"SİYASİ KADAVRA HALİNE GELEN CHP!?"

Sevgili okurlar...

Bugün sizlerle yapmış olacağımız sohbetimizin ana teması; mevcut rejimin, sistemin, anayasanın varlığı ve oldukça ülkeyi her gün biraz daha uçurumun kenarına sürükleyebileceği mekanizmanın işleyişine dairdir…

Çünkü ülke; doğusuyla, batısıyla, türküyle, kürdüyle, arabıyla, acemiyle büyük bir sıkıntı içerisinde; kıvranıp durmaktadır..

İnkâr edilmez bir sıkıntı "binbir bela" gibi başımızda…

Terör...

Hem de, dehşet saçan bir sıkıntıyla; ülke ve millet "bu terörü" yaşamaktadır..

Nitekim, devlet büyüklerinin, özellikle Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tespitleri de "sıkıntıların" varlığına dairdir…

Peki, bu sıkıntılı hal, nereye kadar devam edecek?

Ülke ve millet; daha ne zamana kadar bu "terörle" boğuşacak…

Sistem yıkıcı, ülkeyi daha büyük badirelere sürükleyebileceği tehlikesi orta yerde olmasına rağmen, işlemektedir..

Tavizsiz yürürlüktedir…

Korunuyor, kollanıyor ve himaye altına alınıyor..

Ve hatta hiç kimsenin haddine düşmemiş ki "bu mevcut sistemin, yani laikçi Kemalizm’in varlığına" ve "terörü" körükleyen siyasi faaliyetine el atsın.

***

Bakınız, sevgili okurlar.

Gün geçmiyor ki ülke; masum Anadolu insanının, ailelerinin, şehit düşen evlatlarının kanıyla sulanmasın.

Gün geçmiyor ki asker şehit olmasın.

Devlet bütçesi amansız bir şekilde; "terörle mücadalede" harcanıyor…

Ama ne var ki; “teşhis-ül ille” yani hastalığı tespit etme unsuru ortada yok.

Terör var..

Ama terörü üreten mekanizmaya dokunan yok…

Sadece bataklıktaki sineklerle boğuşuluyor..

Bataklığı kurutan, bataklığa hamle yapan yok..

Onun için hep ifede ediyorum; terör belası, mevcut sistemin sayesinde ömrüne, ömür katıyor…

***

Daha iki gün evvel…

Diyarbakır’da emniyet görevlileri, bir teröristin bulunduğu hücre evine baskın düzenledi.

Operasyon sırasında, o hain teröristin attığı bir el bombasıyla 22 yaşında gençecik bir vatan evladı olan; Ahmet Alp Taşdemir şehit düştü…

9 silah arkadaşı da yaralandı…

Şehide Allah'tan rahmet..

Yaralı polislerimize de Allah'tan şifa diliyoruz...

Şehit Taşdemir..

Gencecik bir ana-baba kuzusu…

Diyarbakır'dan evli...

Manisa’nın Salihli ilçesinde defnedilmek üzere Diyarbakır’dan resmi törenle uğurlandı.

Şehidin cenaze namazını; İmam olan babası kıldırdı.

Bakınız, sabır timsali olan bir insana…

Allah’a tevekkül etmiş…

Dört tekbirden ibaret olan oğlunun cenaze namazını; "O baba" kılıyor..

* * *

Hiç kuşkusuz ki, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın içi yanıyor.

Devletin başındaki bir insan olarak A’dan Z’ye kadar Türkiye’nin sorunlarını bilen, yakından takip eden bir insan olarak, elbette ki bu cenazenin bu merasimine karşı kendisinin de bir şeyler söylemesi gerekiyor ki söylemiştir.

Cumhurbaşkanı, "yıllardan beri tüm olup bitenlerin temel nedeni mevcut anayasadır, kanunlardır, yasalardır ve CHP’dir ve aynı zamanda rejimdir ve kurucusudur (!)" diyor...

Cumhurbaşkanı Erdoğan altını çizerek devam ediyor;

"Ne kadar illegal terör örgütleri varsa, bu parti onların yanındadır, onları himaye ediyor ve ilişki kuruyor ve savunuyor."

