KEMALİZM VE İSLAM’A ATILAN PRANGA!

Evet, sevgili okurlar.

Kemalist anlayışın diktası ne yazık ki hala da çağdaş bir Türkiye’de mevcudiyetini sürdürmektedir.

İslam’ın usul kaidelerinden tutun da füruat uygulamalarına kadar, gerek bireysel, gerek toplumsal düşünce bakımından olsun her alanda CHP’nin Kemalist anlayışının zorbalığı söz konusu olmuştur...

Ki bu anlayışın, her düşünceye karşı attığı pranga bir türlü sökülemiyor..

Hiçbir anahtar da açamıyor.

Ne yazık ki, kör-topal, ülke insanı kendi imkânlarıyla kendine yaşam biçimlendirmeye çalışmıştır…

Oysaki demokratik bir anlayışa sahip olduklarını ifade eden, gelip-giden iktidarlar bir türlü bu prangayı kıramıyor ve üstesinden gelemiyor…

***

Bakınız….

“Hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir” diyoruz.

Ki bu ifade iri levhalarla "TBMM’nin duvarında da" asılıdır.

Lakin iş uygulamaya gelince, yine Kemalist anlayış devreye giriyor…

Kandırmaca oyunlarla millet aldatılıyor ve bir türlü ülke ve millet kendine çekidüzen veremiyor.

Her ne kadar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’sinde az yaşansa bile inanç ve uygulama ciddiyeti nerdeyse her kesimde vardır...

İslam’ın usul, kaide ve ilkeleri kaldırılmış olup, resmiyette benimsenmiyor ise de halk İslam'ın usüllerini yaşayamıyorsa da, füruatları yaşıyor.

İbadetlerini yapıyor..

Ama Kemalist CHP’nin anlayışı, tarih boyu buna engel olmuştur…

Onun için de halk hiçbir şekilde bunu unutmuyor.

***

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın aktif hareketliliği sayesinde batı ve içimizdeki batıya bağlı uşaklar, artık yeni Türkiye’nin uyanışına karşı panik içerisinde, ağlayıp duruyorlar..

Tabiri caizse, yas ilan etmiş gibiler…

***

Çünkü, Türkiye büyüyor..

Özüne dönüyor..

Bin yıllık tarihinın ışığıyla, yol alıyor…

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan…

Önceki gün Rusya Devlet Başkanı Putin ile beraber Akkuyu nükleer santralinin temelini attı.

Devasa bir yatırım..

22 Milyar dolarlık bir; enerji hamlesi.

Ki bitiminde, Türkiye'nin yüzde 10 enerjisini karşılayacak.

Evet, "Türkiye’ye hayırlı uğurlu olsun" diyoruz.

Hiç kuşkusuz ki bu yatırım hamlesi birilerini patlatıyor, çatlatıyor.

***

 

Hep ifade ediyorum…

Recep Tayyip Erdoğan’ın ayağı uğurludur.

Nereye adım atarsa atsın, inanın sevgili okurlar atılan adımlar başarıyla sonuçlanıyor…

Atılan adım, uzatılan el, gerçekten uğur ve bereket getiriyor.

Ülkeye ve millete...

Elini toprağa atsa, avucunda altın oluyor.

Buna da bir ilahi hikmet diyelim…

***

Her ne kadar siyasi arenada bazı kentleri görmüyor veya görmezlikten geliyor ise de hiç kimse umursamıyor.

Zaten umursamaması da gerekir.

Çünkü tutarlılık yoktur.

Bu itibarla halk, bu süreç içerisinde Kemalist, Seküler, Atatürkçülük kavramlarının hegemonyası altında çok geri kalmıştır.

Yatırımcı Güneydoğu Anadolu’ya yatırım yapamadığı gibi, batıda yapmaya da yanaşmıyor.

Çünkü batıda tutturamıyor.

Nerdeyse 60 yıldan beri Türkiye, AB’nin kapısını çalıyor.

Ve en sonunda Türkiye kendine geldi.

Baktı ki ne desin?

Ancak bugüne kadar boşuna kürek sallamış, tutturduğunu tutturamamış.

Her şey toplumun ortasına rücu etmiş.

