YÜZDEKİ İFADE…

Aslında, resim her şeyi açıkça ifade ediyor… Hayata dönüş ve hayat kurtarmak!.. İşte; minik Yüsra.. 2.5 yaşında.. Depremden, 24 saat sonra, enkaz altından çıkarıldı.. Anne Ayşe Yıldız'ın çığlığı, Yüsra'nın da; "ağlama" sesi; "onların" kurtuluşu oldu… Önce Yüsra, 4 saat sonra da, annesi Enkaz altından çıkarıldı!.. İkisi yaşıyor…

***

JAK timi görevlisinin yüzüne bakar mısınız!?.. Hele ki gözlerine.. Bir sevinç, bir umut, gözlerdeki "mutluluk" ruhu.. Helal olsun bu kardeşim!.. "Ölümüne" bir mücadele ve hayat kurtarışı!.. Sesleniyor, anne aşağıda, kolu sıkışmış.. Kızı el, aşağı iniyorum?..

***

Yüsra'nın yüzündeki ifade…. Işık gibi; umut, sevgi, yaşam ve sessizce duruşu!… Ancak yürek yakan, asıl gerçek ve kurtuluşundaki "kahraman" Onun babası.. Yani Yüsra'nın babası… Görevlinin aktardığına göre.. Baba, Yüsra'yı kucaklayıp, kendini yıkılan betonlara karşı kalkan yapmış.. Yüsra kurtuldu, ama baba ve kardeşini kaybetti… İşte, acı ve kahreden, kaderin sonucu!...

***

Bir tarafta "yaşam" sevinci, mutluluk.. Diğer tarafta, "ölüm ve acının" travması!… İki yönüyle de; "insan" olabilmek, önemli!…

***

REKLAMLI YARDIM!…

En gıcık olduğum şey… Utanç verici.. Rezillik.. Ki inancımız gereği; "bir elin verdiğini öbür elin görmemesi, duymaması" gerekir, olduğu hükmüyle hareket etmek!..

***

Beyler.. Bayanlar.. Odalar.. STK'lar.. İş adamları.. Kendini hayırsever gösterenler.. Şirketler.. Markalar… Ayıp oluyor..

***

Yapılması gereken; "iyiliğiniz ve yardımınız" kimseye hissettirmeden, mütevazi ve insani bir duruşla yapmanız lazım… Denir ya "at denize balık bilmezse, halık bilir?"..

***

Ama siz!… Davullu, zurnalı, kameralı, fotoğraflı, basın bültenli "çetelesi tutulmuş" bir sözde iyilikle; "ey ahali biz yardım" yapıyoruz diyorsunuz!… hele bir resim çek, olmadı şuradan da bir görüntü al!.. Yakışmıyor; "maraz" bir durum yaratıyorsunuz!..

***

Kampanyalara dair dün konuştum.. Yineliyorum.. Bir duyarlılık, bir bütünlük gayeniz varsa; "koordinasyonu" ferdi, değil toplumsal icra edin… Yoksa; her kafadan bir ses çıkarsa, ortam curcunaya döner; Cumhurbaşkanının dediği gibi "fırsatçılara gün doğar..!"

***

İŞTE EN ANLAMLI YARDIM?..

Deriz ya; "ana yüreği ve şefkati…!" Evet, hiçbir güç, kudret ve sistemin "baş edemediği" ve önünde, eğildiğidir; Ana yüreği… Bakınız, aylardır HDP Binası önünde "oturma" eyleminde bulunuyorlar..

***

Kar, kış, soğuk, yağmur dinlemeden.. Tek gayeleri, dağa kaçırılan evlatlarının "geri dönmesini" sağlayabilmek!.. İşte bu yürekli anneler, Elazığ ve Malatya'daki depremzedeler için; "çorbada bizim de tuzumuz" olsun diyerek; "atkı, bere ve eldiven" örmeye başladılar..

***

Daha önce, vatan görevini yapan "askerlere" örüyorlardı.. Şimdi, depremzedeler için… Dedikleri; "onların acısı bizim acımız bizim acımız onların acısı.." Eee; bir olmanın, ana olmanın, yürekten "asil olmanın" ruhu bu!…

***

RUHUNUZ DA, KANINIZ DA BOZUK!

Siz ne dersiniz bilmem!.. Ama benim şu "sosyal medya" sapıklarına.. Bazı siyasi yapıların "lejyonerlerine.." İdeoloji "bağımlısı" bozuk fikir sahibi, çapsızlara.. Klavye "sülüklerine, söyleyeceklerim var.. Ağzımda toplanan okkalı "tükürükle" yüzlerine, "atmak istiyorum..

