UYGARLIK HA….

Vay be..! Ne de, uygar bir medeniyetmiş bu; zibidinin anlattıkları.. Baksanıza ne diyor?… Bikinili olursan.. Mini etek giyersen… Şortlu dolaşırsan.. Taytlı, alışveriş yaparsan.. Transparan, gezip-dolaşırsan… Parkta, bahçede, AVM'de, kafede "sevgili" muhabbetiyle, öpüşüp-sevişebilirsen..

***

Metro'da, halk otobüsünde, uçakta bile kucak kucağa oturursan.. Okulda, evde, çarşıda, işyerinde eller enva-i şehvetin faaliyetinde özgürce, serbestçe hareket edebiliyorsa…Cinsellikte "herkes" özgürüm diyebiliyorsa…

***

Giyim-kuşamda, bayanlar kadar erkekler de aynı arz-ı endamı icra edip, aha da biz buradayız diyebiliyorsa…

***

Hele bir de, "erkek erkeğe, kadın kadına" ya da toplu vaziyette, transparan giyimle Taksim'i mekan edebiliyorsa.. "Biz ibneyiz, biz fahişeyiz, keyfimiz kimi isterse" deyip, nara atabiliyorsa… "Çiftleşip evlenebiliyorsa" karşı çıkan yasalar, "çağdışı" diye kaldırılabiliniyorsa...

***

Örf mü, adet mi, gelenek mi, görenek mi?.. Bunlar "çağın ayıbı" tabular delinip, yıkılabiliniyorsa… Aile müessesesi "kağıt üzerinde" evraktan, sözleşmeden ibarettir, çağdaşlığını(!) yaşayabiliyorsak...

***

Din mi, inanç mı, kültür mü, adap mı, edep mi, ecdat mı, anne mi, baba mı; "ne de" demode olunmuşluktur deyip "yaşamdan" çıkarabiliyorsak…

***

İşte bunlar yaşanırken, eğer ki birileri "ters bakmazsa, laf atmazsa, diskur çekmezse, hey siz ne iş" falan demezse, "evladım siz lut kavminden misiniz" diye, uyarmaz ise…

***

Ee be nesil.. Sen nesin, kimsin, neyin nesisin demez ise!…İşte o zaman "uygar" olurmuşuz!..

***

Uygarlığın yanında bir de, "çağdaşlık, batılılaşma, Avrupalaştık" naraları atıp, "işte uygar Türkiye" söylenilip, durulduğunda!…

***

Vay ki vay…! İşte böylesi ne idüğü belli olmayan; "Kültür Emperyalizminin" uşağı, kalem sahipleri içimizde barınabiliyorsa… "Uygarlığı ve medeniyeti" bu minvalde, enjeksiyonlayıp, neslimize empoze edip, bağımlılaştırmaya zemin bulabiliyorsa…

***

Vallahi siz ne dersiniz bilmem…. Ama ben; "yazıklar olsun" bize derim..

***

Tabi, ağzımı bozmayacağım.. Ancak, "hadi oradan seni gidi uygarlık emperyalizminin uşağı zibidi.. Türkiye'de ne işin var?" deyip noktayı koymak istiyorum… Çünkü, fazla da muhatap almak, prim vermektir…

***

 

HAVAİ FİŞEK İSYANI!….

Önceki gece, saat 01.00 suları idi.. Tam da uyuma moduna girmiştim ki, telefon çaldı.. Kayıtlı bir numara değildi.. "Bilmediğim bir numarayı" açıp, cevap vermeme gibi bir adet, edinmemden dolayı bakmadık.. Bir iki, üç denilince.. "Neme lazım" deyip, "Alo buyrun" diyerek, telefonu açtım…

***

Tabi açmamla, karşı taraftaki bayanın, "çığlık çığlığa" isyan vari, tepki ve eleştirisi karşısında, kısa süreliğine duraksadım.. Sonra "hele bir sakin olun" dedim… Mevzu nedir, neye tepki gösteriyorsunuz da "bize eleştiri" oklarını yöneltip, "niye gazetecilik yapmıyorsunuz" diye çıkışmanızın sebebi, nedir?…

***

Neyse!.. Bizden gelen uyarı, sanırım yanındakilerin de, telkiniyle bayan sakinleşip, başladı anlatmaya!…"Beyefendi, bakınız saat şuan 01.00.. Ben çalışan biriyim, eşim de çalışıyor.. İki çocuğum var, onlar da sabah okula gidiyor.. Size de ses geliyor mu; havai fişek patlatılıyor. Düğün konvoyu, caddeyi kapatmış.. Araçlar geçiş yapmıyor.. Bir tarafta halay çekiliyor, diğer tarafta havai fişekler patlatılıyor… Şu an semtteki herkes balkona çıkmış, şaşkın şaşkın bakıyor.. Tepki verenler de tehdit ediliyor?…"

***

Bayanın bu anlattıklarından sonra, eşi telefonu aldı.. Beyefendi; nazik bir dille… Sizin yazılarınızı, yorumlarınızı hep takip ediyoruz… Lütfen bu mevzuyu, gecenin bir vaktinde, havai fişek patlatılmasına, düğün konvoylarının, yol kapatıp, halay çekmeleri kaleme alıp, İl Valisine, Emniyet müdürüne, diğer yetkili birimleri uyarıp, dikkatlerini çekseniz. Biz de huzur içerisinde, olalım.."

***

Elbette ki, deyip telefonu kapattım!.. Tabi, bu gecenin bir vakti "havai fişek" terörü mevzusu başta olmak üzere.. Özellikle, 75 yol üzerindeki, müzikollerin, kafelerdeki ses düzeni, müzik, gelişi-güzel araç parkları.. Ve gecenin bir vaktinde; "trafik magandası" baba parasıyla caka atan, altlarında lüks arabalarla "son sürat" hız yapanları bir çok kez yazıp-çizdim…

***

Doğrusu!.. Yazı sonrası bir müddet belli ölçekte bir tedbir, önleme ve yasak uygulaması, icra ediliyor.. Ama ne hikmetse, bir süre sonra "eski tas eski hamam" misali; aynı mevzular daha haşin bir şekilde; icra edilmektedir…

***

Ne diyelim.. Bir kez daha yetkili ve etkililere duyurulur.. Havai fişek terörüne bir sınırlama, saat uygulaması getirilirse iyi olur.. Mesela; saat 22.00 sonrası yasak diye!.. Düğün konvoyların, yol kapatma, yolda halay çekme, silah sıkma gibi, "hallere" yaptırım ve ciddi cezai işlemle, "caydırıcılık" gibi bir yaptırımı, olabilir...

***

ARINÇ AYNA'YA BAKMALI…

Biraz da siyasi mülahazamız olsun.. Evet; Bülent Arınç yine gündem.. Yine "beyanlarıyla" kafa karışıklığı ve polemik mevzusu!.. Neyse.. İşin teferruatına girmeye gerek yok.. Sadece vaziyete nokta koyarsak; "Sayın Bülent Arınç siz hele bir aynaya bakın da…"

***

GÜNÜN SÖZÜ

Uygarlık tarafından yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir uygarlık çağını yaşıyoruz.