ŞİMDİ NE OLACAK?

Almanya'nın Türkiye'yi Bavyera Eyaleti'nde bulunan Bad Aibling'deki uydularla dinlediğinin ortaya çıkması hepimizi şok etmedi.

                                     

Almanyanın Türkiye’yi bir bütün halinde dinlemesinin kimilerimizi neden şok etmediğini ifade etmeye bilmem gerek var mı? Yani Türkiye de  elinde imkan var ise hem kendi vatandaşlarına karşı ve hem de dış dünyaya yönelik olarak aynı şeyleri yapmıyor mu?  Kimilerimiz elimizde imkan olsa bir başkasını gizli takip etmeyi, neler yapıyor, ne işler çeviriyor bilmeyi, hele aşna fişne işlerin takibi için olsa bile dinlemeyi çok seviyoruz.

Aslında istihbarat benim inancıma göre, sadece düşmanlara karşı yapılır ise bir anlamı vardır. Onunu dışında yapılan hiçbir istihbari işin “AHLAKI” yoktur.

Bakara suresinin 189. Ayetinde Cenabı Allah “İyilik evlere arkalarından girmeniz değildir. Ama iyi davranış takva sahibi insanın davranışıdır. EVLERE KAPILARINDAN GİRİN. Allaha karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz” buyuruyor.

14 asır önce inen bu ayetlerin bizim bugünkü durumumuza bir miheng olmasını düşünenler için ibret alınacak çok yönleri var. Kur’anın bize emrettiği bu saygılı ilkeye ne kadar da ihtiyacımız var. İyilik evlere arkalarından girmeniz değildir ayetinin manası, insanların gizli hallerini araştırmak için hilelere başvurmayın, oyun çevirmeyin. Ayetin devamında inançlarında kavi olanların yaptığı iş, evlere kapılarından girmeleridir. Çünkü ev ahalisi ancak bu şekilde gizlice tarassut altında bulunmadıklarını, gizli hallerinin araştırılması gibi bir tehlike ile karşı karşıya kalmadıklarını düşünürler.

Ey iman edenler! zandan çok sakının. Çünkü zanların bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın. Kiminiz kiminizi gıybet etmesin. Hiç sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı İşte bundan hemen tiksindiniz değil mi! Öyleyse Allah'ın azabından korkun da bu çirkin işten kendinizi koruyun. Allah tevvabdır, rahîmdir (tövbeleri kabul eder, merhamet ve ihsanı boldur). " (Hucurât, 49/12)

Peygamberimiz
"Ey diliyle Müslüman olup da, kalbine iman nüfuz etmemiş münafıklar! Müslümanlara eziyet etmeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim Müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını açığa çıkarır. Allah, evinin içinde dahi olsa böylesini rezil rüsvay eder." (Ebû Davud, "Edeb," 35)

Türkiye şimdi bir dönem resmi görevlilerinin yapmış oldukları yasal dinlemelerde bile usule aykırılıklar olduğunu ifade ederek, ilgililerini soruşturuyor, hatta bir kısmını tutukluyor. Tabii işin bir de yasa dışı dinleme ayağı var ki, bakalım onlardan ne sonuç çıkacak.


Der Spiegel'in haberinde 2012 Şubat ayında Orta Doğu gezisinden dönerken uçaktan dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ı telefonla arayan eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un konuşmasının Alman gizli servisi tarafından kaydedildiği ve bu kaydı imha etmesi için verilen ajan Markus R.'nin belgeleri Amerika'ya sattığı, Türkiye'nin dinlendiği de Markus R.'nin evindeki baskında yakalanan dosyalardan anlaşılmış.

Türk Dış İşleri dinleme olayını şiddetle kınadığını açıkladı. Fakat bu kınama kararının Alman Hükümetinde hemen hemen hiçbir tesir icra etmediği ortaya çıktı. Gelecekte neler yaşanacağını bilemeyiz.

Tabii bir de şu var. Biz şimdi Alman istihbaratı tarafından dinlenmiş olduğumuza kızıyoruz ve Alman makamları bu yaptıklarının hesabını vereceklerdir şeklinde bir çıkış yapıyor, daha fazla ileri gitmiyoruz. Neden acaba?

Ya bir de söz konusu dinlemelerle ilgili kayıtlar ortaya çıkarsa diye mi endişe ediyoruz.

Mesela son zamanlarda Türk Dış İşleri Bakanlığında Suriye’ye  yönelik bir senaryo düzenlenmiş, MİT müsteşarının, Suriye toprakları içerisinde/Halep/ bulunan Süleyman Şah türbesine birkaç yönden bombaların atılması, oradaki görevlilerin bunlara karşılık veriyormuş gibi davranmaları,sonrasında Suriye ordusu topraklarımıza tecavüzde bulundu, o halde bunun karşılığını görecektr diyerek Türkiye’nin bu ülke ile savaşı göze alması gibi senaryoların dinlendiği ortaya çıkınca, hemen camia suçlandı ucuzcasına. Güya oradaki bir takım görevliler camia adına hareket etmişler ve ülkelerinin Suriyeye karşı muhtemel eylemini fahşetmişler, böylece casusluk suçu işlemişlerdi. Bu kişilerin kimler olduğunu Türkiye asla ortaya çıkaramadı ve böylece durduk yere biri birimizi hasım ilan ettik. Alın size işte Almanya gibi bir ülkenin Türkiyeyi tam bir hasım ülke haline getirerek dinleme olayını. Kimbilir daha kaç ülke Türkiye’yi dinledi. Almanya dinledi ise, Rusya, ABD, Fransa, hele İngiltere dinlemedi mi? ortalık yere dökülen dinleme kayıtlarının menşei niye belli olmadı veya Türkiye neden cemaate bu hali irca ederek işin sadece bir yönünü nazara verdi. Ben bu tür kayıtların bir furya halinde sosyal medyada yer aldığı sıralarda, ya Allah aşkına bir de dış dünyaya bakın, bu tür yayınların İP kayıtlarının kime ait olduğunu tespit edin, biri birinize düşmeyin demiştim de kimse dinlememişti.

Sebebini benim şu anda da anlayamadığım biçimde dershaneler kapatılınca Camia çok tedirgin oldu. Bunu tamamen ortadan silinme operasyonu olarak gördüler. İşte tam da o ortamda gizli dinleme kayıtları falan sökün etti. onlar da kendilerine düşmanlık yaptıklarını düşündüklerinin düşmanlarının hareketini dost davranış olarak gördüler ve maalesef sahiplendiler.

Olan ülkemize oldu.

İçeride kırıldık, dışarıda döküldük. Almanlar, Amerikalılar neden bize karşı saygılarını yitirdiler de bizi düşman safta mütalaa edip, sabah akşam dinlediler.

Bu kadarla kalsa iyi. Evet bu kadarla kalsa iyi.