GÜRE'Yİ UĞURLARKEN….

Kamil Erkut Güre… Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı.. Ama artık, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı.. Geçen hafta "veda" yemeği vardı..  Biz de davetliydik..

Ortam.. Katılım.. Ve sinevizyonlar.. Yapılan konuşmalar.. Bir duygu atmosferi hakimdi.. Ama, "geçmişe" de odaklandırıp, düşündürmüyor değildi..

Özellikle, Güre'nin Antalya'ya şimdi de Konya'da görev yapan Ramazan Solmaz'dan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı "görevini devir" aldığı gün..

Güre, Düzce'den, Diyarbakır'a atanmıştı..

Takvim yaprağı, 15 Temmuz'u gösteriyordu..

Kanlı, hain "darbe" girişiminin gecesi!…

O makama oturalı, daha bir kaç saat olmamıştı..

Darbe haberini; oğlundan almıştı…

***

Tarihi bir gece, tarihi bir sınav..  O geceyle ilgili, daha önce bir çok sohbetim oldu.. Yaşanan ve yaşatılanlarla alakalı..

O gece..

Güre Adliye'den ayrılmadı.. Makamına geçti.. Ve kadrosuna.. İlgili ve yetkili birimlerine, çağrıda bulundu.. Herkes göreve..

Burada yatacağız.. Burada kalkacağız..

Ta ki, "bu iş sonuçlanana" kadar.. Ki o gecenin sabah saatlerinde, bir kuşatma vardı.. Adliye sarılmış, askerler elleri tetikte..

Çünkü, 7. Kolordu Komutanı, makama çağrılmıştı..

"Darbeden, derdest" edecekti..

Ama, işin vahameti ve boyutu farklı bir çatışma ortamı, yaratabilirdi..

Asker-polis çatışması yaşanmasın diye, Kolordu Komutanını "gözaltına aldırmadı?"

Bir gün sonra; işlem yaptı..

***

 

Dile kolay.. Kanlı Darbe'nin ana merkezlerinden biri Diyarbakır idi.. Askeri uçaklar..

Askeri helikopterler.. Sınır bölgesindeki komutanlar…

Hakimler.. Savcılar… Kaymakamlar.. Vali Yardımcıları.. Polisler.. Askerler.. Siviller.. İş adamları..

Akademisyenler.. Esnaf..

Yüzlerce, tutuklama.. Binlerce gözaltı… Bir o kadar da, "dava" işlemi..

İfadeler.. İddianameler.. FETÖ'nün "şemasını" çözebilmek..

Bağlantıları, delillendirebilmek… Adalet mekanizmasını "arızasız, tarafsız, doğru" bir mecrada işletebilmek!..

***

Doğrusu!.. O gün ve sonrasında.. Diyarbakır adliyesindeki açılan davalar.. Ve tabi ki, Diyarbakır'dan Türkiye'nin diğer illeriyle ilişkili, "tahkikatlar?"..

Soruşturmalar.. İşte bunlara dair, sonrası hazırlanan iddianame ve mahkemelerde görülen davalar… Bu şer yapının "üstesinden" gelebilmek, adaletin huzuruna çıkarabilmek; "her kişinin işi" değil..

Tabi, salt 15 Temmuz değil.. PKK..  DAEŞ… Ve adli vakalar.. Bir bütünlük içerisinde, hele ki "kurunun yanında, yaşı yakma ma" hali…

***

Beri yanda "sosyal" olabilmek.. Yaşadığı şehir ahalisiyle, rahat ve huzurlu bir diyalog geliştirmek.. İstişarelerde bulunmak.. Kent idarecileriyle..

Valisiyle.. Askeriyle.. Polisiyle.. Sivil yönetimiyle..

STK ve Odalar'la.. Yerel dinamiklerle, "şehrin" yarınları açısından katma değer aktivitelere girmek.. Katılım sağlamak..

Hasılı kelam; bir kentin "değerli" kılınanı olmak!…

***

Nitekim!… Veda yemeğindeki katılım, oradaki sohbetler!..

Bir semereydi..

Derler ya; ne ekersen onu biçersin..

Ne yaparsan, karşılığını alırsın… Güre de o veda gecesinde; gördü, yaşadı ve karlığını bir büyük kente "taltifle" gitmeyi aldı..

Diyarbakır'dan İzmir'e…

Hatır isterken, "hakkını helal et" dedi.. Ben de; "helali hoş olsun" dedim..

Yeni görevinde başarılar diliyorum..

 

***

YENİ BAŞSAVCI YAVUZ!

Peki, bayrağı kim devir aldı..

Ahmet Yavuz...

Samsun Başsavcısı idi.. Artık, Diyarbakır Başsavcısı…

Yavuz..

Diyarbakır'a yabancı değil.. Geçmişte, görev yapmış biri.. Şehri ve bölgeyi; tanıyan bilen biri…

Samsun'daki dostların anlatımına göre..

Özellikle, FETÖ soruşturmalarında hayli aktif…

10 bine yakın FETÖ soruşturmasını yapmış…

Veda yemeğinde kendileri de vardı.. Ayaküstü bir merhabalaşma oldu..

Samimi ve sıcak, güler yüzlü!…

Bugün itibariyle "Bismillah" deyip görevine başlayıp, makamına oturacak!..

Bizden de; "hayırlı, uğurlu olsun?"…

Başarılar dileriz..

 

***

"HAYVANLARIN EKMEĞİNE GÖZDİKEN" ADAM!…

Yazının başlığı… Sanırım sizi hayli irkiltti..

