiş oldu.

Irak Saddam sonrasında yaşanan kaos döneminden sonra ikinci en büyük problemli dönemi içerisinde bulunuyor. Suriye iç

savaşı, Mısır’da 2012 de iktidara gelen Mursi yönetimini ortadan kaldırdı, şimdi de Irak’ı sallıyor.

Saddamın Sünnilere dayalı yönetim tarzının Irak’ta yol açtığı dehşeti fark edemeyen Malikinin bu defa Şiilerin önderliğinde oluşturduğu idare, Irak’ı zembereği boşalmış saate çevirdi.

Suriye’deki Nusayri Esed ile Irak’taki Şii Malikinin varmak istedikleri hedefleri çok iyi kavrayan Sünni Blok, bu işin en önemli yanının bir mezhep mücadelesi olduğuna karar verdi ve nerede duracağı belli olmayan gerçek bir savaş başlamış oldu. Mezhep savaşının bir anlamda din savaşı olduğunu “gördüğümüzde” hecin develerin iplerinden sökün ettiklerini söyleyebiliriz.

Irak Şam İslam Devleti Organizasyonunun, Suriye’de 6 bin kişi, Irak’ta 5 kişiden oluşan silahlı bir örgüt olarak değerlendirmek çok yanıltıcı olur. Arkalarında ele geçirilen bölgelerin insanlarının desteği olmasa, onlara her türlü lojistik, silah, araç gereç, para yardımı sağlanmasa yüz binlerce kilometrekarelik alanda hakimiyet sağlamanın imkanı yoktur.

Irak’ta meydana gelen bu gelişmeler üzerine Kürt yönetimi, yeni oluşturulan Irak Anayasasına göre, Anayasanın kabulünden en geç bir buçuk sene sonra yapılması gereken referandum ile durumu belirlenecek olan Kerkük’ü işgal etti. Yöresel emniyeti sağlayan güvenlik kuvvetlerinin, IŞİD in saldırısına karşı koyamayacağı gerekçesi ile Peşmerge güçleri Irak’ı şu anda ele geçirmiş bulunuyor.

Peşmergenin Kerkük’ü ele geçirme opsiyonunu ne Maliki yönetimi, ne IŞİD kabul etmiş görünüyor. Hatta Türkiye bile Irak Anayasası uyarınca özel nitelikli bölge olarak bırakılan Kerkük’ün şu anda Peşmerge tarafından ele geçirilmesini

kabullenmemekle birlikte, sırf Türkmenlerin güvenliği açısından şimdilik ses çıkartmıyor.

Yeni kabul edilen anayasa gereği Kerkük’ün statüsünün belirlenmesi için öngörülen referandumu Türkiye şimdiye kadar yaptırmadı. Çünkü Türkiye bölgeye dışarıdan Kürt unsurların getirilip yerleştirildiğini, bu kişilerin kendilerine ait tapu kayıtları olmadığını, bu sebeple yapılacak referandumun gerçek durumu yansıtmayacağını, fiili durumun bu sebeple kabul edilmeyeceğini ifade ediyor.

Amma gelip giden heyetlere de Irak’ın bütünlüğünün bozulmaması gerektiği tavsiye ve telkininde bulunuluyor.

ABD de buna benzer bir açıklama ile Irak’ın bütünlüğünden yana olduğunu ortaya koydu.

Eğer Barzaninin yapmış olduğu açıklama şuraya, buraya gözdağı vermekten ibaret değil ise, kurulması düşünülen Kürt Devletinde Kerkük’ü dışarıda bırakmayı hiçbir zaman düşünmelerinin mümkün olmadığı ortada.

Ya ne yapalım, devletimizi kuruyoruz, işte Kerkük’de denklemin dışında kalsın deme lüksleri yok. Çünkü Kürtler Kerkük’te gerek yaşayan nüfus, gerek petrol zenginliği sebebiyle, gözümüz yaşlı ama neticede evimize dönüyoruz diyemezler.

Kürtlerin yapacakları bir referandumla, Kerkük’ü de içine alan devletimizi kurduk diyebilmeleri için, her halu karda önce Türkiye’yi sonra ABD yi ikna etmeleri lazım. Aksi gibi başta IŞİD olmak üzere, imkanını bulur ise, Maliki yönetimi tarafından her an için bombardımana tutulmaları söz konusudur. Kerkük ile ilgili olarak yaşananlar için Maliki oldu bittilere göz yummayız derken, IŞİD Bağdat’tan sonra Kerkük’ü sıraya koymuş bulunuyor.

El hasılı kazan kaynıyor, doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor.

Bu açıdan Türkiye bir bölünme başlar ise, domino etkisi ile her yerin yanacağını gördüğündün, bölgede coğrafya değişikliklerine, şu andaki konum itibariyle Kürdistan’ın kurulması lehine de gözükse, olaya sıcak bakmıyor.