ERDOĞAN'IN ANLAYIŞI EŞİTTİR İSTİKRAR!

Evet, saygıdeğer okurlarım.

Malumunuz üzre, seçimler yapıldı.

Parlamento ve Başkanlık seçimi..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim sonuçlarıyla bir kez daha zaferle işbaşına geçti..

Halkından "tarihi bir teveccüh" aldı…

Dünya çapında başarılı bir devlet adamı olma unvanını da böylece birkez daha tescillendirdi…

2003 ile 2018 arasındaki yapılan tüm seçimleri kazandı…

Tamı tamına; 12 seçim kazandı..

Yerel..

Genel..

Cumhurbaşkanlığı..

Ve halk oylaması seçimleri..

Dile kolay, 12 seçim…

Bu seçim galibiyetlerinin hepsi; "tarihi" bir farkla elde edilmesi de ayrı bir meziyettir…

Türkiye tarihinde; hiç bir siyasetçinin ulaşamadığı bir başarıdır…

 

Pek tabi ki, şer odaklarının hazırladığı mekir, hile ve tuzaklarda; bu zafer karşısında boşa çıktı…

Hainlerin..

Emperyalistlerin…

Siyonistlerin..

Ve içimizdeki satılmış piyonların, "hevesleri" kursaklarında kaldı…

Hiç kuşkusuz ki bu başarının temelinde Erdoğan’ın ruhi derinliklerinde taşıdığı misyon yatmaktadır…

Ki o misyonda, istikametli ve istikrarlı bir İslam misyonudur.

İnanç ve iman davasıdır.

Bu dava sayesinde ümmetin umudu olmuştur.

Yalnız Türkiye’nin değil, tüm İslam dünyasının bugün tek umudu haline gelmiştir…

Bundandır ki ümmetin gözü hep Türkiye’dedir…

Bu seçimlerin sonucunda şer odakları büyük hezimet yaşamışlardır…

Kaybetmişlerdir...

Kazanan ve karşılarında zafer elde eden yine Erdoğan olmuştur.

Bu doğrultuda İslam dünyası da, adeta bayram ediyor, seviniyor..

Edirne'den, Hakkari'ye kadar…

Türkiye'nin dört bir yanı…

Şam’ın ve Kudüs’ün, Katar’ın da, Afganistan’ın da, Pakistan’ın da "umudu ve sevinci" olmuştur.

Bu sevinci tüm İslam ülkeleri ve İslam büyükleri birbiriyle paylaşarak yaşamaktadırlar…

Yeni bir ufuk İslam dünyasına açılmıştır…

Allah utandırmasın.

Rabbim o dava uğruna çalışan kim olursa olsun, yardımcısı olsun.

Tek kelimeyle Allah’ın hifz-u himayesinde yürümeyi ve yaşamayı nasip eylesin…

 

Hiç tartışmasız ki, yıllardan beri yazdığımız gibi, bu seçimin ana tablosunu, hareketini Erdoğan sağlamıştır. Onun taşıdığı misyonun aksiyona dönüşmesiyle; başarı sağlanmıştır…

Erdoğan ihlâsla yaşadığı için, davasını ön planda tuttuğu için, ümmetin dualarına mazhar olmuştur.

Nitekim Ramazan-ı Şerif’te özellikle Kadir Gecesi’nde Kabetullah’ı tavaf edenlerin gerek Türkiyeli ve gerek İslam dünyasının umrecileri olsun, Beytullah’ın perdesine yapışmışlar, sarılmışlar ve ağlayarak Erdoğan’ın kazanması için dua etmişlerdir.

O duaların sesleri arş-ı âlâya kadar yükseldiğine hepimiz şahit olduk.

 

Tabi bu gerçekleri dile getirirken, ne yazık ki tüm bu olumlu ve umutlu hale rağmen, AK Partinin trendi gittikçe azaldığını görüyoruz…

İbre aşağıya düşüyor…

Seçmenler yavaş yavaş hedefini belirlemekte kararsız kalmaktadır…

Nitekim 24 Haziran'ın sonuçlarına dair; seçmen AK Parti'ye "mesajını" verdi…

Tabi ki parti düzeyinde…

Erdoğan'ın şahsına değil….

