BÜYÜK KAVGA GELİYORUM DİYOR?..

Ama öyle böyle bir kavga olmayacak gibi!.. Diyarbakır’ın siyaset arenası hayli, çetin kavgalara ve polemiklere, sataşmalara sahne olacak.. Bu yönde yüksek dozajda sinyaller almaya başladım..

Özellikle görüyorum ki, AK Parti mahallesinde bu minvaldeki iç çatışma, iç çekişme, koltuk koruma, koltuk kapma bir çok şeyi de ifşa edecek!?. Temiz sayfa mı, temiz eller mi, çamur at tutmazsa iz bırakır mı?..

***

En çok da, yerel seçim sürecindeki olası değişimlere dair atılacak adımlar mevcut ateşi körükleyip, kaynayan kazanı taşıtacak?!.. Tabi bu durum, salt AK Parti için geçerli değil.? Tüm partiler ve siyasi aktörler için geçerli..

Birileri oturduğu koltuğa dair direnç gösterecek bir dönem daha, ben olayım, koltukta bulunayım diyerek, duvar örüyor.. Birileri de örülen duvarları yıkma adına, yeter artık orada oturduğun biraz da biz oturalım deyip, karşı refleksler geliştirecek… İşin doğasında bu var.

***

İşte bu iki cephe birbirlerini alt etme adına kendilerine özgü sloganlar geliştirecekler.. Kimi “yeni bir sayfa, yeni bir soluk, temiz bir yönetim.. Şeffaf, adil, hak, hukuk, eşitlik ve adaleti.. Üç Y ile başlayan, yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar” diyecek..

Ve mevcutları alt etme adına; kirli çamaşırlara odaklanacak.. Koltukta oturanlar da, kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gösterip, onları yerecekler, yaptığımız, yapacaklarımızın teminatıdır diyecekler..

***

Cadı kazanına dönecek olan mevcut halde, kavgayı büyütecek, hamuru su alacak olan reflekslerin geliştireceği, Ak Parti’nin kendi mahallesinde, Diyarbakır’ın özelinde  temiz sayfa ile kirli sayfa çekişmesi olacak..

İddialı seçim bölgelerinde şimdiden taraflarca el altından, “birbirlerine ilişkin kirlilik arz edici, ithamlar üretici, ortamı geren dosya sızmaları” başlattığına dair haberler alıyorum!.. Birbirlerini alt etmeye yönelik!.. 

***

İşte bu iç kavga vatandaş düzeyinde, kent adına hayırlı sonuçlar  doğurabilir.. Temiz eller açısından.. Yetimin, yoksulun, fakirin, garibanın hak ve hukukunu gasp edenlerin; deşifresi açısından.. Bağırsakların temizlenmesine yönelik.. İster adli ister idari sonuç yaratsın ya da yaratmasın; önemli..

Ama bu kavganın bir de zarar verici yönü vardır.. O da, AK Parti’nin genel siyaseti kadar, öne çıkacak aktörlerin de seçmen nezdindeki itibar ve güvenlerine sıkılan kurşun olacak.. Denir ya, yumurta tokuşturma misali.. İlla ki, biri zarar görecek.. 

***

Hasılı kelam!.. Yerel seçim sürecinde, bizleri, kamuoyunu, sokaktaki vatandaşı en çok meşgul edecek olan, parti adaylarının rakip çekişmeleri olmayacak gibi?.. Yüksek kabiliyetle Ak Parti mahallesindeki, sinyal çakan söylemler, eylemler, iddia ve ithamlar olacak?..

Tıpkı; İyi Parti’de esen fırtınalı rüzgar gibi.. Dava ve Parti misyonunu değil, kendi çıkar ve menfaatine odaklı savrulmalar girdabında olacak… Neyse biz şimdiden notumuzu düşürelim “demedi demesinler!!!” kabilinde..

***

DAVA MI KALDI?..

Ne demiştik “İyi Parti’de iyi şeyler olmuyor” diye.. Aynen de öyle; hiç iyi şeyler olmuyor?.. Ki, ne dava, ne misyon, ne lider kaldı?.. Kimse de,  olup-bitenlerden sonra; “İyi Parti bir dava partisidir” demesin!..

Niye mi?..

