EN BÜYÜK SORUN; ABD, İSRAİL VE BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİNİN İTTİFAKIDIR!?

Evet, sevgili okurlar.

Yıllardan beri yazıyoruz, çiziyoruz.

Hem kendimizi, hem kamuoyunu aydınlatmak üzere tüm tarihi gerçekleri siz değerli okurlarımıza sunmaya çalışıyoruz…

Ama ne yapalım?

Elden bir şey gelmiyor.

Neden mi?

Zira sonuç alınamıyor.

Uyanan bir ümmet bütünlüğünü göremiyoruz.

Bu itibarla üzülüyoruz.

Amma umutsuz da değiliz.

Kesinlikle inanan bir insan, ümitsiz yaşamaz.

İslam dünyası için umutsuzluk en büyük öldürücü hastalıktır.

Bunun adı ye’stir.

Ye’s demek, mevcudiyetimize, varlığımıza tümüyle inanmamak demektir.

İtiraf edelim ki;

Allah’a yüz binlerce şükürler olsun ki, bu devletin başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi "inancı bütün" bir devlet adamı vardır.

Onun konuşmaları, hal, hareket ve tavırları iç ve dış düşmanları çıldırtıyor.

O bize göre İslam dünyası için büyük bir umuttur ve değerdir.

Ama başta Türkiye olmak üzere tüm İslam dünyasının başına kabus gibi çöken ABD’dir, İsrail’dir ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin başındaki piyon ajanların ittifakıdır…

Aynı o paralelde içimizdeki dış orjinli bir CHP’nin anlayışının var olmasıdır..

Geçenlerde Cumhurbaşkanımızın da vurgulayarak dediği gibi;

“Bunlar uyuyan devi uyandırdılar.

O dev, aziz milletimizdir.

Bu millet inançlıdır.

Bu millet Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Arabıyla, Acem’iyle yavaş yavaş uyanmak üzere.

Yüzyıl önceki yalancı bir tarih safsatasıyla Milli Eğitim’deki gencecik körpe dimağların zihnine enjekte edilen yalanlarla dopdolu tarih felaketi, artık yavaş yavaş inandırıcılığını yitiriyor, hatta yitirmiş durumda.

Bu gençlik, bu insanımız ve tüm İslam dünyası artık o yalan dolanlarla ajan, casus Lawrence’larla Albay Rolenson’ların taklitçilerine inanmıyor ve aldanmıyor.

Evet, gerçekten bakıyoruz ki Arap dünyasındaki, özellikle Vahabilik mezhebine bağlı Suudi Arabistan Krallığı İslam kamuoyunu aldatmak için sahte bir İsrail düşmanlığını gösteriyor ise de kökten yalandır.

Tüm Arap başkanları ile orduların başındaki generallerin hiçbirisi İsrail düşmanlığı yaşamıyor.

Yüzeysel bir düşmanlık gösteriyorsa da taklitçilik yapıyor..

İki yüzlü davranılıyor..

ABD’yi petrol zenginlikleriyle besliyorlar ve büyütüyorlar.

İslam inancına göre yüce İslam dininin ana kaynağı Kur’an-ı Kerim, bunlara münafık adını takmıştır.

Münafığın tehlikesi gâvurdan daha çok çoktur.

Gâvur açık bir düşman, münafık sinsi bir düşman…

Sinsi bir düşmanın tehlikesi, açık düşmanın tehlikesinden daha fazladır ve daha iğrençtir.

Arap dünyasının hiçbir generali, hiçbir kralı veya iktidar güçleri, İslam dünyasıyla dost değiller.

Onların tek bir gayesi; iradesiz nefislerin arzularına düşkün olmalarıdır.

Onlar, sofraları hiçbir zaman şarap şişelerinden ve ülkelerinde olmasa dahi ABD’ye veyahut diğer batı ülkelerine gittikleri zaman, işleri güçleri kadın, şehvet, alkoldür ve eğlenmelerdir.

Zaten alınan istihbarı duyumlara göre ordularının başındaki birçok general Yahudi dönmeleridir.

Yani İsrail kökenli olup, Medine’deki Yahudilerin devrisaadetteki sahte Müslüman olma pozisyonlarındaki o geçmişlerinin evlatları ve torunlarıdırlar.

Anlayacağınız Yahudilerin “bünunadir ve kureyze” kabilelerinin bir uzantısı durumunda oldukları düşünülüyor.