Çünkü bunlar birer "kanı bozuk" ruh hastası zavallılar değil… Ötesi bir yaratıklar!…

***

Onlar her daim, "İnsanları" ayrıştıran "bulanık suyun" balık avcıları gibi, şeytanca pusuda bekliyorlar… Ne hazin ki, her dönemin "üreyen" virüsleridirler.. En küçük bir felaket, çatışma, terör, şiddet, yani "hadise" vuku bulunca, kuluçkalarından çıkıp, "zehir akıtıcı" ruhlarını, kanı bozuk karakterlerini işleme koyarlar..

***

Eğer ki, "böylesi" karakterde olmamış olsaydılar!.. İnsani karakterlerini "ideolojik ve siyasi" çöplükte sürüngenleşen yaratığa dönüştürmeselerdi?…  Şu  Kürt, şu Türk, şu Alevi, şu Sünni diye, "ırk ve inanç" sınıfına, milleti sokmamış olsaydılar… O zaman bunlar, acının, felaketin, çaresizliğin, ölüm ve gözyaşının "duygusunu" anlar, ona göre hareket ederlerdi… Kalplerinde zerre kadar bir merhamet olurdu, gözlerinde de acıya dair bir gözyaşı akardı?… En önemlisi de, "insan" olduklarının bilincinde, bulunurlardı?.. Ama ne hazindir ki; "zerresi" yok!!..

***

Birileri "onlara" şak şak çakıyorsa da, milletten size zerre-i miskal aldıkları bir prim ve destek yok!… Zaten olmadığı için de; "hırçınlaşarak" şuursuzca işi, hakarete, küfre vardıracak, noktaya gelerek, ha bire salya akıtıyorlar!…Şunu da biliyorlar, patlasalar da, çatlasalar da,  sesleri ve tavırları "havlamanın, havanda su dövmenin" ötesine gitmez!.. İşte, Berna Laçin.. Şuursuzca sergilediği tutum ve yaptığı paylaşım!… Neymiş; "vergi affı, indirimi, ötelemesi.."

***

Denir ya, "koyun can derdinde, bu paspal et derdinde?"… Cumhuriyet Başsavcılıkları soruşturma başlatmış. Ona ve onun gibilere… Gözaltına alınan bazıları var.. Tutuklananlar da.. Doğrusu bunlara "soruşturma açmak, dava açmak, gözaltına almak, tutuklamak" çözüm değil… İslah edilmeleri de mümkün değil… Bunların "ruh ve kan bozukluklarından" dolayı, tümünü Elazığ'a karşı besledikleri kinle; "Elazığ Akıl Hastanesine" tıkamak gerekir.. Burada, tedavi altına almak lazım.. Ki "virüs gibi" yayılmasınlar..

***

Velhasıl, bu millet, "böylesi parazitlere, şeytan ruhlu, lejyonerlere, zihin fukaralarına" her dönemde olduğu gibi bugün de, öyle inanıyorum ki yarın da, ebediyete kadar her daim "sillesini" duruşuyla yüzlerine, beyinlerine, kafalarına vuracaktır…Yekvücut olduğu gibi, hep bir ağızdan, "yüzlerine" haykıracaktır…. Biz, Türk'üz.. Biz, Kürt'üz.. Biz, Elazığlıyız.. Biz, Sivriceliyiz.. Biz Malatyalıyız.. Biz, evet biz Türkiye'yiz diye!…

***

Nitekim, Cuma akşamından itibaren, Türkiye 81 milyonuyla bir oldu… O Çanakkale, O Kurtuluş Savaşı'ndaki ruhu bir kez daha, "hatırlayarak" kenetlendi… 5 yaşındaki bir çocuk "kumbarasındaki" bozuk parasını çıkarıp, "yardım" diye çırpınıyorsa!… Üzerindeki giysisini çıkarıp, Elazığ'da, Malatya'da "insanım" üşümesin, diye haykırıyorsa!!…

***

Diyarbakır'da, Batman'da, Mardin’de.. Bölgenin diğer illerinden; Otelciler, evi boş olan insanların "kucağını" açması.. Depremzedeleri "misafir" edebiliriz, Allah'ın misafirleri olarak ağırlamak istiyoruz diye, AFAD'a, Kızılay'a koşuyorsa.. Bu demektir ki; kim ne yaparsa yapsın, kim ne ederse etsin, kim nasıl bir "ihanetlik" içerisine girerse girsin; ülke de, millette "aslını ve asaletini" kaybetmez!…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Bilinmesi gereken; insanlığın "dilinin, dininin, ideolojisinin ve cinsiyetinin" olmadığıdır!…