BİLESİNİZ Kİ; REİS SİZE İNANACAKTIR(!?)..

Ne diyeceksiniz!…

Reis..

Sayın Cumhurbaşkanımız..

Başkan...

Vallahi de, billahi de "biz çok" çalıştık…

Biz başarılıyız… Başarısızlıkta, zerre-i miskal kusurumuz yok!..

Hiçbir şeyi ihmal etmedik!..

Köylere gittik.. İlçeleri bir çok kez gezdik..

Teşkilatları, sahaya yaydık "açılış ve törenlere" katıldılar!..

Kadın kolları.. Gençlik kolları.. En yakın isimlerimizi.. İş ortaklarımızı bile…

Seçime "kurban(!)" ederek "encümen" listelerine yazdırdık!…

Neme lazım; "biz bize olalım..!"

Twitter.. Facebook.. İnstagram…

Yani sosyal medyayı çok iyi kullandık...Takipçilerimiz çok...

Her gittiğimiz yeri.. Her yaptığımız ziyareti; resimledik!… "Bir poz ver" dedik..

Her kareyi.. Her enstantaneyi orada yayınlayıp; "biz istişareden geliyoruz" dedik!..

Kahvaltılı toplantılar.. Yemekli buluşmalar.. İnanın ki, "yabancı" kimseyi içimize almadık..

Yıldızlı restoranlar.. Yıldızlı kafeleri hep seçtik… Her şey bol kepçeli!…

Hep biz olduk, "kimseyi" davet etmedik!…

Olur da, yabancılık çeker!…

O hisse kapılmasın diye özen gösterdik, çağırmadık!!!...


***

Bizim partili.. Bizim STK'lar.. Bizim Platformlar..

Bizim parti teşkilatı üyelerinden başka "bir tek Allah'ın" kulunu, aramıza almadık…

Kendi birliğimizden; güç doğar dedik…

Kamu kuruluşlarına.. Kurumlara.. Daire müdürlerine talimatımızdı; "bizden olmayana" kapı açmayın!…

Gelen hasım olabilir.. Gelen düşman olabilir diye..

Bize kızmayın.. Ne olur bizi cezalandırmayın sayın Reisim!..

Bizden küsmeyin.. Size yemin ederiz ki!..

Gönüllere girmek için.. Kalpleri kazanmak için..

Partiye oy kazandırmak için; "kaldırımları, refüjleri" çiçeklerle donattık!..

Güllerin, çiçeklerin dikeni olduğu için, "hassasiyet" göstererek, kimseye "çiçek" vermedik..

Uzatmadık…

Diken ellerine batar düşüncesiyle; "incinmesinler" dedik!…

Ne istedilerse; cevap verdik...


***

Yol istediler… Kanalizasyon istediler..

Elektrik.. Trafo.. Okul.. Öğrenci servisi istediler…

İş, aş isteyen oldu..

Çiftçiler tepki gösterdi. Mazot-gübredeki fahiş fiyattan söz etti..

Mahcup kalırız diye, prim desteklerinden söz etmedik!..

Ayırım olur diye.. Hepsine "kulak" tıkadık...

Bakınız Ak Partiye hizmet ediyorlar denilmesin diye!!..

Dedikodusu olmasın..

Karşı mahalleye "saygısızlık" olabilir diyerek, rahatsız etmedik…

Hep onların nam-ı hesabına hareket ettik..

Demokrasi adına..

Özgürlük adına..

Eşitlik adına..

Belediyecilik adına..

Laf etmesinler diye; sandık başkanlarını bile onlara yakın isimlerden seçtik..

Sandık müşahitleri dahil!…

Denilmesin ki; "hile" olmuş!...



***
 

Bakanımız.. Milletvekilimiz.. İl Başkanımız.. İlçe teşkilatlarımız..

Hacı abilerimiz bile; "aman ha aman" deyip hep bizi uyardılar!!…

Sakın ola; konuşmayın!..

Sakın ola beyanatlarda bulunmayın..

Gazetelere.. Televizyonlara.. Canlı yayınlara.. Programlara..

Hiçbirinde "görünmeyin" katılmayın yer almayın!... Ses çıkarmayın…

Milletin işi-gücü var, rahatsız etmeyin!..

Hizmetlerden.. Yatırımlardan.. Parti programlarından..

Dava-mava deyip, "gençleri" bilgisayarlarının başından kaldırmayın!..

