ELÇİ ÜZERİNDEN KİN GÜDENLER?

 


Derin bir tahribat!

Ve hızla, değer kaybına uğrayan "Medya" dili!

Akla ziyan!

Bukalemun bir zihniyet körüğü hakim şuan!

Elçi "suikastı" ve sonrasındaki medyanın vakaya bakışı hakikaten; "vahimden öte" korkunç bir dil kullanılıyor.

***

Çürümüşlük "iliklere" kadar inmiş!

Kangren bir yapı…

Medya'daki kullanılan dil "hainliğin" ötesini geçmiş durumda!

İsim vermek istemiyorum.

Ki al birini vur ötekine!

Kendini İslam'ı cephede görenden, Demokrat gösterene kadar!,

Liberalinden, Ulusalcısına..

Yandaş ya da candan. Paralel.. 

Yani bilumum!

Kendimizi de dâhil ederek hepsi!

***

Ne yazık ki!

Sadece o misyonu, düşünceyi "ranta ve kalkan" olmakta kullanılıyor…

Savunulan hiç bir değer, insanı bir bakış içermiyor!

Ya da toplumsal birliktelik…

Ülke ve millet menfaati, hiç bir şey yok…

Yani kör bir zihniyetle "herkes" birbirinin kuyusunu kazıyor!

Ona göre; "saldırı" pozisyonu alıyor…

***

Ölümleri de… Cinayetleri de…

Katliamları da… Şiddeti de… Terörü de…

Herkes; kendi meşrebinden "suçlu, katil ve masumiyet" inşa ediyor…

Örnekler sıralarsak. Çok var. Ki en tazesi, Tahir Elçi'nin katledilmesi…

***

Bakınız; Atılan bir gazete manşeti!

"Al sana terör"

Yani, PKK için "terör örgütü değildir" diyordun…

"Al sana terör!"

Sanki ölümü hak etmiş gibi.

Şimdi… Bu ifadeyi, bu söylemi… Ölen birinin arkasından böylesi bir konuşmayı nasıl görmeli!

***

Fikirler… İdeolojiler… Ya da siyasal duruş…

Hepsi bir kenara diyorum…

Saldırı… Ve o kurşun "kime ait olursa olsun.?"

Hangi el tetiği çektiyse çeksin…

Bilmeliyiz ki; "bu cinayetin" hedefi Türkiye'de "şiddet ve terörü" azdırmaktır…

PKK'da olsa, Devletin bir görevlisi de olsa, ya da bir başka güç de olsa…

Veyahut kaza dahi olsa…

Peşin, hüküm "yargısız" infazdır…

***

İşte bunu anlamak da zor değil.

Evet. Durumun "insanı" boyutu değerdir…

Ama nerdeee diyeceksiniz ki?

Vicdan yok ki, "insanlık" olsun..

Vaka daha ter-ü taze! Elçi'nin cenazesi yerde…

Akan kanı temizlenmemiş…

Cenazesi, hastane morgunda…

Herkesin acısı taze!

Ki kendisi "söz söyleyecek" durumda değil…

Ölünün arkasında; "konuşulur mu?"

***

Ki, daha polis… Savcı. Görevlendirilen müfettişler…

Yani Devlet ve Hükümet herkes soruşturmanın gayretinde…

Elçi'yi "ensesinden" vuran hain kurşunun, kime ait olduğu?

Tetiği çeken kim? Arkasındaki karanlık güçler kimler?

***

Tüm bunlar araştırılırken… Başbakan "Suikast" olabilir…

Ya da, çatışmanın arasında kaldığı için "kaza" kurşunu olabilir derken?

Elçi'yi katleden "kurşunun çekirdeği" daha bulunmamışken…

Çıkıp da; yaptığı konuşmasından "cımbızla" alınan; "PKK terör örgütü değil" ifadesine hasımlık üreterek "Al sana terör" demek, ne demektir?

***

Yani bunu demediği için "ölümü hak" etmiş mi oluyor?

Eee… Ne denir bu duruma!

İnsanoğlu… Vicdanı "kararınca" gözü de, ruhu da, beyni de kararır… Herkesi; "düşman" beller.

Yoksa…

Barış için…  Şiddet ve terörün son bulması için…

Binlerce yıllık tarihi yapıların "çatışma ve operasyonlardan, silahtan" hasar görmemesi için…

***

Dört ayaklı minareyi "ayağından" vuranları..

