EŞLER ARASI İLETİŞİM

Yüce Allah bir ayeti kerimede şöyle buyuruyor: “Ey insanlar sizi tek bir candan yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden de birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkun.” . Kaynakta ve yaratılışta kadın ve erkek arasında hiçbir fark yoktur. Fark yalnızca yeteneklerde ve görevlerdedir. Erkek ve kadın yalnızlığın giderilmesi, beraberliğin sağlanması, dünya hayatının mutlu bir şekilde geçirilmesi ve daha birçok hikmetler gereği birbirini tamamlayan iki ana unsur olarak yaratılmıştır. İnsanlık uzun bir cahiliye döneminde kadını, hiçbir dayanağı olmayan sakat bir düşüncenin etkisiyle, tüm insanlık özelliklerinden ve haklarından mahrum bıraktı. Kadını tamamen görmezden geldi. Onun da bir insan olduğunu ve erkek için bir tamamlayıcı, erkekle kadının birbirinin tıpkısı değil, fakat birbirini bütünleyen çiftler olduğunu unuttu. İşte yüce dinimiz İslam, cahiliye döneminde kadına yapılan o zalim muameleyi ve onu hor gören bakışları ortadan kaldırdı. 

          Her varlığı erkek ve dişi olarak yaratan Rabbimiz, eşrefi mahlûkat olan insanı da erkek ve kadın olarak yaratmış ve birbirlerine karşı sevgi ve merhameti lütfetmiştir. Yüce Allah bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor: “Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp da aranızda sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun varlığının delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.”  Bu ayeti kerimeden anlıyoruz ki, eşler arasındaki ilişki sevgi, saygı, güven ve karşılıklı hoşgörü esasına dayanmalıdır. Bu ilkeler aynı zamanda eşlere mutluluk sağlayan kavramlardır.

           Aile reisi olan erkek Allah’ın emri gereği hanımıyla iyi geçinmelidir. Kur’a-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Kadınlarınızla iyi geçinin.”  “Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır…”  Resulüllah da (s.a.v) bu konuda şöyle buyuruyor: “Kadınlar hakkında Allah’tan korkun! Çünkü siz onları Allah’ın birer emaneti olarak aldınız, onların namuslarını Allah’ın sözüyle kendinize helal kıldınız. Onların sizin üzerinizde örfe uygun rızkı ve elbisesi gerekmektedir.”   Başka bir hadisinde ise Resulüllah (s.a.v şöyle buyuruyor: “Dikkat edin sizin kadınlarınız üzerinde haklarınız olduğu gibi, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlarınız üzerindeki haklarınız; yatağınızı başkaları tarafından çiğnetmemeleri (iffetlerini korumaları) ve istemediğiniz kişileri evlerinize almamalarıdır. Onların sizin üzerinizdeki hakları ise, giyecek ve yiyeceklerinde onlara iyi davranmanızdır.”

           Kadınlarla iyi geçinmek, sadece kadına eziyet etmemek demek değildir. Aksine kadına eziyet etmediği gibi, kadından gelen eziyete de tahammül etmektir. Kadının heyecan ve öfkesi anında hilim ve sabır göstermelidir. Böyle yapmakla kişi Peygamber’e (s.a.v) uymuş olur.

