BEN DE HIIMMMMM DEMİŞTİM

İşe biraz ironi ile başladım. Anayasa Mahkemesinin kararına göre Balyoz davası da sanal bir davadır. Bir takım bilgi ve belgelerin montajlanması sonucunda oluşturulan HARD DİSKLERİN hukuki bir geçerliği yoktur noktasına doğru hızla sürüklenmek üzereyiz.

                                                

Çetin Doğan’ın İstanbul Birinci Ordu komutanı olduğu dönemde ihtilal oyunları düzenlediğini, yapılacak bir darbede İstanbul’dan başlamak üzere alınması gereken tedbirlerin görüşüldüğünü kendi seslerinden öğrenmiştik.

Beyazıt Camiinde namaz kılmak üzere olan Cemaatin üzerine bombalar atılacak,

Fatih İlçesindeki Hırkai Şerif camiine saldırılar düzenlenecek, buradaki mukaddes emanetler tahrip edilecek(Allah bunu yapma fırsatını asla size vermesin)

Buna karşılık olarak halk kışkırtılacak, bunları yapanlar Müslüman olamazlar, o halde bu işi laikçiler başımıza aştı, onların bu düşünceye sahip olmasını temin eden de Atatürk’tür, o halde biz de onların mukaddes bildiği mekanlara saldırır öcümüzü alırız düşüncesi yaygınlaştırılacak, inançlı halkın Atatürk müzesine yürümesi sağlanacak,

Pek tabii bu eylemin sonuç vermesine müsaade edilmeyecek,

Bu aşamada basın ve yayın organları vasıtası ile büyük ajisatsoynaların oluşumuna imkan hazırlanacak, iş başındaki idarenin meydana gelen bu olayları bastırmakta yetersiz kaldığı, hatta bu olayların bir anlamda müsebbibi olduğu ileri sürülerek idareye el konulacak,

Üsküdar’da, Fatih’te köşe başları zırhlı askeri araçlarla tutulacak,

Eyüp, Sultanbeyli gibi ilçelerdeki Belediye başkanlıklarına derhal yeni atamalar yapılacak, evraka el konulacak,

200 bin kişi göz altına alınacak, Stadyumlar toplanma merkezi haline getirilecek, içeriye tıkılacakların sayısı itibariyle, şu andaki cezaevleri yeterli olmadığından, kimi kamu kurum ve kuruluşlarının misafirhaneleri cezaevi haline getirilecek,

Kimseye merhamet edilmeyecek, öne çıkmaya çalışan herkes tanklarla tepelenecek(yani kan akıtmanın bu işin tabiatında olduğu bilinecek) ti.

Bu bilgi ve belgeler, hatta sesli görüntüler basına yansıyınca, merhamet sahibi kimi askeri görevliler, belgelerin asıllarının Gölcük donanma komutanlığında saklandığını ihbar ettiler.

Bunun üzerine Gölcük Donanma Komutanlığının, komutan katının odasının zeminine gizlenmiş ıslak imzalı doküman bulundu.

Arama Mahkeme kararı uyarınca Savcılar tarafından yapıldı. Burada 5, 10, 11, 12 ve 13 nolu Hard Diskler ele geçirildi.

Üzerinde en çok tartışma yaratılan 5 Hard Diskin orijinal olduğu, üzerinde herhangi bir oynama yapılmadığı yargılama aşamasında bilirkişi beyanı ile belirlenmişti.

Bu Hard Diskten örnek alan Sanık Avukatları aynı belge üzerinde özel bilirkişi incelemesi yaptırmışlar ve onlar da bu inceleme sonucunda aynen “yapılan incelemeler neticesinde bilirkişiler tarafından verilen raporda, Hard Disk’in orijinal olduğunu, içeriğinin montaj eseri olmadığını” maalesef gördük demişlerdi.

Üstelik bu Hard Disklerin bulunduğu yerde başkaca bir sürü evrak ele geçmiş, bu evrak doğrultusunda Zekerriyya Köyde, sadece Deniz Komandolarının girebildiği Bedrettin Dalan’ın Vakfına ait olan araziye gizlenmiş vaziyette orijinal LAW silahları bulunmuştu.