Sayın Cumhurbaşkanının bu tespitlerine katılmamak mümkün değil.

Ama bu da bir itiraftır ki onu da sizinle paylaşmadan geçmek istemiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımız bunları resmi ağızdan söylüyor.

Fakat bize göre çok geç kalınmıştır.

Zira CHP’nin kimliği ortadadır.

İcraatları ortada...

Yaşam tarzları ortada…

Siyasi nezaketsizliği ortada…

Zincirleme olarak nezaketsiz unsurların başını çeken CHP.

Yani Atatürk’ün partisi…

***

Manisa Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleştirilen AK Parti İl Danışma Meclisi Toplantısı’na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu;

“Bırakın ana muhalefet vasfını, siyasi parti unvanını kaybetti.

Mevcut yönetimin gerçekten geldiği yer içler acısı.

DHKP-C’den bölücü terör örgütüne kadar çiçek atmadıkları, koruyup kollamadıkları hiçbir illegal yapı kalmamıştır.

Atatürk partisi iddiasındaki CHP, bugün Pensilvanya’nın partisi haline dönüşmüştür.

Bir dönem iktidara gelme yolunu vesayet odaklarına emir eri olmayı, şimdi de Pensilvanya’daki şarlatanın kapıkulunu yapmak zannediyor.

Sırf okyanus ötesindeki efendilerine şirin gözükmek için 15 Temmuz direnişini dahi sulandırmaktan çekinmiyorlar.

Ülkemin FETÖ ile mücadelesinde şuana kadar yapmadık teşkilat bırakmadılar.

Ağızlarını her açtıklarında 15 Temmuz için kontrollü darbe diyorlar, millete kurşun sıkanlara da ana kuzusu diye sahip çıkıyorlar.

Bunun en büyük mirası batık bir SGK, yani eski adıyla SSK, en büyük mahareti de seçim kaybetmek olan bir genel başkan, başka türlü nasıl koltuğunu koruyabilir.

Geldiği yeri birilerinin lütfuna, kumpasına borçlu olan Genel Başkan’dan ne beklenir.

Sayın Baykal’ın ziyaretine gidiyor ‘aday mısınız’ diye sorduklarında aday değilim diyor, ertesi sabah bir bakıyorsun adaylığını açıklıyor.

Akşam başka sabah başka.

Bugün CHP siyasetin tükenmiş bitmiş bir partisi olarak adeta siyasi kadavra haline gelmiştir.

Bunu da böyle bilin.”

* * *

Sayın Cumhurbaşkanımızın…

Tüm bu tespitlerine rağmen, böylesine suç işleyen CHP’ye ne yazık ki dokunulmuyor?

İlişilmiyor..

Ki, Kılıçdaroğlu da her gün biraz daha gemiyi azıya vuruyor?

Oldukça "siyaset dilini" sertleştiriyor ve suç üstüne suç işliyor.

CHP okyanus arkasındaki o şarlatan insanın savunuculuğunu yaptığı için de; suç işliyor.

CHP, ne kadar illegal fraksiyonlar varsa yanındadır.

Tüm bunları geride bırakalım..

Tarihe bakalım..

İşgalci İngilizlerin bir kolu gibi; tarihi camilerimizi yıkan CHP'nin ta kendisi...

O müstevli, işgalci haçlı emperyalistlerin yanında yer aldı…

Bütün geçmişimize yönelik: din, iman, ibadet, Kur’an, şeriat hükümlerini ortadan kaldırıp, kadınları muz gibi soydurup sahnelere koyduran rejimin düzenbazlığını yapan, bir zihniyet…

Tüm tarihi kültürel varlığımızı bir çırpıda sildirip atan dış kökenli bir siyasi anlayışa sahip bu yapıya; hala da dokunulmamıştır.

Ve dokunulacağına dair de pek cesaretli birini göremiyoruz…

Sonuç ne olacak, sorusuna da bir türlü cevap bulamıyoruz.

Allah encamımızı hayreylesin demekten başka bir çaremiz de yok.

En derin saygı ve sevgilerimle.