Herkesin işi gücü var.. Sessiz olun dediler..


***

Şehir merkezlerinde görünmeyin!..

Sitelere girmeyin.. Binalarda, vatandaşın kapısını çalmayın..

Kalabalık gezmeyin!...

Broşürler.. Afişler.. Gazete ilanlarına dahi; girmeyin….

Adayların resimlerini; ilan etmeyin!.. 

Dediklerini yaptık… İlan vermedik…

Çevre dostluğumuzu konuşturduk..

Görsel "kirlilik" olmasın dedik..

SKM'yi bile; "partiden" uzak tuttuk..

İl başkanlığı ayrı... SKM ayrı yerde, tutuldu..

Ki; birbirine yakın olmasınlar işler karışmasın!!!…

İnanın ki!..

Ekonomik kriz.. Enflasyon…

Vatandaşa çarşı-pazardaki rahatsızlığı hissettirmemek için çok çalıştık!!..

Hep; "esnaf" ziyaretleri yaptık.. Sur esnafına; "sabah-akşam" gittik...

Korumalarla.. Polis kordonlarıyla.. Barikatlar oluşturduk…

Tek gaye; "alışveriş" olmasın!..

Millet; "yanan mutfağı" hissetmesin!...


***

Seçim için..

Seçim kampanyası için; gönderilen paraları de bilesiniz ki kimseye vermedik…

Millet bizi zengin görsün diyerek harcama yaptık..

Üst-baş aldık.. Fiyakalı görünelim diye, grant giyindik!!.

Son model arabalarla gezdik.. En lüks ofisleri kiraladık…

Düşündük böyle yapsak; AK Partili olmak zenginliktir diye düşünerek, bize oy verirler?

İnanın ki reis!..

Sayın cumhurbaşkanım..

İşçi alımları.. Memur alımları…

Belediyelere, kamudaki kurumlara yapılan tüm alımları koordine ettik!..

Kimse kuyruğa girmesin.. Kimse sırada politik tartışmaya girmesin..

Evinde otursun.. İstirahatini bozmasın diye; "bir tekini" dahi, rahatsız etmedik!..

Bilmesin dedik..

İşçiyi de memuru da; "eş, dost, akrabadan" temin ettik ki!…

Kura dahi çektirmedik…

Dedikodusu olmasın diye, büyük hassasiyetler gösterdik…

***
 

Şunu da belirtelim ki!..

Seçim sürecinde; Hüda-Par'la, MHP ile BBP ile!..

Yani bize gönül verebileceğini düşündüğümüz partilere bile; gitmedik..

Ne olur ne olmaz dedik..

HDP'nin.. CHP'nin.. İyi Partinin; "biz bileşeniz, hayır değiliz, ittifaktayız, ittifakımız yok" konumuna düşeriz diye; kapılarını çalmadık…

Görüntü vermemeye çalıştık.. Kimseye hissettirmedik..

Küskünlüklere.. Dargınlıklara.. Kavgalara.. Ayrılıklara da, "kimse" bilmesin diye, konu etmedik…

Yan yana getirmedik..

Barış yemeği.. Dostluk yemeği.. Kaynaşma yemeği vermedik..

Çünkü, "herkes haberdar" olurdu!…

Sayın Cumhurbaşkanımız..

Seçim sonuçlarında; "hiç bir kusurumuz yok?"..

Zerre-i miskal; ihmallik yapmadık!..

Bilesiniz ki...

Seçmen'e "teşekkür" etmede bile imtina ettik..

Aman ha; "rahatsız" olmasınlar dedik…

Parti buluşması yapmadık?

Ne olur…?

Bize dokunmayın.. Bizi cezalandırmayın.. Bize kızmayın…


***

Velhasıl kelam!…

Diyarbakır'a dair zevatın "reise" gerekçeleri bunlar olacak?…

Eksiği var, fazlası yok!?. Bu gerekçelere karşı!..

Bildiğimiz reis…

Ki artık Diyarbakır troykasına "canı tak" etmiş bir zamanda!…

Öyle mi?... Yapmayın ya böyle mi oldu?

Tabiii.. Tabiii…

Neyse, kusurunuzun olmadığına inandım…

Size karışmam.. Zerre kadar ihmalinizin olmadığına kanı getirdim….

Koltuğunuzda oturun..”


***

Peki bunu der mi? Bunlara inanır mı?

Böyle bir yaklaşım söz konusu olabilir mi?..

