“İNSANİ MOLA MI?…

İnsanlık vahim, korkunç ve vahşi bir seyirle “kutuplaşarak, ayrışıyor?!..” Devletler de, milletler de ne hazindir ki bu tasnife çanak tutup, adına uluslararası çıkar diyerek körüklemektedirler!… İsrail’in Gazze’ye yönelik giriştiği insanlığı katletme soykırımı dünyanın bu minvalde, nasıl cinnet girdabına girdiğini gösteriyor!…

***

Önceki gün, medyaya düşen bir görüntüyü izledim!.. Muhakkak ki, sizler de izlemişsinizdir.. İsrailli Komutanı ile askeri arasında geçen bir diyalog.. Gazze’ye yönelik yürütülen kara harekatı esnasında, çekilmiş bir görüntü...

***

İsrailli komutan askerine diyor ki.. Hazırlıklı olun, sınıra gidiyoruz.. Artık karadan hareket edeceğiz.. Asker komutanının bu emrine; “ben gelmek istemiyorum. Korkuyorum” diyor.. Komutan ise, onu azarlıyor.. “Sen nasıl korkarsın.. Selin elinde silah var, bomba var, roketatar var. Onların elinde, sadece taş var.. Taştan mı korkuyorsun?…”

***

Askerin bu azara cevabı net!.. “Ben ölmekten korkuyorum.. Ama onlar ölümden, ölmekten korkmuyorlar.. Biz gidersek bizi öldürecekler..”

Her kelimesi, her cümlesi birer insanlık dramı, trajik vakıa halini ortaya koysa da; özünde inancın kudretli gücü yatmaktadır.. Ama dünya medeniyeti insanlık noktasında ayrıştığı için, zaafiyet zilletliği, hakim!..

***

O askerin, o komutanın “ne var elinde taş var, senin elinde silah var, git öldür” komutu, aslında sözün bittiği noktayı, haykırıyor!..  İster siyasi, ister diplomasi, ister maddi ister manevi yönde olsun; yaşanan tablo karşısında; anlam içermiyor.. Pek tabi ki, batının ve siyonizmin zihnindeki karanlık hesapları da, gizlemiyor!…

***

Bir ayrıntıdan söz etmek istiyorum!.. Türkiye’ye gelen ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in, gördüğü muameleden sonra, kameraların karşısına geçip, yaptığı bir konuşma oldu.. Sanki, hiçbir şey olmamış, sanki İsrail ve Gazze arasında iki ülke çatışması varmış gibi; “insani bir moladan” söz etti.. Bir de ekledi, Netanyahu’nun bunu kabul etmeyeceğini söyledi..

***

Peki bizdeki zihni kıtlar nasıl anladı?.. Blinken’in İsrail’i bir ayda üç kez ziyaret etmesini.. “Ben buraya bir Dışişleri Bakanı olarak değil, bir Yahudi vatandaş olarak geldim” demesini.. Netanyahu’ya sarılıp, sırtını sıvazlamasını!.. Yani, İsrail’e moral ve motivasyon açısından, donanmalarımız, Akdeniz’dedir desteğini!…

***

Tüm bunları görmeden, insani bir molayı iri puntolarla, iştahlı cümlelerle ateşkes talebi diye, haykırdı.. İyi de, “ateşkes ne bir marifettir, ne de bu zulmü, vahşeti, insanlık katliamını durdurmaya faydası yoktur.. Belki yadırganacak bir atasözü olur, meseleye.. Ama hakikat şu, “tavşana kaç, tazıya tut” operasyonu yapılıyor…

***

Şu insani mola dedikleri süre ne!.. Kaç gün.! Bir gün, bir hafta her ne ise!?. Diyorlar ki, günde 4 saat.. Çatışma olmayacak, eller tetikten çekilecek, bombalara ara verilecek.. Peki, bu insani mola elinde taş olan Gazzeliler için mi?. Yoksa Gazzelileri insan yerine koymayıp, eşya olarak gören, siyonist İsrail askerleri için mi?.. Elbette ki onlar için..

***

Hep böyle olmadı mı?.. Vurdular, öldürdüler, işgal ettiler.. Sonra dinlenme moduna girdiler.. Şimdi de öyle.. Dinlenecekler, toparlanacaklar, yiyip, içip, enerji toplayacaklar.. Silah ve mühimmatlarını yenileyip, güç kazanacaklar.. Sonra yeniden “öldürmeye devam edecekler?”.. Bu mu insani mola.. Bu “alçaklığın, caniliğin, vahşiliğin yenilenme molasıdır?”..

