MUHARREM İNCEYİ TANIYORUM

Muharrem İnce ile birlikte Parlamentoya girdik. Önceleri Gurup Başkan vekili değildi. Ama gurubu adına kendisine söz verildiğinde, meramını şiirsel biçimde ifade etmeyi çok severdi. Estetiğe, bunun yanında mizaha önem veren konuşmalarını ilgi ile izlerdik.

Balıkesir Necatibey Eğitim Fakültesinden Fizik Kimya Öğretmeni olarak mezun olmuştu. Sanıyorum Yalova İmam Hatip Okulunda da öğretmenlik yapmış, oranın havasını teneffüs etmişti. Bu hava öyle kolay kolay unutulacak cinsten değildir. Zira İmam Hatip Okullarında Meslek dersi öğretmeni olmayan kişiler de bu okul öğrencilerinin öğretmenlerine olan saygısını, sevgisini, bana bir harf öğretenin kölesi olurum şeklinde Hz.Ali Efendimize ait vecizenin kurallarına uymayı nasıl da prensip haline getirdiklerini görmüş ve yakından izleme imkanı bulmuşlardır.

Bu okullarda öğretmenlik yapanlar elbette kendi mesleki bilgilerini öğrencilerine aktarırlar. Ama onlar da diğer okul öğretmenlerine nasip olmayan yepyeni birtakım şeyleri, gerek okul ortamından ve özellikle öğrencilerden öğrenme fırsatı bulurlar.

Bu okul öğrencilerinin edep, terbiye, ahlak, diğergamlık, adalet, hoşgörü gibi mesleki derslerinden aldıkları kurallar bütünü, yani İslam Öğretisinin onlarda oluşturduğu bir “selim” akıl vardır. Öğrencilerin bu halleri, okulların mesleki dersler dışındaki derslerine giren öğretmenlerinde büyük tesirler icra ettiğini en az yüzlerce örneği ile anlatabilirim. Öğretmenlerimize karşı vefamız sebebiyle, şimdi de bir çoğunun ismini bilir, zaman zaman hatırlar ve hayırla yad ederim.

Bir gün Esenboğa Havaalanında Muharrem bey ile karşılaştık. Bir yarım saat kadar sohbet ettik. Kendisi bana inançlı birisi olduğunu, Cuma namazlarını kıldığını, ama bunu şimdiye kadar TBMM sinde yapmadığını ifade etti. Ayrıca sol siyaset jargonunun bu milletin selamete ermesi bakımından ne kadar önemli olduğunu söyledi. Benim konuşmalarına katıldığım, katılmadığım tarafları oldu.

Muharrem bey özellikle gurup başkan vekili olduktan sonra herhalde binlerce konuşma yapmıştır. Onun konuşmaları sebebiyle TBMM sinin karıştığına, ortalığın biri birine girdiğine şimdiye kadar hiç şahit olmadım. Yukarıda de değindiğim üzere çok sert eleştiriler yapar, ama bunu her halu karda bir nezaket kuralına bezemeyi çok güzel becerir.

Ben onda bir provakatörlük havası hiç görmedim. Yani içten pazarlıklı değildir. Hasbidir.

Bu davranış biçimi onun iddia ve inançlarında samimi olduğunu ortaya koyar.

Özel hayatında gelgitler yaşadığı biliniyor. Özellikle bir bayan gazetecinin evine sarhoş vaziyette girmeye çalıştığı falan iddia edildi bir aralar. O bunları inkar etti, doğru olmadığını söyledi.  Bu iddialar ortaya çıktığında, ben onun da Deniz Baykal gibi çok büyük kayıplara uğrayacağını düşündüm.Ama öyle olmadı. Benim böyle meselelerde hala bir İmam Hatip Okulu öğrencisi gibi davranmam veya düşünmem herhalde o ismini unuttuğunuz “gericiliğe” giriyor.

Bu ramazan ayında da bir sahilde bira içerken görüntülenmesi belki bende burukluk yarattı, fakat o cenahta böyle şeyler de ne ki algısı, Muharrem beyin hiç yüksünme hissetmeden genel başkanlığa aday olması ile kendisini gösterdi.

Muharrem İnce anladığım kadarı ile teşkilatçılığı, teşkilata girenler bakımından neler olup bittiğini fazlaca bilmiyor. Ben bu dönemin bir Genel Başkanlık yarışı için uygun bir dönem olmadığını düşünüyordum. O nedenle eski sekreterime telefon açtım, Muharrem beyi bana bağla, ya gaza gelmesin diye “ikaz” edeyim dedim. O arada bu düşüncemi nasıl anlatırım diye kendim ile hesaplaşırken, telefon çaldı ve ben sekreterime bambaşka şeyler söyleyerek düşüncelerimi ifade etmekten vazgeçtim.

Muharrem bey şimdi parti içi demokrasi adına çok güzel şeyler söylüyor. Partiye tam demokrasiyi hakimi kılacağına, partili üyelerle her türlü seçim için, ön seçim kuralını getireceğine, üst üste iki seçimde partisini birinci parti yapamaması halinde genel başkanlık görevinden ayrılacağına ve bunu parti tüzüğüne koyacağına dair sözler veriyor. Bunlar elbette partili üyeleri cezbeden şeylerdir. Ama Muharrem bey hele bir halk arasına insin, partilerin temayül yoklamalarında bile nelerin döndüğünü görsün. İşte o zaman bu ülkenin bir bütün halinde demokrasi karnesinin nasıl da kızarıklıklarla dolu olduğunu anlayacaktır.

Muharrem beyi erken sahaya sürdüler ve durduk yere Baykal ekibinin yanına ittiler. Bana göre Baykal ekibi bu yolla, Muharrem beyi potansiyel bir güç olmaktan çıkardılar.

Ben siyasetten biraz anlıyorsam böyle düşünüyorum.