Kurşunlu camiyi; "delik-deşik" edenleri..

Hendeklere.. Maskeli oluşumlara… Elinde silah, "öz yönetim" adına kimlik sorgulayanlara "karşı çıktığı" için…

***

Burayı terk edin. Biz burada, silah, çatışma ve operasyon istemiyoruz dediği için!

Fikri, zikri ve politik duruşu ne olursa olsun. İnsani "noktada", değer olarak görüp!

O an ki, "duruşuyla" yargılamak gerekmez miydi?

Sahiplenmek varken; ölünün arkasından söylenmek niye?

***

Ama kime diyeceksin ki?

Bir kere; "körelmiş bir vicdan" var…

Hep demiyor muyuz?

Türkiye'nin "kaosa, kaotik ortama, ötekileştirilmeye, hasımlıkların üretilmesine, kamplaşmaların" ana müsebbibi; "aha şu" medyanın dili demiyor muyuz?

Diyoruz..

Ne hazindir ki vahim noktada medyanın dili; "İnsanlığını" yitirmiş…

***

Tabi salt bu değil.

Bu zihniyetten geri kalmayan başka anlayışlar da var…

Tetikçilik modası!

Birileri ne diyordu?

Bu adamı cezalandırın… Cezasını buldu…

Sen terör demiyor muydun "Al sana terör!"

Ölümün "hak” getire…

"Su testisi suyolunda kırılır" gibi…

***

Dehşetengiz "ithamlar" içeriyor..

Kurgular… Kumpaslar üretiliyor ki; "akıl kilitlenmesi" yaratıyorlar…

"Al sana terör" diyenlerden daha azgın!

Ne diyorlar; "Elçi'yi öldüren Saray Kurşunu"

***

Saray'a karşı.. Hükümete karşı bu kadar mı; "hasımlık" içerisinde olunur…

İki polisi şehit eden…

Gazetecileri, oradaki vatandaşları yaralayan "kurşunlar" kimin sorgulaması yapılmadan?

Görmeden.. Peşin hüküm.. Algı operasyonu…

Nasıl olsa kanan var deyip "hakikati" prangalandırmak!..

***

Ya bir de sosyal medya!

Gerçekten.. Millet olarak "zıvanadan" çıkmış durumdayız..

Diyorum ki, bir grup "akıl yoksunun" dümenine kapılmış durumdayız..

Kamplaştık.. Bendensen eyvallah… Değilsen cehenneme kadar…

Tabiri caizle; Leş kargalığı!

***

İşte böylesine fütursuzluk içindeyiz…

Suçlamalar. 

Photoshoplu görüntüler yayınlanıyor ki!

"Aşağılıktan" öte…

Herkes kendisine göre bir "katil yaratıyor?"

***

Sonuç itibariyle!

Medya.. Ve toplumda oluşan; duygu kopukluğu…

Ötekileşme!

Bu yol yol değil.

Bu gidişat, hiçte iyi bir gidişat değil.

Çünkü nefret barikatları aşılamaz hale geliyor.

***

Elçi'nin ölümü.

Ve üzerinde yaratılan fırtına bir kez daha "bu insanı" kopuşumuzu, bize hatırlattığı gibi!..

Çözümsel bir "tartışmanın" içerisinde girmemiz gerekir!…

***

Sağduyuyu..

Barışıl duruşu..

Hukuku.. Adaleti.. İnsanı değerleri "üstün" kılan!…

Peşin hükümden arınmış…

Her fikre saygı, her düşünceye özgürlük..

Haklar ve halkların serbestiyetine inanmış bir evreye girmemiz lazım…

***

Hele ki!

Bulunduğumuz coğrafyada "yaratılmak" istenilen ameliyat orta yerde iken..

Birbirimizi "ötekileştirmek" kamplara ayrılmak..

Hasım olmak…

Bilinmelidir ki; "düşmanın" planına kazanım sağlamaktır..

Kemiksiz "dile" aman ha aman dikkat!

 

BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM.

Bu akşam, saat 22.00'de…

Uzay ve Söz TV'nin ortak yayınıyla ekranınıza gelecek.

Programda;

Menfur saldırı sonucu katledilen,

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi olayındaki "şifreleri" konuşacağız.

Ve tabi ki; Elçi'nin basın açıklamasında "verdiği" mesajları…

Soru ve düşüncelerinizi bekliyorum.

Hayırlı seyirler…

omerbuyuktimur@hotmail.com