KUZEY IRAK DÜNYA GÜNDEMİNDE!? (II)

Evet, sevgili okurlar.

Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesut Barzani, ısrarla, inatlaşarak referandumu gerçekleştirdi.

Türkiye başta olmak üzere birçok yakın komşu ülkeler karşı durmalarına rağmen..

Şimdi de ısrarla “bağımsızlığını ilan edemezsin” diye tepki veriliyor..

Ama yapılan seçim ve ortaya çıkan oy oranı ile bağımsızlığa yönelik ilk adım atılmış durumda..

Buraya kadar tamam…

Ama bundan böyle Türkiye diyor ki;

“Dostane, kardeşçe, bugüne kadar size uzatmış olduğumuz yardım elini kesiyoruz, sınırları da gerekirse kapatıyoruz.

Ve size gıda, ilaç gibi en kritik ihtiyaçlar gelmeyince kilitlenirsiniz.

Bir şey yapamazsınız.

İsrail sizi ne kadar kışkırtıyorsa kışkırtsın, erkekliği varsa kendisi gelsin, kendini ortaya koysun.

Ama kesinlikle böyle bir şeye cesaret edemez.

Ancak kışkırtıcı bir şeytan olarak Barzani’yi de kukla olarak kullanabilir..

Ki buradaki ana hedef; “Büyük Ortadoğu” projesini hayata geçirmektir…

Ve Türkiye ile direk komşu olma girişimidir.

Bize göre PKK gibi, DHKP-C gibi, DEAŞ gibi, FETÖ gibi fesat ve yıkım unsurları, Türkiye’de tahrip kalıbı gibi çalışmazlarsa İsrail boyunun ölçüsünü alır, defolup gider ve gelemez de.

Hatta bırakın defolup gitmeyi, bilakis oralara gelemez.

Gözü kesmez.

***

Ama Türkiye’den birileri hain planlarıyla göz kırparsa…

Tıpkı İttihat Terakki Cemiyeti’nin Meşrutiyet dönemindeki faaliyetler gibi…

“Hürriyet, Uhuvvet, Musavvat” gibi sloganlar atıp, milleti aldatırsa...

İçi boşaltılmış olan “Cumhuriyet” kavramı gibi ortaya çıkarlarsa ona da bir diyeceğimiz yok.

Hiç kuşkusuz ki Sultan Abdülhamit nasıl en yakınları tarafından büyük kumpasla oyun ve hilebazlıkla tahttan indirildiyse..

Ki ondan sonra devlet, o fesat uzantının üzerine birinci dünya savaşına girdi..

Sürekli kan kaybına uğradı..

Ve en sonun da tabiri caizse, Çanakkale Savaşından sonra İstanbul’a buyrulan ve hiç kurşun harcamadan gelip yerleşen İngilizler gibi gizlenmiş kirli fesat yuvaları vardı ki..

Bugün de vardırlar..

Masonik mahfelerin varlığı, zaten yeter de artar bile.

Devletin her kademesinde bunlar ne yazık ki, sızmış ve vücut bulmuştur..

Yüzde 99’u da sahte görünümlü olan kahramanlar(!) ortaya çıkar ki Milleti içten içe, bozguna uğratır…

***

Allah korusun..

Buna diyeceğimiz bir şey yok.

Zaten bunların varlığı, bu tür fesat unsurları üretir ve kuşatır...

Ama millet uyanık olursa…

Milletin evlatları hiç mümkün değil kimseye pabuç giydirmez.

Geldikleri gibi defolup gideceklerdir.

Ama Kuzey Irak’a ne olur?

Yine “Kardeşim Barzani” mi diyeceğiz?

Veyahut kendilerinin seçmiş olduğu isimler mi giydirilecek?

Bu malumumuz değildir.

Ancak tek bir şey diyebiliriz ki;

Yıllar yılı yapılan deneyimler sonuç itibariyle bir gerçek var.

O gerçeği de hiçbir zaman göz ardı edemeyiz.

Müslüman ruhunu taşıyan hiçbir Müslüman korkmaz ve korkmayacaktır.

Korku mefhumu söz konusu olduğu zaman veyahut hatıra binaen işler savsaklandığı zaman devletin işi biter.

* * *

Sevgili dostlar.

Sizi burada Ortaçağ döneminde Efendimiz (S.A.V)’in hayatıyla baş başa bırakalım.

Evet.

O yüce Peygamber Mekke’de bi’set ve nübüvvet emrini alırken, davayı önce gizli tuttu.

Kısa bir süre sonra kendisine vahiy geldi.

Eğer sen bu davayı en yakın insanlarına bildirmezsen davayı yok etmiş olursun.

Ve bundan sonra senin için hayat temsil olunamaz.

Bi’set demek nübüvvetin (peygamberliğin) geldiği süreç demektir.

Bu süreçte Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V)-korkmadı, boyun eğmedi.

Üç sene gibi bir süreçte gizli tuttuysa da daha sonra açığa vurdu.

Ve Medine’de yaşadı.

Medine’de devletini kurdu ve herkese bir sözleşme imzalattı.

Hem Yahudi’nin de yaşam tarzını garantiye alabilecek bir sözleşme imzalandı.

Diğer müşrik ve putperestlikle yapılan sözleşme gereği gerçekleştirildi.

Ama çok kısa bir süre sonra sözleşmeyi ihlal eden Medine Yahudilerinin başına çok büyük badireler geldi..

Ve hiçbir zaman davaya sahip çıkamadılar.

En derin saygı ve sevgilerimle.