MÜSLÜMANLAR TERÖRÜN ANA MAĞDURLARIDIR! (IV)
Evet, sevgili okurlar.
Dün de aynı bu sohbet köşemizde sizinle paylaşmak
istediğimiz husus; İslam dünyasının içine düşmüş olduğu girdaptan boğulmadan
çıkış umudunu aramak ile ilgiliydi.
Gerçekten dün de aynı bu yerde vurgulamak istediğim
nokta, dayandığımız en güçlü istinat duvarı Efendimiz Hazreti Muhammed
(S.A.V),…
Bindiğimiz gemi İslam ve inanç gemisi olmalıdır.
Bu geminin piri ise Hz. Nuh (A.S)’dır.
Zulümle, küfürle, inkârcılıkla, baş başa kalan toplumlar,
ümmetler, tarih boyu felah bulamamışlar, kurtuluşu yakalayamamışlar.
Peygamberler dahi ısrarla doğru yola çağırdıkları halde
yola gelmeyince Allah’ın gayretine dokunmuş ve onları yerle bir etmiştir.
Ama değişik yöntemlerle…
Bazılarını depremlerle, Hz. Hud ve Hz. Salih’in kavmi
gibi…
Bazılarını gökten gelen semavi şiddetle yok etmiştir.
Bazılarını da yerin dibinden gelen şiddetli depremlerle
yerin dibine kadar götürmüştür.
Bugün ise yeryüzünde olup biten mezalime ve inkârcılığa
dayalı sistemler hala ayaktadır.
Öyle düşünüyoruz ki çırpındıkça batıyor ve bu mevcut
hareketlerin de son çırpınışlarıdır.
Hem kendileri fitne unsurlarını ihdas ediyor, terör
unsurlarını yaratıyor ve bunu Müslümanlara mal ediyor.
Müslümanları boğmak için, illaki suçlama getirmek için,
böylesi fesat unsurları İslam adına oluşturmaktır.
PKK gibi, DHKP-C gibi…
Lübnan’daki İran yanlısı İsrail ile gizli işbirliği
içinde olan sözde Hizbullah gibi.
DEAŞ gibi…
Bunlar açık ve net olarak İsrail ve Rusya ile işbirliği
içinde olup, kendini sureti haktan gösteriyorlarsa da hiç de göründüğü gibi
değiller.
* * *
Bakınız, dün Putin İran’a uçup hemen dini lider
Hamaney’le görüşmesi işbirliğin dik alasıdır.
DAEŞ adı altında İslam’a, Müslümanlara ve İslam
ülkelerine isnat edilen suç; büyük terör suçudur.
Ancak öyle inanıyoruz ki Müslümanlar böyle güçlü
terörleri yaratarak oluşturma gücüne bugün sahip değildir.
Haçlı anlayış bunları yapıyor ki İslamiyet’i yok edebilsin.
Bu da çok yakından takibimiz altındadır, biliyoruz.
Şahit göstermeye lüzum yok, zaten büyük emareler de bunu
gösteriyor.
* * *
Evet, sevgili dostlar.
Biz Müslümanlar birlikteliğimizi, kardeşliğimizi,
tesanüdümüzü sağlayamadığımız müddetçe, hiçbir zaman kendi kendine zafer
gelmez, başarı elde edilmez ve küfrün güçleri bu İslami ülkelerden kovulmaz,
geri tepilemez.
Ama Allah’tan ümit kesilmez.
Ümit var oluruz ki o büyük Üstat bize şöyle diyor;
“Behe mahal.
Zemin-i Asya behe mahal teslim olur yedê beydaye İslam’a”
Evet, Asya kıtası şüphesiz ki İslam’ın yedê beydasına
teslim edilecektir.
Bu umutla yaşıyoruz ve bekliyoruz.
Günümüzdeki İslam’ın yegâne kurtuluşu, Kur’anın ana
hükümlerine sarılmaktır.
İslamiyet’in ana çizgi ve kaidelerini öğrenip gençliğimize
enjekte etmektir ve onunla yaşamakla zaferleri kazanabiliriz.
Nitekim o büyük Üstat Bediüzzaman Hazretleri “Münazarat”
kitabında şöyle diyor;
“Vicdanın ziyası ulum-i diniyedir.
Yani vicdanı nurlandıran, aydınlatan temel unsur, dini
ilimlerin okutulmasıdır.
Aklın nuru fünun-u medeniyedir.
Aklımızı da aydınlatan, nurlandıran teknolojik çeşitli
ilimlerin tahsilidir.
İkisinin imtizacı (birleşmesiyle) hakikati tecelli eder.
Her iki cenah ile öğrencinin himmeti de pervaz eder
(donatır).
İftirak ettikleri vakit de eğer ulum-i diniye ile fünun-u
medeniye denilen çağımızdaki baş döndürücü teknoloji ile imtizaç etmeyip
birleşmediği müddetçe birincisi kör taassup meydana gelir, ikincisi de hile,
şüphe ve anormallik peyda olur.
Bunlar tabii inancımızın temel kurallarıdır.
Ona dayanıyoruz.
İslam dünyası olarak İslamiyet’i nereden ararsak
arayalım, illaki yeri Kur’andır.
Kur’anın 2. suresi olan “Bakara” suresinin 12. ayeti
herşeyi anlatıyor.
İslamiyet’in temeline tahrip kalıbı sokan münafıklardır
ve münafıklıktır ve İslamiyet’ten sapmış temel tehlikeli unsurlardır.
Düşman, bu ayetlere göre atılan nifak tohumudur.
Nifak tohumu gizli atılıyor, bu gizlilik de tehlike
unsuru olarak kendini ele veriyor.
Zira dıştan gelen tehlike her zaman için sezilebilir ve
onunla mücadele kolaydır.
Ama tehlike içten gelirse, insanı ölüme götürünceye kadar
serbestçe, rahatça, içten dolaşıp tahribat yapabilir.
Binaenaleyh.
İslam dünyası olarak Müslüman kardeşliği fedakârlığıyla
el ele verip daima uyanık olmalıyız.
Aksi halde bir gün gaflet uykusunda uyurken, tehlikeler
bizi yakalayıp başkasına verebilir.
Allah korusun.
Nitekim bugün âlem-i İslam’ın durumu ortada.
En derin saygı ve sevgilerimle.