           Eşler arası iletişimin olumlu bir şekilde devam ettirilebilmesinin en önemli yollarından biri de eşlerin birbirlerinin hak ve hukukuna riayet etmeleridir. Bu haklara tam anlamıyla riayet edildiği müddetçe eşler  arasında geçimsizlik baş göstermeyecek ve neticede hayatlarını mutlu bir şekilde devam ettireceklerdir. Erkek ve kadının riayet etmesi gereken ortak hakların en başta geleni ise iffet ve namus’tur.  Namus ve iffetin sadece tek taraftan özellikle de kadından beklenmesi doğru değildir.  Bu konuda Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Mümin erkek ve kadınlara söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar.”  Bu, hem eşler hem de toplum hayatının huzuru, güveni ve geleceği için temel şarttır. Sonra eşler, birbirlerine karşı görevlerini yerine getirmeye çalışmalı, sorumlulukları Allah ve Rasulü’nün (s.a.v) bildirdiği gibi paylaşmalıdır. Eşlerin birbirlerinden nefret etmesine sebep olan zararlı internet sitelerine girmekten hem erkek hem kadın sakınmalıdırlar. Kadın ve erkek birbirlerinin haklarına saygılı olmalı ve bu hakları titizlikle korumalıdırlar. Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle eşlerin birbirlerini korumada adeta örtü olmaları gerekmektedir: “Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz.”  buyurarak kadın ve erkeğin birbirlerini korumaları gerektiğini hatırlatmaktadır.

           Aile reisi olan erkek eşine karşı yumuşak davranmalı, onlara karşı güzel ahlaklı olmalı, kaba ve sert davranışlardan kaçınmalıdır. Bu hususta Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: "Mü'minler arasında imanca en kâmil olanı, ahlâkça en güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlı olandır."

           Ayrıca eşler, yuvada mutluluğu sağlamak için birbirlerine karşı gerekli fedakarlığı göstermeli, huzur bozucu tutum ve davranışlardan sakınmalıdırlar. Eşler birbirlerinin sırlarını başkalarına açmamalı, harcamalarında daima ailenin geleceğini düşünmeli, aile menfaatlerini daima ön planda tutmalı, her zaman birbirlerine destek olmalı ve her ne olursa olsun daima güler yüzlü tatlı dilli olmalıdırlar. En önemlisi de eşler birbirleriyle istişareyi bırakmamalı ve birbirlerinden hiçbir şeyi gizlememelidirler.

            Yine eşler, birbirlerine karşı besledikleri ilgi ve sevgilerini, karşılıklı olarak söz ve hareketlerle dışa vurmalıdırlar. Zira sevgi ve saygının en iyi anlatım ve sunum şekli, eşlerin birbirlerine içtenlikle ilgi göstermeleridir. Dolayısıyla eşler, birbirlerinin duygu ve düşüncelerine ne kadar ilgi gösterirlerse, birbirlerine o derece değer vermiş olurlar.

             Kişi hanımının sıkıntılarını gidermeli, onunla hediyeleşmeli, eğlenmeli ve şakalaşmayı da ihmal etmemelidir. Çünkü bu tür hareketler kadınların kalbini hoş eder ve eşler arasındaki sevgi ve saygının çoğalmasına vesile olur. Allah’ın Resulü de (s.a.v) hanımlarıyla şakalaşıyordu. İşlerinde ve hareketlerinde onların seviyesine iniyordu. Hatta rivayet ediliyor ki, Peygamber (s.a.v) Ayşe validemizle koşu yarışı yapardı. Bir gün Hz. Ayşe O’nu geçti, bazı günlerde de O (s.a.v) Hz. Ayşe’yi geçti ve “Bu gün kazandığım zafer, daha önce kazandığın zafere karşılık olsun”  dedi.

             Hz. Ömer (r.a) bu konuda şöyle demiştir: “Müslüman kişi aile efradı içinde çocuk gibi olmalıdır. Dışarıya çıktığında ise erkek olmalıdır.”

            Sonuç olarak bilinmelidir ki prensipleri Kur’an ve Sünnet’te belirlenen İslam ahlakı yaşandıktan sonra, aile hayatında mutluluğu elde etmemek için hiçbir sebep yoktur.

 

  Nisa: 1

  Rum: 21

  Nisa: 19

  Bakara: 228

  Müslim

  Tirmizi: Rada’ 349-1163

  Nur: 30-31

  Bakara: 187

  Tirmizi: 348/1162

  Buhari-Müslim

 İhyau Ulumuddin, c. 2, s. 123

 

 M. Yusuf DURMAZ/ SUR İLÇE VAİZİ