Ama şu kanıya varmayın..

Yoksulun.. Garibin.. Gurabanın.. Fakirin..  Biçare insanların, "göz" dikme..

Ya da, hayvanların ekmeğini "alıp yeme" gibi, bir durum yok!…

Bilakis, terso durum var!…

Neyse!…

Önce vakıaya bir mutali olalım.. Mevzuu nedir?

Hadise şu… Diyarbakır'ı bilenler bilir…

Ergani karayolu üzerinde, Belediye'ye ait "bakım evi" var…

Hayvan Bakım Merkezi..

Kedilerin.. Köpeklerin.. Ve diğer bir çok canlı hayvanın barındırıldığı, tutulduğu yer..

Yani, "sokak hayvanları" için var olan bir barınak merkezi!….

***

İşte buranın, kalbur üstü bir yetkilisi varmış..

Sorumlu..

Ki, maaşı, geliri yüksek "veteriner" kadrolu bir zat..

Eğer ki, doğru ise..

Eğer ki, iddia değilse..

Ki, ben iddia diyerek, mevzuyu sizle hasb-i hal edeceğim…

Denilene göre…

Bakım Merkezine Askeri birliklerden; "ilaç ve ekmek" yardımı yapılıyormuş?..

İl Jandarmadan..

Kolordudan..

Mekanize..

Hava Kuvvetleri..

Yani, tüm askeri birliklerden gelen bir yardım…

Buraya ciddi bir destek sağlanıyormuş?

Ekmek ve ilaç…

***

Gaye; bakım merkezlerindeki "hayvanların" sağlığı için…

Ekmek, "yemeleri" için…

İlaç "tedavilerinin" sağlanması için…

Ki yapılan yardım miktarı da, az-öz değilmiş?..

Hatırı sayılır düzeyde imiş?..

Ama ne var ki; o sorumlu veteriner zat "amaç dışı" bir faaliyete girişmiş..

Gelen ekmekleri..

Gelen ilaçları..

Bakım merkezindeki hayvanlara "dağıtıp-kullanmıyormuş?"…

Peki, ne yapıyormuş?…

O Ekmekleri, "para karşılığı" fırınlara satıyormuş…

O İlaçları "veterinerlere" pazarlayarak, satıyormuş…

***

Yani bir yolsuzluk?.. Yani bir usulsüzlük?..

Yani bir menfaat temini, söz konusu imiş?..

İşin "akçeli", çirkefliğinin ve rezilliğinin yanında bir de "vicdansızlık" yanı da varmış?..

Hayvanların "dışkıları" azalsın diye, türlü metotlar uyguluyormuş..

O da, "aç bırakma..?!.."

Bu metot, bir süre önce gündeme gelen "toplu ölümlerin" de sırrını ortaya koyuyor..

Vakıa, idari işleme tabi tutuldu..

Zat şuan için açığa alındı.. Ki yargıya da intikal edileceği bildirildi…

Netice itibariyle, "beşeri" hüküm ne olur, ne ceza verilir bilmem..

Ama bildiğim şu;

O dilsiz, O masum, O biçare hayvanların "hakkını, hukukunu" gasp etmek..

İşkence yapmak.. Onları ölüme mahkum etmek, "hayvanlık" değil, "insanlık" suçudur..

Ki İlahi hükümde, "cezası" büyüktür!!!…

Yazıklar olsun…

***

MÜDÜRÜM PİŞİYORUZ…?

Bi saniye… Bu çığlık, benim değil..

Bu çığlığı atan, İl Sağlık Müdürü çalışanları…

Hafta içi, yoğun bir mesaj bombardımanına tutuldum..

Tek cümlelik, bir serzeniş başlığıyla gelen tepkiler..

O da şu; "Müdürüm Pişiyoruz…"

Diyorlar ki…

Yeni Hizmet Binasına taşındık..

Sözde; "bitti" denildi.. Ama bitmemiş…

Diğer aksaklıklara, eksikliklere girmiyoruz.. İdare onu çözer…

Ama şuan en çok ihtiyacımız olan; "soğutma sistemi?"…

Ne yazık ki, çalışmıyor..

Diyarbakır'ın sıcağı malumunuz..

Gölgede, 40 derecenin üzerinde..

Sistem ne zaman çalışacağı belli değil..

Bazı odalarda, 10'a yakın personel çalışıyor..

Sıcaklık ve personel ortamı, gerisini siz düşünün..

Personel olarak mağduruz.

Sesimiz olur musunuz?"

***

Evet, Sağlık Çalışanlarının serzenişi böyle..

Biz de sesleri olma noktasında, buradan duyuruyoruz..

"Müdürüm Pişiyoruz?"..

Bakalım, ilgili ve yetkili zat, sesi duyacak mı, duymayacak mı?

Duymazsa da!..

Eğer ki, kendisi de oraya taşınmışsa der demez, vaziyete muttali olmuştur..

Şayet, odasına özel "soğutucu" taktırmamışsa!…

O da, Diyarbakır'ın sıcağından, soğutma sisteminin çalışmayışından, etkilenmektedir..

***

Söz, "soğutma" sisteminden açılmışken..

Geçen hafta, söz etmiştik..

Ergani ve Bismil Devlet hastanelerindeki "arıza-i durumu?"..

Neyse, bilgilendirme yapılmazsa da!?.

Biz buradan aktaralım, fikri takip ilkesiyle.. Artık soğuk hava püfür püfür esiyor..

Yani arıza giderilmiştir..