BU TERÖR SALDIRILARI, DARBE YAPMA PROVASIDIR!

Evet, sevgili okurlar.

Yeşilköy Havaalanı, bir diğer ismiyle İstanbul Atatürk Havalimanına evvelki gece yapılan terör saldırısı, 41 kişinin hayatına mal olmuştur, 239 kişi de yaralanmıştır.

Tabiatıyla bu olaylar yeni ve ilk değildir.

Son da olacağına inanmıyorum.

Bakınız, bu yıl içerisinde İstanbul ve Ankara’da gerçekleşen saldırıların kaçıncısıdır acaba?

Zincirleme olarak sayarsak;

12 Ocak 2016: Sultanahmet Meydanı’nda canlı bomba saldırısında 11 kişi hayatını kaybetti.

17 Şubat 2016'da Ankara'nın Çankaya ilçesinde, Genelkurmay Başkanlığının, asker lojmanlarının ve Kara Kuvvetleri Komutanlığının bulunduğu bölgede Türk Silahlı Kuvvetlerine ait askeri servis aracının geçişi sırasında meydana gelen patlama. 29 ölü...

13 Mart 2016'da Güvenpark, Kızılay, Ankara'da otobüs duraklarına yakın bir mesafede gerçekleşen, 38 kişinin hayatını kaybettiği (2 tanesi saldırgan terörist) ve 19'u ağır 125 kişinin de yaralandığı bombalı araba saldırısı.

19 Mart 2016: İstiklal Caddesi’nde bir saldırganın, üzerindeki patlayıcıları infilak ettirmesiyle gerçekleştirildi. Patlamada 5 sivil öldü.

7 Haziran 2016: Fatih Veznecilerde bomba yüklü araçla saldırı düzenlendi. Kürdistan Özgürlük Şahinleri’nin (TAK) üstlendiği saldırıda 12 kişi hayatını kaybetti, 36 kişi yaralandı.

 

* * *

 

Buyurun fasulyenin faydalarına mı diyelim, yoksa gel de ayıkla pirincin taşını mı? diyelim..

Bir darb-ı masal gibi oldu Türkiye!...

Yani ülke olarak, millet olarak, devlet olarak, yıllardan beri "terör yüzünden" çok ağır faturalar ödüyoruz.

Hem de masum insanların kanını bedel olarak ödüyoruz.

Durup dururken, hayrola ne oluyor?

Gibi sorular akla gelmez de değildir.

İnsan der demez bu soruları kendi zihninde biriktirmek zorundadır.

Hani her zaman diyoruz ya; “Görünen köy kılavuz istemez” misali..

Bu minvalde, yola çıkarsak, bu tür terör odaklarının evveliyatı vardır.

Gerçekten 1958–1960 arası sonuç itibariyle 27 Mayıs darbesi.

Hedef Menderes ve Menderes’in inancıydı.

Zira CHP’nin kirli ideolojisi doğrultusunda faaliyet sürdürülüyordu..

Arapça okunan ezan, orijinal metni değiştirilip Türkçeye çeviren CHP idi…

21 yıl boyunca "Allah'ü Ekber" yerine “Tanrı uludur” diye şarkı tarzında ezan millete yutturuldu.

Menderes bunun kökünü kazdı.

Yine Ezan-ı Muhammedi’nin orijinal metnini okuma icazetini çıkardı.

Tabii ki bu lanetli CHP’nin lider kadrosuna çok tersti.

Bu intikamı alması lazımdı.

Ve nihayet çarşı, pazar, sokak, üniversite, harbiye okullarını terörize ederek, iktidar hakkında bir ayaklanma gerçekleştirdi ve daha sonrası da darbe yapıldı..

Fazla uzatmayalım.

Keza 12 Eylül darbesinin de aynı tarzda ABD’den gizli alınan darbe icazeti sonucunda kiralanmış bir üniformalı darbeci bir kadro tarafından; "ihtilal" yapıldı.

Ve 35 yıldır ülke hala da o acıdan o hıyanetten, o ihanetten kendini kurtaramıyor.