Nice aileler terör odakları yüzünden mağdur olmuş.

Hem de telafisi mümkün olmayan bir mağduriyet söz konusu olmuştur.

Ama Cumhurbaşkanı, artık halkın teveccühünü kazanma yoluna girmiştir, anlamıştır ve bu uygulamaları sıraya koymuştur.

Allah’ın izniyle kandırmacalar yok.

Kavram cambazlığı yok.

Ne ise odur.

Bir haftadan beri “GÜLHANE HATT-I HÜMAYUNU”nun çürümüşlüğünü anlatırken, dün de “ATATÜRK TÜRKİYE’SİNDE İSLAM DURUŞU” başlığını kullandık.

Ve gerçekten de öyledir.

Atatürk Türkiye’sinde putçu zihniyetlere tapan her kim olursa olsun, onlara el uzatılmaz, oy verilmez.

Çünkü milletiyle samimi değiller.

Batı uşaklığıyla bilinmekte olup, ister siyasi parti olsun, ister görsel ve yazılı medya mensupları olsun, bunlar tümüyle bu milletin dinine, inancına pranga atmışlardır.

Artık bu millet yavaş yavaş o prangayı kırmaya başlamıştır.

Eğer Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesine çıkarmış olan bir lider varsa, onun da Recep Tayyip Erdoğan olduğunu kimse inkâr edemez.

Bunun gerçek kanıtı da dünkü Rus lideriyle, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile beraber üçlü zirve gerçekleştirmesidir..

Suriye için..

Ortadoğu'daki yeni yapılanma için..

Aslında, yeni Türkiye yeni Dünya düzeninde; "artık" lider ülkedir…

***

Bakınız Rusya ile girişilen ittifak; yeni bir yatırımı Türkiye’ye kazandırdı.

15 yıldan beri hamle üstüne hamle yapılıyor.

Ekonomiksel olsun, teknolojik olsun, ahlaki olsun, kültürel olsun, her bakımdan büyük cesaret göstermiş ve dev adımlarla ilerlemeye devam edecektir.

Yüce İslam dinine gönül vermiş tarihi bir stratejiyi takip eden bu millet, yüzyıllık tarihimiz içerisinde Kemalizm ve Seküler anlayışın diktası altında inim inim inlemiş, çok zor günler geçirmiş olmasına rağmen yine ayaktadır, dik duruyor.

Davası hak olma hasebiyle, 7’den 70’e kadar davasını savunuyor.

Bu devletin başına gelen tüm olumsuzluklar ve hıyanetlikler ne yazık ki içten satılmış bir kesimin eliyle yapılmaktadır…

Hileli ve tezgâhlı oyunlarla, ihanetlikleri icra ediyorlar..

***

Örneğin; 1849’lu yıllarda cüce Reşit Paşa’nın üzerinde en ziyade titizlikle durduğu bir nokta vardı, o da kanunun egemenliği prensibi idi.

1849’da bir arz tezkeresinde bu esas-ı mevaddi-i hukukiyede herkes yeksan ve seyyan olarak, kendi hukukunu bilip ondan vazgeçmeyeceğini belirtiyordu…

Ona göre bu prensip bütün ıslahatın temel taşıydı.

Böylece herkesin kanun dairesinde hareketiyle istibdat, keyfi hareketler, suiistimaller, zulüm, kötü idare ortadan kaldırılacak, herkesin hayatı, malı, şerefi güvence altına alınacaktı diye söz veriliyordu.

Kanunu çiğneyenler de kanun dairesinde cezalandırılmalıydı ki keyfi cezalandırma biçimlerine yol açılmasın.

İdare de suiistimallerin cezalandırılması keyfi kararlara göre değil, bir ceza kanunnamesinin hükümleri dairesinde yürüyecekti.

Bu kanunname ile idare disiplin altına alınacağı gibi aynı zamanda bizzat idareciler keyfi işlemlerden korunacaktı.

Gerçekten Reşit Paşanın hattı ilanından sonra ilk işlerinden biri idareyi ilgilendiren bu ceza kanunnamesinin yayınlanması olmuştur.

En derin saygı ve sevgilerimle…