***

İşte Ümit Dikbayır.. Konuştuklarına, söylediklerine, dile getirdiğine bi bakın.. Zehir zemberek.. Ki bu zat, daha düne kadar İyi Parti’nin kozmik adamıydı?… Akşener’in “en kadim, en itimat ettiği, en güvenilir” adamı idi.. Partinin gelir-gider kasasını bile teslim etmişti.. Ekonominin tek patronu diye!… Dokunulmaz bir isim…

***

Peki şimdi bu Dikbayır ne diyor?.. Ne demiyor ki?.. Akşener’e öylesine laflar, öylesine ithamlarda bulunuyor ki?. Tek bir cümlesi dahi, yenilir yutulur değil.. Ve yanıt istiyor.. Akşener ne yapıyor?!.. Yanıt istenilen sorulara cevap vermiyor.. Ne yapıyor, “edep ve ahlaktan” dem vuruyor.. Ötesi var mı, yok!.. Karşı bir durum var mı yok?!..

***

Demek ki!.. Vaziyet, ne davadır, ne partidir, ne liderliktir, ne de siyasi ahlaktır.. Her şey ama her şey; “çıkar, kişisel menfaat odaklıdır?”.. Akıbeti de, rezalettir..

***

FATİH TERİM FONU!!…

Mevzu, Dilan Polat’a kesinlikle “rahmet okutuyor?!..”  Bankacı Seçil Erzan’ın başrol oynadığı dolandırıcılık vakıası Polat’ı geride bırakıp, tarihe geçebilecek bir organizasyon içeriyor.. Ülkenin ve dünyanın en popüler isimlerini, kendine reklam yüzü olarak kullanıp, bir de tokatlamış!?..

***

O şöhretli, namlı, futbolcular, teknik direktörler, kalbur üstü isimler “Fatih Terim Fonu” ismiyle açılan, hesaba bavullar dolusu para getirip yatırmış.. Ve tüm bu işlemlerin bir teki dahi, resmi banka kayıtlarına girmemiş!.. Ama bunlar “bir verip, her ay iki alıyorlarmış?”..

***

Neyse “balon patladı.?!” İş şimdi yargıda.. Fatih Terim “ben günah, ben günah” deyip, alakam yok diyor.. Ben de mağdurum.. İşin özüne baktığınızda, onu öne çıkaran, tanıştıran, reklamını yapan bizatihi kendisi.. Kaldı ki, açılan fonda bile kendi ismi var?..  Fatih Terim Fonu.. Ve ilk etapta 300 bin dolar vererek, sermaye oluşmasını sağlamış..

***

Bu mevzuya üç maymunu oynamak ne kadar, adil ve adaletli, hak ve hukuka meyildir?.. Siz deyin ben bravo diyorum!?!..Ya Arda Turan.. İfadelerini okudum. Basına yansıyan demeçlerine bakıyorum.. Denir ya bu kadar saftirik olunur mu arkadaş?…

Hiç düşünmezler mi, yahu bir veriyoruz, iki alıyoruz?. Bu imkansızlık, nasıl imkanlı oluyor diye.. Saadet zincirinin sonu; elbet bir gün o kazan ölecektir?

Neyse!.. Dilan Polat vakıasında olduğu gibi bu meselede Ersan en masum aktör olarak, karşımıza çıkarsa, şaşmayın!?.

***

HANİ İNSANİ MOLA?..

İsrail’e, ABD’ye güvenilir mi?.. Vaki mi, şefkat, merhamet ve insani bir duruşları.. Yok.. Takaslar için; verilen sözde insani mola endeksli ateşkese uyuyorlar mı?. Hayır..

***

Utanmadan, sıkılmadan, namussuzluğa, şerefsizliğe yatıp, ateşkes diyorlar, sonra da halkın üzerine bomba yağdırıyorlar.. Takas edilenlere kurşun sıkıyorlar.. Canilik bu canilik..

***

ÖĞRENCİ YURDUNDAKİ YEMEKLER..

Son günlerde, Diyarbakır’daki KYK’ya ait öğrenci yurtlarından, yemek konusunda hayli şikayetler alıyorum.. Ki geçtiğimiz hafta, sosyal medyaya yansıyan görüntüler de oldu.. Mevzu, sağlık olunca elbette ki hassasiyet şart..

İlgili ve yetkililerin de dikkatini çekiyorum!.. Öğrencilerin şikayetlerine konu olan, mevzulara müdahil olup, çözüm üretmeleri gerekir.. Sorunlar, sorunlar yumağı haline gelmemesi ve kangrenleşmemesi lazım…

***

Gaye öğrenciler adına üzüm yemek.. Yoksa, tutanaklar mı, ilişkiler mi, kim kiminle hesabı olduğu noktasındaki mevzulara girersek; zararı gören öğrenciler değil, muhataplar olur!?.  Şimdilik bu kadar diyorum!..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Vaki mi, bilenle bilmeyenin bir olması?..