Öyle inanıyoruz ki mevcut terör odakları da oradan kaynaklanarak üreme gösterdi.

Aynı minvalde, 28 Şubat 1997’deki Batı Çalışma Grubunun postmodern hareketi..

Ki Türkiye’nin altı üstüne getirdi.

Bir yandan terörle mücadele adı altında görüntü veriliyor olması ama öbür taraftan darbenin belirli seçkin şahsiyetleri, akşamları kadeh tokuştururken, sarhoş kafayla “bizim için en büyük tehlike İslam’dır, irticadır, şeriattır, PKK değil, gerekirse Abdullah Öcalan ile oturup kadeh tokuşturabiliriz” diyen o maceracı unsurlar tümüyle o tarihi ihaneti aklamış durumda.

Yukarıda bahse konu olan devlete ve millete yönelik 7 ay içerisinde 6 defa yapılan bu ihanet ve hıyanet saldırıları ve bunca insanların katli ve ülke insanı üzerindeki çöken korku deryası…

Yapılan bunca ihanetlere karşı da iktidar tarafından bir arpa boyu kadar bir önleyici tedbir alınmaması, gerçekten insanı düşündüren çok önemli korkutucu "handikaplardır.."

İnsanı çok kötü düşüncelere götürüyor.

Acaba MİT Müsteşarlığı ne yapıyor?

İçişleri Bakanlığı ne yapıyor?

Büyük bir suskunluk ve vurdumduymazlık gerçekten insanı düşündürüyor.

 

* * *

 

Bakınız, sevgili okurlar.

İstanbul’da olay meydana gelmeden evvel ABD, milletini uyarıyor; Türkiye’de her an için büyük terör olayları söz konusu olabilir, bu ülkeye gitmeyin."

ABD’nin güçlü istihbaratı karşısında bizim istihbaratımız ne yapıyor sorusuna karşı cevap bulamıyoruz?

Yoksa 6 yıldan beri Türkiye ile İsrail arasındaki anlaşmazlığın son bulmasıyla, son günlerde Sayın Erdoğan’ın müsamahakâr siyaseti paralelinde İsrail’le yapılan anlaşma, Rusya’ya uzatılan barış eli yine birilerinin damarına mı dokundu?

Nerdeyse aralıksız olarak muhalefet liderleri bas bas bağırıyorlar, diyorlardı ki “Erdoğan dünyayı bize küstürdü, dost kalmadı”.

Bugün de bu barışı içlerine sindiremeyip tam tersine yaygara koparıyorlar.

Hele hele, Osman Gazi Köprüsünün açılışına 24 saat kala..

Kanal İstanbul.. 3. Köprü.. Ve Havalimanı..

Tüm bunlar inşa edilirken, bu saldırılar yapılıyor..

 

***

 

 

Peki, bu Türkiye’nin hali pür melali nereye gidecek?

İçten vuruluyoruz, ama nasıl içten vuruluyoruz?

İçteki kiralık taşeron odaklar bize göre bazı muhalefetin bünyesinden çıkıyor.

Başta CHP olmak üzere HDP de öyle, MHP’den zaten hiç bahsetmiyoruz, çöktü ve çökmeye de mahkûmdur.

Ama bu her iki partinin lideri durumundaki dinozor kafalar hiç de rahat durmuyorlar.

Rusya ve İsrail anlaşmasından çok rahatsız olmuşlar.

Hem de kimlerin paralelinde?

ABD başta olmak üzere Belçika gibi, Fransa gibi, Almanya gibi bazı batılı ülkeler paralelinde rahatsız olmuşlardır.

Evet.

Allah sonumuzu hayreylesin.

Gerçekten bu olaylar, rasgele olaylar değildir.

Allah’ın her günü Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yollar kesiliyor, mayınlar döşeniyor, canlı bomba saldırısı gerçekleşiyor.

Halk oldukça tedirgindir.

Bunlar bize göre hayra alamet değildir.

Bizi şerre ve kötülüğe götürüyor.

Bugünkü sohbetimize başlık olarak kullandığımız “BU TERÖR SALDIRILARI, DARBE YAPMA PROVASIDIR!” ifadesi boşuna değildir.