Sanmam!…

Geçmişten de aldığı ders-i ibretler var!..

Ayranı bile, artık üfleyerek içiyorsa!...

Ki reis, kimin Diyarbakır'da ne halt ettiğini çok iyi biliyor..

Kavramış!.. Yoksa birileri seçim akşamı "tabanı" yağlamazdı?…

Bekleyip görelim!..

Mevla’m neylerse güzel eyler!...

***

BİLECEKLER Mİ?…

İmamoğlu.. Yavaş..

Şunu idrak edip, bilecekler mi?

Ki seçim öncesi Temelli demişti..

Bilecekler.. "Kürtlerin oylarıyla" seçildiklerini..

Bilecekler mi?..

Malum seçim öncesi "bildiklerini" söylemediler..

Polemik olur..

Şu olur, bu olur, kayıp yaşanabilir diye?..

Seçim bitti..

Ne deniliyor; "sayemizde kazandılar?"

Ne var ki!…

Buna dair de; "ketumlar"?

Evet demiyorlar..

Hayır da demiyorlar..

Hayırdır..

Yoksa yine "kıymetsiz mi" kalındı?…

***

İZAHI VAR MI?...

TÜYAP Fuarcılık..

Diyarbakır'da yılda 8, 9 fuar organize ediliyor..

İyi hoş..

Bir kazanım.. Bir hareketlilik arz-ı söz konusu oluyor..

Ki fuarlar, kentler için, ülkeler için "tanıtımın" olmazsa olmazıdır..

Sosyal.. Siyasal.. Ekonomik..

Yani bir bütünlük içerisinde; "canlılık" kazandırandır…

Turizme ivme kazandırır.. Tabi ki ticarete "sirkülasyon", sağlar..

Ama ne hikmetse!..

Diyarbakır’a dair organize edilen fuarlar "kısırlık" içerisinde..

Sessiz.. Sedasız.. Dostlar alışverişte görsün misali; "zihniyet" icra ediliyor..

Kendin çal, kendin oyna..

Bir süre önce İnşaat Fuarı tertiplendi..

İn, cin top oynadı.. Ne yabancı heyet.. Ne yerli heyet..

Ne de fuarın yarattığı geri dönüş; "miskal" yok!..

Hele ki altyapı yetersizliği..

Fuara gelen de..

Fuarda stant açan da; "tir tir titredi?"..

Havalar soğuk..

Ne ısıtma sistemi.. Ne havalandırma sistemi; yok!..

Düşünün her stantta birer-ikişer ufoyla insanlar ısınmaya çalıştı..

Salonlar boş!..


***
 

Nitekim hafta içi, Tarım fuarı da benzer tablo yaşadı..

Herkes tepkili..

Herkes yaşanan sıkıntılardan muzdarip..

Ama kime dersin..

Hele ki Tarım Fuarında, "silah satış standı" açılması!..

Ki tabanca hepsi!...

İlk gün itibariyle çok sayıda tepkiler aldım..

Bu ne iş diye?..

Bölgenin hassasiyeti.. Bölgenin siyasi konumu..

Yani bir dizi etkenin yaşandığı ortamda; "silah satış reyonu.."

Tarım nerde, Silah sanayisi nerde?..

TÜYAP stant alanını satmak, daha fazla kazanç elde etmek için bunu yapıyorsa da..

Bileşenler..

Odalar neden olup bitene "çay keyfi yaparak" seyirci kalıyor?

Yapılmamalı..


***
 

İş şuyuu vukuundan beter..

Hele ki, TÜYAP Bölge Koordinatörünün savunması..

Satış yok!..

Bölgenin hassasiyetini bilseydik; izin vermezdik?…

Yok daha neler?..

Peki Trabzon menşeli silah firmasının temsilcisi ne diyor?..

Diyor ki; "çok büyük rağbet gördük?"..

Eee, bölgenin hassasiyetiyle "silaha" düşkün olmayan var mı?…

Yok…

Netice itibariyle; tarımı, inşaatı ekonomik sektörü konuşmamız gerekir ki..

Fuara kim geldi..

Neler yapıldı?

Hangi ticari bağlantılar sağlandı?

Çiftçi teknolojiden ne kadar faydalandı; sorularına yanıt aranılması gerekirken?

Biz!.. Fuardaki "silah standının" yarattığı, travmayı konuşuyoruz..

Yaman çelişki..