Görüş Bildir

TÜRKİYE’DE ULUSALCI FİTNE KOL GEZİYOR! (II)

Evet, sevgili okurlar.

Bu sohbet köşemizde her zaman dile getirmek istediğimiz bir konu var…

O da ülke hakikatleridir…

Mevcut sistemin arıza-i durumudur ve uygulamada yarattığı tahribattır…

“Görünen köy kılavuz istemez” misaliyle yıla çıkarsak, olup bitenler bizim bu tezimizi onaylar ve her şeyi de ele verir.

Yani bize göre Türkiye, 95 yıldan beri eksisiyle, artısıyla karşı karşıya getirildiğinde, hakikat zinciri açıkca ortaya çıkacaktır…

Ve pek tabi ki birilerini ele verecektir.

Yeter ki, "hakikatlerden" birileri kaçmasın ve korkmasın..

Hiç kuşkusuz ki ele verilmesi gereken birileri varsa ki vardır…

O da mevcut rejimden oluşan sistemdir ve uygulanma biçimidir…

Çünkü insan temel hak ve özgürlüğüne bir türlü uyum sağlayamayan bu sistem maalesef, batılla, fitneyle, fesatla işi pekiştirmektedir..

Ki bunun sonucunda da, toplum arasındaki denge alt üst olmaktadır…

Fitne unsurları, milletin her kesimine yayılmaktadır.

Ki şuan yaşadıklarımız; "tokat" gibi hakikatleri yüzümüze çarpmaktadır…

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Önceki gün, Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde köylüler arasında meydana gelen silahlı çatışmada 3 kişi hayatını kaybetti, 4 kişi de yaralandı.

Diyarbakır Söz Gazetesi’nin sürmanşetinde çıkan haberin biçimlendirilmesi aynen şöyle;

“Ergani ilçesine bağlı Çayan Köyü'nde, aralarında yıllardan beri husumet bulunan Şen ve Kaymaz ailelerinin fertleri arasında dün öğle saatlerinde kavga çıktı.

Araya girenler, kavgayı büyümeden önledi.

Taraflar, saat 18.30 sıralarında Ergani İlçesi Fevzi Çakmak Mahallesi'nde yeniden karşılaşınca, bu kez silahlı çatışma çıktı.

Silah sesleri üzerine bölgeye sevk edilen polis ekipleri, kısa sürede kontrolü sağladı.

Çatışmada, her iki aileden toplam 7 kişi yaralandı.

Yaralılar, ambulanslarla Ergani Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı.

Diğer 5 yaralıdan ise durumu ağır olanlar Diyarbakır Gazi Yaşargil Devlet Hastanesi'ne sevk edildi.”

Evet, dün gün içerisinde yaralılardan birisinin daha hayatını kaybettiği haberi geldi.

Haberden anlaşılan budur ki insanlar arasında sevgi, muhabbet, dostluk, barış olması gerekirken, tam tersine nerdeyse ülkenin en ücra köşesine kadar ufak ama değmez bir hadise yüzünden bir münakaşa neticesinde nerdeyse katliamlar oluşuyor.

Tavuk kesercesine insan öldürülüyor.

Acımasızlık ve vicdansızlık…

Allah korkusu hissiyatı mağlup düşünce böyle acımasızlıklar meydana gelir…

Peki, sormazlar mı?

Diniyle, inancıyla, değerleriyle bir olan…

Kıblesi bir, kabesi bir, Allah’ı bir, Peygamber’i bir olan ve bunca birleri bir araya getirirsek, rakamsal olarak milyar değer bulur.

Ama tüm bu birler içerisinde ne kadar birliktelik, ittihad bulunabilir ki?

“Ne yaparsam yanımda kar kalır” düşüncesiyle yola çıkan günümüzdeki insanlar, eşkıyalığın, acımasızlığın, katilliğin, en dik alasını işlemektedir.