Yoksa gerçekten Hz. Muhammed (S.A.V)’in Kur’anına inanan hiçbir Müslüman, dünya kamuoyuna İsrail’i böyle masum göstermezdi…

* * *

Evet, Akit Gazetesinin köşe yazarlarından Muharrem Güneş’in dünkü kaleme aldığı “ARAP GENERALLERİ VE İSRAİL” başlıklı yazısından birkaç paragrafı da sizinle paylaşmak istiyorum.

Bakınız, deneyimli kalem sahibi Sayın Güneş şöyle diyor;

“Son yüzyıllık geçmişte 57 İslam ülkesinin kalbine bir hançer gibi saplanan İsrail ve emperyalist güçler asıl gücünü kimden alıyor dersiniz?

Suriye askerleri Rus ve İran ittifakıyla Halep, İdlip ve Guta’ya ölüm yağdırıyor.

Irak güçleri, ABD ile Musul ve Anbar’ı yerle bir etti.

Bölgedeki Arap ittifak güçleri Husilerle birlikte Yemen’i harap etti.

Mısır ordusu İsrail ile birlikte Sina’yı bombalıyor.

Coğrafyamız işbirlikçi generaller eliyle emperyalistlere teslim ediliyor.

Suriyeli yazar ve TV programcısı Dr. Faysal Kasım, çoğu darbeyle iş başına getirilmiş asker kökenli yöneticilerin İsrail karşıtı söylemlerini deşifre eden analizinde Sahte düşmanlığın ardındaki sıkı ittifakı yorumluyor:

Arap generallerinin İsrail düşmanlığı sizi aldatmasın.

Onların düşmanlıkları iç siyasete yönelik yüzeysel bir düşmanlıktan öteye gitmez.

Çoğu zaman söylemlerinin eylemlere dönüşmediğini görürsünüz. Çünkü düşmanmış gibi davranan generaller, fiiliyatta kimsenin kılını bile kıpırdatmasına izin vermezler.

Bu düşmanlığı harekete geçirmek isteyenlere de büyük cezalara ve acı sonuçlara katlanmak kalır.

Yapılan sadece kitleleri uyuşturmak için bir hap içirmek ya da patlayıcı yüklerini gerçek bir savaşa hazırlamak yerine, boş havaya savurmak gibi bir şey…”

* * *

Bakınız, sevgili dostlar.

Arap dünyasının halini deşifre eden ve İsrail’le sahte düşmanlığı ilan eden Dr. Kasım Faysal Bey’in tespitlerini köşesine alan Muharrem Bey’in paralelinde biz de diyoruz ki;

Bugün yüzde 99’u Müslüman olan Ortadoğu coğrafyasının hal-i pür melali ortada.

Ne yazık ki orduları İsrail kökenli masonik general kafalara teslim edilmiş ve inim inim inliyorlar.

Haremeyn-i Şerifeyn dahi fiilen olmasa da hükmen ABD ve İsrail’in esaretindedir.

Zira Suudi Arabistan müftüsü; “İsrail suçsuzdur. Filistinlilere dua edemeyiz, Kudüs İsrail’in malıdır” diyebilecek kadar hıyanet ve ihanetliklerini dünya kamuoyuna deşifre ediyorsa…

Ben şahsen Haremeyn-i Şerifeyn’in özgürlükte olduğunu söyleyemem.

Ancak oraya İslam dünyasından oluk oluk akıtılan para; rant, menfaat, tümüyle Vahabilik mezhebine bağlı sahte, inançsız Suudi Arabistan’ın devletine gidiyor.

Tüm bunlara rağmen, Allah’a şükürler olsun ki İslam dünyası dimdik ayaktadır.

Başı dik, alnı ak..

Yüce Kur’an-ı Kerim’in “Âli İmrân” suresinin 139. ayet-i kerimenin hükümleri paralelinde davasına inanıyor.

“Öyleyse, yılmayın/gevşemeyin ve üzülmeyin. Eğer (gerçekten) inanıyorsanız mutlaka (insanların) en üstünüsünüz (ve inandığınız sürece de üstün olmaya devam edeceksiniz).”

Bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’si başta olmak üzere diğer halisane İslam dünyasına gönül veren, İslamiyet’i sadakatle bağrına basan ümmetin parolası budur...

En derin saygı ve sevgilerimle.