YERYÜZÜNDE ELİ KANLI ORYANTAL DESPOT REJİMLER! (II)

Evet, sevgili okurlar.

Bilindiği gibi; yıllar yılıdır Haçlı Emperyalist güçlerin, Ortadoğu üzerinde derin bir planı var..

Bu planda, İsrail'in söz sahipliğinde, "Büyük Ortadoğu Projesidir..

Ana ittifak edici, ülkeler de Amerika, İngiltere, Fransa ve Almanya…

Ne yazık bugün görüyoruz ki; bu 5 itilaf devletinin ittifakla üzerinde durduğu “Büyük Ortadoğu Projesi” yavaş yavaş hayat buluyor..

Projenin ana stratesiji şuydu..

Suriye’yi, Irak’ı ortadan kaldırıp İsrail'i Türkiye'ye komşu ülke yapmak..

Türkiye arasında tek bir sınır yaratabilmek..

Yani İsrail’in Türkiye ile sınırdaş hale getirmek…

Ve tabi ki, o kirli haçlı ittifakla, siyonizmle işbirliği paralelinde zaman içerisinde Türkiye’yi de ele geçirmek…

Sonuç itibariyle; Büyük Ortadoğu Projesi'nin ikmaliyle İslam ülkelerini Ortadoğu'dan silip atmak..

Ortadoğu İslam ülkelerinin tüm coğrafyasını İsrail’e peşkeş ettirmek..

Doların ve İsrail'in hâkimiyetini dünyaya ilan etmek.

Zaten tüm bu olup bitenler kendini ele veriyor.

Zira üst akıl; son Haçlı seferindeki Ortadoğu ülkelerini bölüşmek üzere yavaş yavaş tüm dünya kamuoyunu buna alıştırarak, herkese boyun eğdirmeye çalışıyor.

Bu kirli proje ABD’nin emir-komuta zincirinde gerçekleşmektedir..

Ana hedefi ve stratejisidir bu minvaldedir.

Yıllardan beri yani cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek içimizdeki hıyanet şebekelerinin ABD’ye ve İsrail’e birer taşeron durumunda, çalıştıkları tartışılmaz bir gerçektir..

Bundan değil midir ki 27 Mayıs ihtilali gerçekleştirildi..

Yine birkaç Ergenekoncu, darbeci, post modern, Batı Çalışma Grubu adı altında yola çıkıp da 28 Şubat’ı büyük bir iştahla gerçekleştirmek istemeleri..

Bu faaliyetler tamamen, ABD’ye taşeron olma haleti ruhiyesidir.

Hele hele bu taşeronların dikkat çekici tarafı da şudur ki Atatürkçülük görüntüsünü kendine verdirmeledir…

Oryantal, dinden uzak kupkuru Türkçülük hevesiyle yola çıkan bu askeri vesayet, CHP’nin lideri durumunda olan İsmet Paşa’nın gammazlığıyla gerçekleştirilmişti.

Hedef; Türkiye’yi değiştirip, İsrail’e veya ABD’ye bir uydu "ülke" haline getirmekti…

Nitekim, 1924’te askeri vesayet altında oluşturulan eli kanlı bir anayasanın maddelerinin varlığı buna dairdir..

O zaman herşey tertiplendi.

Şöyle göz uçuyla yarım asra bir bakalım neler yaşandı?

Atatürkçü cunta, 27 Mayıs darbesiyle anayasayı nasıl ilga etti?

12 Eylül darbesinin başarısında batının desteği nasıl okunmalı?

CIA tarafından Afganistan’a getirilen proje örgüt El-Kaide ne oldu da ABD’nin ilk hedefi haline getirildi?

Batının satranç tahtasına çevirdiği Ortadoğu coğrafyasındaki bu ileri hamleler ve Türkiye’nin payına düşenler?

Bunların hepsi Türkiye için büyük bir ders-i ibret olmalıdır.

Ama kime diyorsun?

Günümüzde, yalnızca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu işe sahip çıkmış durumda.

İstikametini de zerre kadar bozmadan haçlılara meydan okuyor….

İnşallah bu meydan okuması da başarıyla son bulacaktır..

Bu başarıyla, Türkiye büyük bir mutluluk ve refah içerisinde aydınlık yarınları bulup, yaşayacaktır.

Yoksa piyon FETÖ’cülükle, Kemalizm’le, Ergenekonculukla, darbecilikle ve İslam’a nice yafta ve uyduruk kelimelerle düşmanlık yapmakla bu devlet bir yere gidemez.

Kendine mutlaka çekidüzen vermesi gerekir.

Tarihi olaylar silsilesine bakıldığında işin en vehim tarafı;

Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu… 

TCK’nın 146/1 ile 1 maddesi olan T.C. Anayasasını cebren tebdil, tağir ve ilgadan, yani zorla ortadan kaldırmakla idama mahkum olmalarıydı.

Oysaki bu suçu bizzat komiteci darbe çetesi işlemişti.

Darbecilerin akıl hocası olan, Menderes’in tabiriyle “Kara vicdanlı” ve “Kara cübbeli” kişiler…

Yazdıkları 1961 anayasasıyla Mustafa Kemal ısrarlı “hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” demesine rağmen, millet hâkimiyetini ne yazık ki generallerden oluşan “Milli Güvenlik Kurulu”na asker Cumhurbaşkanına ve atayacağı Anayasa Mahkemesine bıraktılar.

Ayrıca yeni anayasa ile yıkıcı propagandaların ve bu amaçla yapılacak teşkilatlanmaların önünü açtılar.

Böylece ülkede yıkıcı ve bölücü faaliyetler arta geldi.

Bu nedenle 12 Mart müdahalesi gerçekleşti ve anayasa budanarak yola devam edildi.

* * *

Tüm bu olup-bitenler?

Peşinen batı dünyasına köleleşmiş, piyon komitecilerin faaliyetleriydi?

Ki onların taşeronluğu, haçlıların nam-ı hesabına dairdi..

Nitekim Menderes arkadaşlarıyla beraber, Yassıada’da yargılanırken, kendini çok güzel bir şekilde savunma hazırlamıştı…

Menderes’e karşı teslim olan mahkeme başkanları şöyle diyorlardı..

“Cumhurbaşkanından bize mesaj getirin de, ona göre size kıyafet verelim…”

Yani sizi ona göre yargılayalım.

Zaten karar peşinen verilmişti.

İnfaz yapılacaktı...

Menderes’e karşı kendini hazırlayan Başsavcı Ömer Egesel ile Hakim Salim Başoğlu şöyle diyorlardı;

“Evet, arkadaşlar.

Sizi buraya gönderen güçler bunu istedi de, biz yaptık."

Bir kibrit çöpü kadar ehemmiyetleri yokken devleşip, "devletin en büyük insanlarını" idam ettiler.

İnanın bugünkü devletin başında Recep Tayyip Erdoğan olmamış olsaydı..

İktidar elinde olmasaydı?

Hala da o oryantal, despot haydutların varlığı devam edecekti.

Ve Türkiye’yi bu kirli taşeronluklarıyla başka milletlere her hususuyla teslim edeceklerdi.

Allah yine bu milletin yüzüne baktı…

Çok kısa bir süreç içerisinde A’dan Z’ye kadar milli bir ruhla şahlandı..

15 Temmuz gibi; "haince girişilen" darbeye darbe yaptı..

Öyle ümitvarız ki, milli ruhla şahlanan bu millet, artık bunlara bir pabuç bırakmaz.

Bunların getirdiği küfür sistemlere de; kanmaz ve aldanmaz.

En derin saygı ve sevgilerimle.