***

Siyonizmin süt vereni ABD ve Batılı Ülkeler.. Yer küresinin “insanlığını yitirdiği zilletliğine” karşı, işi yumuşatma gayreti içerisindeler.. Bütün gaddarlıklarını, vahşiliklerini, canice katliamlarını diplomasi dilinde, masumiyet karinesine sokmak istiyorlar.. Hesap belli.. “Hele bir mola verin, hele bi sakinleşin.. Etraf çok karıştı.. Bunları bir yatıştıralım.. Sonra siz yine, tarihte olduğu gibi işgale devam edersiniz”…

***

Nasıl bir inlik, nasıl bir ihanet, nasıl bir kalleşlik bu?!… Şimdi bunun neresi, insani, vicdani, rahmani.. Nerde bunun içerisindeki “insanlık..” Yok.. Alçaklıklarında sınır tanımayan batının tek dişi kalmış medeniyetinin savunucusu medyanın manşetine bakar mısınız!?. “Gazze’de İsrail askerleri, sivil halkın ölmemesi, öldürülmemesi için, azami çaba içerisindeler..”

***

Gazze’de 11 bin insan ölmüş.? Bunların yüzde 73’ü çocuk, kadın, yaşlı, bebek!.. Ve bu insanlığı, zilletlik çukurunun dibine yuvarlayan tablo karşısında; batı medeniyeti kabul edilebilir olarak görüyor.. Bunu da, insan hakları havarisi kesilerek, dile getiriyorlar.. Denir ya vay da vay, alçaklar sürüsü!…

***

İnsandan, insanlıktan dem vuruyorlar.. İyi ama, onlar İslam coğrafyasına hiçbir zaman, “insan gözüyle bakmadılar ki?..” Ne çocukları, ne kadınları, ne yaşlıları ne de herhangi bir sivili; görmezler!.. İslam ülkelerinden, müslümanlardan söz edildiğinde; “satın alınabilecek eşya olarak” görüyorlar.. Yani alçaklıkları o kadar!?.

***

Bi hatırlayın!.. Fransa’da carli-hebdo dergisine saldırı olmuş; 11 kişi ölmüştü.. O gün, bu saldırıya tepki gösterilmiş, yer küresi ayağa kalkmıştı.. Dünya devletlerinin liderleri Fransa’da saldırıyı protesto etmek için kol kola girip yürümüşlerdi.. İslam ülkelerinin liderleri dahil olmak üzere!..

***

Peki bugün, bir ayı geride bırakılan ve 11 bin insanın katledildiği Gazze’deki insanlık trajedisine neden dünya devletleri, yer küresi ayağa kalkmıyor, kol kola verip, protestolarda bulunmuyor!.. Niye?.. Boşuna söylenip durmuyoruz; mesele “hak ile batılın” savaşı.. Yani Hilal ile haçlı çatışmasıdır!..

***

Hasılı kelam!.. Artık popüler kültür cilasını içeren, sözlere, diplomatik ve siyasi ifadelere karnımız tok!?. Çünkü akan kan bizim kanımız!.. Hiçbir beyan da, yaşananları mazur ve masum gösteremez.. İnsanlık trajedisinin en alçak halini, kutuplaşan, ayrışan dünya medeniyetini Gazze’deki vahşet bize ifşa ediyor?..

***

10 KASIM’I ANARKEN…

Bugün, Gazi Mustafa Kemal’i vefatının, 85’inci yıl dönümünde anıyoruz.. Rahmetle yad ediyoruz..

***

Ama şu gerçeği de, artık rahatlıkla söyleyebiliyoruz.. Bir dönemde olduğu gibi onu Kemalizmin cenderesine sıkıştırıp, dar bir çerçevede tutmuyoruz1..

***

Sadece bir zümrenin, bir bayrağın, bir partinin, tekelinde tutarak, anmıyoruz!.. Resmiyetin, zorunluluğun, illakinin zorbalığından arındırarak, katılımcı oluyoruz!…

***

Sivilleşen, özgürleşen bir anma!.. Ki böylesi bir anma, anma ve anılmaların en zengini, muhteşemliği ve etkileyicisidir. İşte bu tablo, Gazi Mustafa Kemal’i kalıcı ve birleştirici kılar

***

Aksi takdirde, bir zümrenin tekelinde, diğerlerinin de, nefretinde, kıskaca mahkum kalır..  Değerlerimiz, sivilleşip, birleştirici rol yüklendiğinde, ölümsüzleşir!…

***

KOORDİNATÖR ATANDI…

AK Parti’nin Diyarbakır Koordinatörü değişti.? Yeni isim, önceki dönem Gaziantep Milletvekili olan Müslüm Yüksel getirildi.. Bu değişikliğin altında çok şeyler irdelenip sorgulanabilir.. Lakin, sonucu değiştirmez.. Söylenecek söz; “umarız gelen gideni aratmaz?”…

***

Burada, İl Başkanı, Kadın ve Gençlik Kolları Başkanı, henüz atanmadı.. Hala, vekiller işi yürütüyor.. Seçime kadar böyle mi gider, yoksa unutuldu mu?. Neyse bizden hatırlatma!?

***

GÜNÜN SÖZÜ…

“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır… (Atatürk)

***

HAYIRLI CUMALAR