Bir de Mustafa Dönmez isimli Yüzbaşı tarafından Ankara ZİR VADİSİNE GİZLENMİŞ SİLAHLAR ele geçmişti.

Aslında siz bunların hepsini biliyorsunuz da ben sadece zihinlerinizin tazelenmesi bakımından yeniden dile getiriyorum.

Hoş dönemin Genelkurmay Başkanı olan HİLMİ ÖZKÖK İstanbul Birinci Ordu Komutanlığında oynanan harp oyununun amacını aştığını, kendisinin böyle bir emri olmadığını ve oynanan bu oyunların orijinal kayıtlarının kendisine sunulmadığını, kendisinden bir takım şeylerin gizlendiğini söylememiş mi idi?

Dönelim Anayasa Mahkemesinin kararına. Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararını henüz görmedik. Sadece basına yansıdığı kadarı ile HARD DİSK lerle ilgili bir testipi var. Bu tespitin HARD DİSKLERİN üretilmiş bir belge mi, yoksa var olanın üzerinde oynanmış bir delil mi veya tümden mon taj la ma suretiyle oluşturulmuş bir belge niteliğinde olduğuna mı Anayasa Mahkemesi karar verdi bilmiyoruz. Gerekçeli karar açıklandığında bunu öğrenme imkanı bulacağız. Anayasa Mahkemesinin bir de iki komutanın dinlenmesi ile ilgili talepleri reddetmesinin hukuka aykırı olduğu yönünde bir tespiti var. Bu iki tespit sebebiyle Sanıkların Adil Yargılanma hakkının ihlal edilmiş olduğuna karar vermiş.

Bu kararın açıklanması üzerine hemen her kesimden insanlar fikirlerini açıkladı. Kimisi bu karar yeniden yargılanma hakkı vermez dedi(MUSTAFA ŞENTOP), kimisi artık bu hard diskler tümden delil olmaktan çıkmıştır dedi, kimisi bizim başvurumuz üzerine yeniden yargılama başlayacak dedi, kimisi başvuruya bile gerek yok, Mahkeme yapılan bu tespitleri kaale almak zorundadır, ben bunu görmedim, duymadım diyemez, derhal dosyayı ele alacak, duruşma açacak ve sanıkların Adil Yargılanma hakkının ihlal edilmiş olduğuna dair Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar uyarınca, sanıkları derhal tahliye edecek, kimisi de Anayasa Mahkemesi kararı, bu davayı açanların başında Balyoz gibi patladı gibi şeyler söyledi.

Ben bu konularda alel acele bir son yargıya varmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Anayasa Mahkemesinin başvuruda bulunan tüm sanıklar bakımından bir hak ihlaline uğradıkları yönünde yaptığı tespitin elbette bir anlamı olacaktır ve belki de sanıklar tedbiren(yurt dışı çıkış yasağı getirilmek koşulu ile) serbest kalacaklardır.

Daha sonraki yargılamalar neticesinde Mahkeme elindeki tüm delileri yeniden karacak, belki de yeni, yepyeni bilirkişi incelemeleri yaptıracak, Türkiye’nin olanakları bu işe kafi değilse, icabında bu konuda bilinen yurt dışındaki kuruluşlara eldeki hard diskler gönderilerek, o l u ş t u r u l m u ş bir delil mi, yoksa o r i j i n a l bir belgemi olduğunun tespitini isteyecek ve sonunda diğer tüm delillere de değerlendirerek, tanıkları dinleyerek yeniden bir karar verecektir.

Adalet Bakanı Bekir Bey biz bu işi çözemedik, yeniden yargılanma gibi bir müesseseden sanıkların yargılanmalarına imkan verecek bir yol bulamadık, sonucu Anayasa Mahkemesinin vereceği karar belirleyecektir demişti de. Ben de hııımmmmm demiştim.