Yıllardan beri bunca insanlarımız, haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin kol gezdiği bir toplumun cenderesine mahkum edilmelerinin sebebi nedir?…

Neden mi?

Zira suçu ve suçluyu ortadan kaldırabilme, caydırıcı müeyyideler olmadığı için, kötü niyetli insanlar, rahatlıkla kötülüğe doğru adım atmaktadırlar...

Yararlı bir insan yerine zararlı bir yaratık oluveriyorlar..

Ki toplum arasında fitne unsurları zincirleme oluşmakta ve hızla palazlanmaktadır…

Bakınız, Yüce Allah melaikelere hitap ederken şöyle buyuruyor…

“Ben yeryüzüne halife gönderiyorum….”

Bu çerçevede, melaikelerin Allah’a cevaben söyledikleri şu ifade, gerçekten bize her şeyi hatırlattığı gibi, tüm olup bitenleri de kanıtmaktadır...

Bu yetmez mi acaba?

Zira melaikeler diyor ki;

“Ya Rabbi!

Yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkaran, acımasızca kan dökenleri yaratıyorsun ve hem de Halife-i rui zemin olarak yaratıyorsun. Oysaki biz senin huzuruna tüm emirlerine uyuyoruz, seni takdir ediyoruz, seni yüceltiyoruz.

Senin hiçbir hükmünün dışına çıkmamakla beraber, bu yeryüzündeki halifelik yönetimini bize verirseniz, biz daha mükemmel bir şekilde yerine getiririz.

Ama ne çare ki o şans bize verilmiyor ve kan dökücü sefküd-dimalara veriyorsunuz, fesat ve bozgunculuk çıkaranlara veriyorsunuz.”

Melaikelerin gerçekten bu güzel ifadeleri, bize bugünkü mevcut olan katliamları ve dökülen masum insanların kanlarını ders-i ibret olarak hatırlatmaktadır…

İşte bunun içinden çıkamayan bugünkü insanlık ve özellikle devletler ve devleti yönetenler, acaba hep böyle mi devam edecek diye endişe içerisindedirler?..

* * *

Dün de aynı bu sohbet köşemizde ulusalcı medyanın 10 sene önce öldürülen Hrant Dink’in olayıyla ilgili kamuoyunda oluşturduğu algıya dair; çifte standartlık yüzünü kaleme almıştım.

Bugün de daha başka bir versiyonla diyorum ki; iki köy halkı arasında dökülen masum insanların kanları, hiç mi Hrant Dink kanı kadar önemli değildir?

Hrant Dink olayı devlet politikası olarak kabullenilmiş durumda…

Ama ülkemizde toplumsal bir kan dökülme hareketi söz konusu…

Ki nerdeyse yüzyıldan beri devam ede gelmektedir…

Ne acıdır ki; hiçbir iktidar bunu umursamamıştır ve bundan sonra da umursamayacak düşüncesindeyiz.

İşte “Türkiye’de ulusalcı fitne kol geziyor” dememizin ana stratejisi; bu hakikattır…

Mevcut sistem içerisinde her an için büyük katliamların yapılabilmesi söz konusuyken, insanın aklına gelen soru bu.

Acaba devlet ne yapıyor, polis ne yapıyor, jandarma ne yapıyor?

Bu memleketin bu tür kirlenme şeklinin Avrupa’dan ithal edilmiş olması, bunun bariz delili değil midir?

Doğrusu, bu memleket nereye gidiyor, sorusuna inanın sevgili dostlar hiç cevap bulunamıyor?

Ancak fitne unsurlarının bu memleketimizde kol gezdiği açık ve nettir…

Kimse de inkâr edemez.

Evet, sevgili okurlar.

Gerçekten dertler çok büyük.

Ama halimizi ancak Allah’a havale ediyoruz.

En derin saygı ve sevgilerimle.

Hayırlı Cumalar…

 


Bu Makale 3581 kere okunmuştur.