KABİNE KURULDU!
Evet, sevgili okurlar.
Dün 24 Kasım "Öğretmenler Günü" olarak
Türkiye’nin tüm illerinde kutlandı.
Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun 64. hükümetin
kurulmasıyla kabine üyelerinin listesini Cumhurbaşkanına onaylattıktan sonra,
tekrar köşke dönerek kamuoyuna Bakanlar listesini açıklarken, hemen der akat 24
Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle de Türkiye’nin 81 ilinden çağrılan
öğretmenler toplantısında çok güzel tarihi ve anlamlı bir konuşma yaptı.
Evet, 1 Kasım günü itibariyle AK Parti’nin yeniden salt
bir çoğunlukla iktidara getirilmesi için, tüm Türkiye insanlarına ve
seçmenlerine teşekkürlerini bildirirken, 81 ilden gelen öğretmenlere de ayrı
bir anlam taşıyan konuşma yaptı.
Tarihi ve derin anlamlı bir konuşma yaparken de şehitleri
ve ailelerini unutmadı.
Sonuç itibariyle Sayın Davutoğlu kabine üyeleri listesini
kamuoyuna açıkladıktan sonra tüm Türkiye insanına teşekkür etmeyi de ihmal
etmedi.
Hükümetin kuruluşundan sonra ilk yapması gereken
hizmetleri de sıraladı.
Tabiatıyla Sayın Davutoğlunun yapmış olduğu konuşma anlam
değerleriyle doluydu.
Halkın ve tüm izleyicilerin takdirini topladı.
Biz de buradan kamuoyu adına, kurulan yeni kabine
üyelerinin görevlerini tebrik ederken, yüce Allah’tan sonsuz başarılar
diliyoruz.
Bakanlarımızın görevlerinden mütevellit olan zorlukları
aşmasını da yüce Allah’tan niyaz ediyoruz.
Gerçekten tüm Anadolu insanının beklediği mümtaz ve çok
üstün seviyedeki kişilerle bir kabine oluşturuldu.
Binaenaleyh.
Biz bunları kaleme alırken, 24 Kasım Öğretmenler gününü
de kutlar, tüm öğretmenlerimize başarılar dileriz.
Yeni genç nesil olan öğretmenlerimizi bölgede yapmış
oldukları görevlerinden dolayı da kutsuyoruz, tebrik ediyoruz.
Ancak gönül arzu ediyor ki öğretmenlerimiz, artık
bayatlamış bir sistemin eğitim ve öğretim şekliyle değil, ter-u taze, çağdaş,
disiplinize edilmiş, müeyyideli yeni bir eğitim sistemiyle karşılaşsınlar.
Sınıflara girerken, tüm öğrencilerin pür dikkatini
üzerine çekerek, sistemden mütevellit olan yanlış sol, ateist ve sekülarist
anlayışları anlatma yerine, ilmi ve ahlaki kariyerlerle dolu ideolojileri
öğrencilerin körpe beyinlerine enjekte etsinler.
Artık Kemalist, laik ve sekülarist batı dünyasından ithal
edilmiş ahlak ve bilim dışı kirli ideolojiler yeni yetişen gençlere enjekte
edilmesin.
İnanan Türkiye halkının temennisi de budur.
***
AK Partinin yeni kabinesinde yer alan yeni bakanlar
olsun, eski deneyimli bakanlar olsun…
Özellikle Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’nın
ağırbaşlı şahsiyetine yakışır bir biçimde, eğitim camiasına yeni bir
biçimlendirme şekli vererek, yepyeni bir eğitim ve öğretim kurallarının
gerçekleştirilmesi kamuoyunun beklentisidir.
Zira Eğitim ve Öğretim deyince öncelikle ve özellikle
bilimsel ve ahlaki alanda toplumsal bir diriliş ruhu akla gelir.
Çağdaş muasır medeniyet seviyesine götürebilecek büyük
ilmi dehaya sahip bir eğitim şekli akla gelir.
Çağdaş muasır medeniyet seviyesi deyince de batı dünyasının
kirli, bayatlamış, küfür sistemlerine dayalı putperestlik ve tağuti düzenleri
değil, Kur’an ahlakıyla düzenlenmiş bir Milli Eğitim sistemi anlayışı söz
konusudur.
Zira bu halk, tarih boyunca yüce Kur’anı Kerim’in derin
mana değeriyle tanışmış olduğu müddetçe ilerlemiş, yücelmiş, birlikteliğini
muhafaza etmiş, kardeşlik sevdasıyla bir araya gelip pekiştirilmiş bir millet
olarak geçmişimiz buna şahittir.
Bu nedenle Bediüzzaman Hazretleri diyor ki;
"Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir.
Aklın nuru, fünun-u medeniyedir.
İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder.
O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder.
İftirak ettikleri vakit (birbirinden ayrıldıkları vakit),
birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder (doğurur)”
* * *
Evet, sevgili okurlar.
Tarih buna şahittir ki ister Türkler olsun, ister Kürtler
olsun, ister Arap ve Acem olsun, dünyanın neresinde hangi coğrafyada
bulunurlarsa bulunsunlar, hangi dilde konuşurlarsa konuşsunlar…
Mademki Hz. Muhammed (S.A.V)’in yoluna inanmış ve ona
intisap etmiş büyük bir camia ve büyük Asya kıtasındayız ancak Kur’anın ruhuyla
yaşamak isteyen toplumlar toplum olabilir, millet olabilir, ümmet olabilir.
Eğer o inançla, o amelle yaşayamayan birileri olursa,
hiçbir zaman gerçekçi olamadığı gibi İslam’dan da fersah fersah uzaktır.
Aksi durumda, hiç kimse Müslüman bir kitlenin çocuklarına
ahlak dışı bir eğitim sistemini enjekte edemez.
Zira bir ümmet olarak mensubu bulunduğumuz o yüce
Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V)’dir.
Onun yolundan gitmediğimiz müddetçe kendimize gelemeyiz,
büyüyemeyiz, tam tersine düşmanın tokadından da kendimizi kurtaramayız!
Allah korusun.
En derin saygı ve sevgilerimle.