Bunun dünü ne ise bugün de aynıdır, yarını da aynı olacaktır.

Daha evveliyatı İttihat Terakki Cemiyetinin Turancı Jön Türklerle işbirliği yaparak Haçlı ve Siyonist emperyalistlere taşeronluk yaparak tarihi bir devleti yıktıkları, tarih sayfalarında yer almaktadır.

Bir İslam hilafetini dağıtabildiler.

Acaba bu hal ne biçim hal?

Eğer bu düşünce, bu hal, eski hal ise bunun önlenmesi bize göre muhaldir.

Böyle devam ederse kimse kusura bakmasın "sonumuz hayra alamet" değil..

Biz felaket tellallığı yapmıyoruz.

Ama diyoruz  ki, tüm bu olup-bitenler ihtilale yönelik karanlıkta yürüyen adımlardır ve derinden inilti veren darbe seslerdir.

 

* * *

 

Evet, sevgili dostlar.

Efsanevi altı oklu CHP’nin bu memlekete karşı yaptığı çok büyük zincirleme ihanet ve hıyanet oluşumlarından bir tanesini size burada ibret olsun diye özetlemek suretiyle yazıyoruz.

CHP’nin hegemonyasında kurulan yeni cumhuriyetin hükümet azalarından, aynı zamanda Mustafa Kemal’e çok yakın bir insan ve sözde Türkiye’nin hukuki temellerinin atılmasında başrol oynayan mason Mahmut Esat Bozkurt’un kaleminden çıkan bir açıklama.

Bu açıklama, sözde Türk Medeni Yasasının bir gerekçesinden alınan bir paragraf.

Mahmut Esat Bozkurt’un kaleminden aynen size intikal ediyorum.

“Çağdaş uygarlığı almak ve benimsemek kararıyla yürüyen Türk ulusu, çağdaş uygarlığı kendisine değil, kendisi çağdaş uygarlığın gereklerine her neye mal olursa olsun ayak uydurmak zorundadır.

Yaşamak kararında olan bir ulus için bu şarttır.

Gelenek ve göreneklere (dini ve milli unsurlara) kesin olarak bağlı kalmak davası, İNSANLIĞIN EN İLKEL durumundan bir adım dahi ileri götürmeyecek kadar tehlikeli bir kurumdur.

Hiçbir uygar ulus böyle bir inanç çevresinde kalmamış ve yaşamın gereklerine uygun hareketle zaman zaman kendini bağlayan gelenek ve görenekleri yani dini unsurları yıkmakta duraklamamıştır, illa ki yıkmıştır”

Biz de bundan sonra böyle yıkacağız dercesine sözde hukukçu ve Mustafa Kemal’e yakın bir insan (!)

Demek ki terör, anarşi yüzyıldan beri devam ede geliyorsa bunun temel taşı rejimdir, rejime bağlı sistem ve düzenin yapılanmasıdır, uygulanmasıdır ve inanan bir milleti hala bu küfür saçan batıl inanca, vesayetçi yasalara bağlı bıraktırılmasıdır.

Yoksa Kur’ana dayalı şer’i ilahi bu olumsuzluklara, bu kanlı vahşete bir saniye dahi geçit vermez, kökünü kazdırır, yok eder götürür.

Ama ne yazık ki sistem Mahmut Esat Bozkurt’un sistemi olunca, Türkiye bu halden kendini kurtaramaz.

Evet, biz burada felaket tellallığı yapmıyoruz.

Yalnız 19 sene evvel, 30 sene evvelki darbelerden önce ayaklanan terör neyse bize göre bugün dünün, aynısıdır ve devamıdır.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan dâhil olmak üzere Başbakan ve iktidar uyanık olması lazım…

Çevrelerini çok iyi görmeleri lazım.

Bize göre her şeyden evvel İçişleri Bakanlığıyla, MİT Müsteşarlığı bünyesindeki pasif görüntüyü bir an evvel görüp onu silmek lazım.

Bu da Cumhurbaşkanına düşüyor.

En derin saygı ve sevgilerimle.