Ey Ak Parti kendini "çek" et…

Etrafına bir bak; olup-bitenleri gör...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ferasetiyle bu gerçeği gördüğü içindi ki, seçimi kazandığı gece, yaptığı balkon konuşmasında buna dikkat çekti..

Ve dedi ki;

"Biz bu düşüşten dolayı mesajı aldık.

Bundan sonra parti olarak da hükümet olarak da cumhurbaşkanı olarak da düşünmemiz lazım.

Seçmenlerin mesajını iyi okumamız lazım…"

Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki görünen manzara, özellikle Diyarbakır’ımızda pek de iç açıcı değildir.

Her ne kadar 1 Kasım’a rağmen, bir milletvekili fazladan kazanıldıysa da seçmen sayısının artışıyla olmuştur…

“Millet ittifakı”nın da çalışamaz duruma girmiş olmasıyla olmuştur…

Gerek Saadet Partisinin ve gerekse İyi Parti’nin oyları pek iç açıcı olmadığından, şans eseri üçüncü Milletvekili AK Parti’ye düştü.

Biraz daha hareketli olsaydı, AK Parti o üçüncü adayı da alamazdı.

Ama her şeyde bir hayır var.

İyi ki almıştır...

Ama bu üçüncü aday da kesinlikle İl Teşkilatının ve başta Mehdi Eker olmak üzere hiçbirisinin bir başarısı ve katkısı olmamıştır…

Bu da böyle biline...

Zira seçim tablolarına bakıldığında bize gelen resmi sonuçlar, Diyarbakır ilinin özellikle Bismil dahil olmak üzere…

Ki Bismil’in de Tepe Mahallesinin yani Mehdi Bey’in doğduğu bir yer ki orada bile potansiyel bir oya sahip olamadıklarını görüyoruz…

Tepe mahallesinde AK Partiye çıkan oy sayısı yaklaşık 450 civarında.

HDP’nin ise yaklaşık 1100.

Düşünün Mehdi Bey ile beraber Bismil’den üç tane, Milletvekili adayı vardı…

Bir kayyum, bir de ilçe teşkilatına rağmen ve iktidar olmasına rağmen, yani iktidarın gücünü kullanmalarına rağmen, 450 küsur oy ancak alınabiliniyor?

HDP ise yaklaşık 1100 oy alıyor.

Keza Bağıvar mahallesi de…

İl teşkilatına rağmen ve iki tane adayın o mahalleden çıkmasına rağmen, HDP’ye 2912, AK Partiye 800 oy, Bağımsız Hüda-Par’a ise 400 oy çıkıyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan 1118, Demirtaş 2904 oy alıyor....

Tüm bunlara rağmen, kimse “Ben Diyarbakır’da zafer kazandım, seçimin muzaffer kahramanı oldum” diyemez.

Üç milletvekili çıkarılmış olmasına rağmen sonuç bize göre “Hezimettir, felakettir” ve bile bile kayıptır.

Ve Cumhurbaşkanı makamına yönelik işleri tersyüz edip de batılı ve beceriksizliği beceri olarak göstermek gibi bir aldatmacalara girilmesin..

Çünkü herşey ulu orta yerdedir…

Böylesi bir maharet pişkinliği içinde olanlar, hep kendini suret-i haktan göstermiş olmalarına rağmen, birilerinin yanında geçerli olmuş ise de kamuoyunun yanında hiç de geçerli olmadığını bilmeleri gerekir.

Halk, bu insanları sevmediği için AK Partinin oyu düşürülmüş durumda.

Bize göre artık başta Mehdi Eker olmak üzere onun yandaşı ve hiç Diyarbakır’la uzaktan yakından alakası olmayanların elini kolunu Diyarbakır’dan çekmeleri gerekir.

HDP gibi bir yanlış ve batıla karşı artık halkın oylarını düşürmesinler.

Diyarbakır, her zaman muhafazakârdır.

İnançlıdır.

İmanlıdır.

Batıla ve yanlışmara oy vermiyor.

Oy vermediği gibi de bu seçimin galibi olarak kendilerini gösterenlere de iyi gözle bakmıyor.

Ve tam tersine nefret gözüyle bakıyor…

En derin saygı ve sevgilerimle.