NASRUN MİNALLAHİ (TÜM YARDIMLAR ALLAHTAN’DIR)!!! (II)

Evet, sevgili okurlar.

Bize göre Türkiye yeni bir yörüngeye girdi.

Millet de yıllardan beri inançlı, izanlı, dik duran imanlı devlet adamlarını hasretle bekliyordu.

Dün İstanbul’da “Gazilere Devlet Övünç Madalyası ve Beratı Tevcih Töreni”nde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak da hitabeti esnasında ısrarla şunları vurguluyordu.

“Artık beklenen Türkiye geldi.

Eski Türkiye artık düşünülemez.

Haçlı dış mihraklarıyla Siyonist odakların emirlerini bekleyen bir devlet yönetimi yok artık.”

Hele hele İsrail’e tüm ciddiyetiyle ağlama duvarı önünde bağlılığını ilan eden Genelkurmay Başkanları da yok.

Unutmayalım ki Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’dır ve kahraman TSK’nin başında Orgeneral Hulusi Akar Paşa vardır.

TSK’nin bünyesindeki Mehmetçik, artık kahramanca, tevhit inancına bağlı olarak göğsünü gerip, “Ölsem şehidim, kalsam gaziyim” anlayışıyla Afrin’e girdi.

ABD’ye rağmen terör odaklarını ciddi bir şekilde püskürttü ve darmadağın etti diye haber alıyoruz.

İşte bu, yeni bir Türkiye demektir.

Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’si böyle olmalıdır.

* * *

Bakınız.

Dünkü sohbetimizde “Fetih” suresinin müjdeleyici ayetlerinden örnek getirmiştik.

Bugün yine aynı tarzda aynı surenin bünyesinde taşıdığı diğer ayetler de çok büyük zafer ve fetihleri müjdeliyor.

Zira bu sure, 29 ayetiyle birlikte İslamiyet’in ciddiyetini anlatırken, İslam’la tanışan veya tanışmak isteyen kimseler de sağlam bir ruh, ihlâslı bir karakter, ciddi bir insanlık cibiliyetine sahip olması gerekir ki zaferler üst üste kesintisiz olarak gelebilsin.

Aksi takdirde “Lafla peynir gemisi yürümez” örneğiyle yola çıkarsak, günümüzdeki “Ben Müslüman’ım” anlayışı gibi İslamiyet’in ruhunu taşımadan, sadece basmakalıp, makyajlı Müslümanlıkla yola çıkanlar hiçbir zaman zafer alamazlar.

Olsa olsa batı dünyasının, yani haçlı anlayışların elli sene gibi uzun bir süreç kapılarında kapıkulu gibi beklerler.

Öyle yağma yok!

Patronlarının emrine “Buyurun efendim” diyen efendiciler, artık yeni Türkiye’de yokturlar.

Devletin başında ve zirvesinde muhterem Recep Tayyip Erdoğan vardır.

* * *

Evet, sevgili okurlar.

Dün de söylemiştik…

Fetih suresinin ana çizgileri ve hedefi “Hudeybiye” anlaşması sonucunda Mekke ile Medine arasında Resulullah (S.A.V)’in kalbi üzerine vahiy olarak inmiştir.

Yalnızca Mekke fethi değil, aynı zamanda Taif fethini de zımnen hükmüne taşımıştır.

Ve bu her iki büyük şehirden sonra diğer değişik kabileler arasındaki yapılan gazvelerin zaferlerini anlatıyor.

Hem de başta “Hayber kalesinin” düşüşünü işaret ediyor.

Yani bu sözleşme esnasında surenin 1. ayetinden de anlaşıldığı gibi; geçmişi andıran fiille başlayan sure yani; “İnna fetehna leke fethan mübina” cümlesi, aslında fethin iki sene sonra gelebileceği ifadesi değildir.

Müşrik Kureyşlilerle Resulullah Efendimiz (S.A.V) arasında yapılan o anlaşma esnasında surenin 10. ayeti ile 18. ayeti zaten Resulullah ile 1400 sahabe biatlerini ve sadakatini ilan ederken, o esnada Mekke hükmen fethedilmiştir.

Yani 10. ayet mealen şöyle diyor;

“(Hudeybiye gününde Rıdvan biati ile) sana (samimiyetle) biat edenler (hayatları boyunca sana bağlı kalacaklarına dair söz verenler), ancak Allah’a biat etmiş olurlar. Allah’ın kuvvet ve yardımı, o biat edenlerin vefa ve sadakatlerinin üstündedir. Artık kim (verdiği sözden) cayarsa, ancak kendi aleyhine caymış olur. Kim de Allah'a söz verdiği şeyi yerine getirirse, Allah da ona büyük bir mükâfat verecektir.”

18. ayet ise mealen şunu bize öğretiyor;

“(Ey Muhammed!) O ağacın altında (Hudeybiye’de) sana biat ederlerken (bağlılıklarını bildirirlerken) Allah o mü'minlerden razı olmuştur. (Allah onların) kalplerinde olanı bildiği için, onların üzerine huzur ve güven indirip hem kendilerini yakın bir zafer (olan Hayber'in fethi) ile hem de elde edecekleri birçok ganimetlerle mükâfatlandırdı. Allah, mutlak galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.”

Ayette anlatılan biat, Hudeybiye’de “Semere” ağacının altında yapılan Rıdvan biatidir.

1400 civarında sahabe Kureyş müşriklerine karşı ölünceye kadar savaşacaklarına dair yemin etmişlerdir.

Ayette geçen Fetih ise “Hudeybiye Barış Anlaşması”ndan sonra gerçekleşen “Hayber”in fethidir.

Allah C.C. biat eden sahabelerin sadakatlerine, sözlerine, bağlılıklarına mükâfat olsun diye yakın bir fetih müjdeliyor ve bu da “Hayber”in fethiyle gerçekleşiyor.

Evet, sevgili okurlar.

İslam fütuhatları arasında yapılan mücadele, günümüze dek hep Fetih suresi önder olarak gösterilmiştir.

Onunla beraber, “Enfal ve Tevbe” sureleri de aynı fütuhatları hep müjdelemiştir.

Ve aynı zamanda bu fütuhatların ana gerçeği ve Resulullah (S.A.V)’e samimi bağlılığın ifadesidir.

Zira “Tahteş şecerati” diyor, yani “ağacın altında sana biat eden sahabeler, hayat boyu senden ayrılmayan birer parçalarındır, Allah onları methetmiştir” buyuruyor.

Bu itibarla nasıl ki Fetih suresinde biat kelimesi geçiyorsa ve o fedakâr sahabeler, Resulullah ile o biati hep tazelemişler ve o doğrultuda savaştıysa…

Başında Recep Tayyip Erdoğan’ın olduğu bir Türkiye’nin aynı minval üzere bugünkü kahraman TSK’nin Afrin ve Münbiç’e girmelerinin de bu sure-i Celilelerin yüce mealleri paralelinde yola çıkmış oldukları inancındayız.

Allah hayırlı başarılar ve yeni zaferleri nasip eylesin.

Ve artık bundan sonra küfür dünyasıyla İslam dünyası arasında yapılan mücadele kesintisiz olsun diye dua ediyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.