MEDENİYETİNİZ HELAK OLSUN EMİ.!..

Hem de ebediyete kadar!.. O medeniyet ki; ruhunu şeytana kaptırmış enva-i alçaklığı meşru kılıyor.. Demokrasinin, insan haklarının, özgürlüğün, hürriyetin ve bağımsızlığın libası altında, sömürüyü, sömürgeciliği, zorbalığı egemen kılmaktadır!…

Akıttığı zehirle, dünyayı teslim almış..! Her türlü kalleşliği, yalanı, iftirayı, hileyi, desiseyi, kahpeliği sıradanlaştırdı.. Fahişeleşen medeniyetini çağdaşlık olarak görüyor, utanmadan düştüğü zilletlik çukurunda, böbürlenerek anlatıyor!…

İnsan kanından beslenen vampir misali; işlenen cinayetleri, katliamları, soykırımları, zorbalığı arsızca medeni görmekte!.. Diline, dinine, rengine ve ırkına bakmaksızın kendinden olmayana ve kendine biat etmeyene ab-ı hayat tanımayan aşağılık bir medeniyet!..

***

İşte siyonizm, işte onun kan emici vampiri İsrail!.. Bugün, bir ay geride kaldı.. Tek dişi kalmış canavar medeniyetlerinin gözü önünde; “insanlık katlediliyor..” Gazze’de taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayan zalimliğin, kalleşliğin ve kahpeliğin en vahşiliğiyle; saldırıyor!…

Bomba atmadığı bir karış sivil toprak bırakmadığı Gazze’de, caddeler, sokaklar, evler, hastaneler, camiler, okullar yerle bir edilmiş.. Parçalanmış bebek cesetleriyle, enkaz altında kalmış cesetlerden geçilmiyor.. Yer de gök de; akan kana, yanan vücutlara gözyaşı döküyor!..

Zulmün ve zalimliğin dehşet tufanında sağ kalabilenler ise çaresizlik içerisinde, insanlığın ve dünyanın düştüğü zilletliğe, Siyonist İsrail’in acımasızlığına karşı, mücahit ruhuyla kahramanca, cesurca direnç gösteriyor.. Tanka karşı, elindeki taşla önüne dikiliyor..

***

Ciğerleri evlat acısıyla kavrulan annelerin, babaların topraklarını ve özgürlüklerini, bağımsızlıklarını koruma adına ellerine aldıkları taşlarla, şeytanlaşan medeniyet karşı çıkıp, onu taşlıyor… 70 yıldır süre gelen, devlet hukukunu askıya alan siyonizme direniyor…

Peki, içimizdeki bazı çok ünvanlı, okumuşlar(!) dahil olmak üzere!.. Kendilerini çağdaş, modern medeni addeden ABD ve AB Ülkelerinin yönetimleri ve söz sahibi na muhteremleri olup-bitene nasıl bakıyor?!.. Ne yazık ki, ruhlarında vücut bulan şeytan karakteriyle bakıyorlar…

İşgalci, sömürgeci vampir İsrail’in Netanyahu’suna bel çıkıyorlar?.. Onu ziyaret etmenin sırasına girerek; Gazze’ye, Filistin halkına, Ortadoğu’da döktüğü kan için, katlettiği bebekler, çocuklar, sivil insanlar için, az yaptın, daha çok yap diyerek, sırt sıvazlıyorlar!..

***

Zihni de, fikri de, fiziki tüm hali, insan kanı bulaşmış, bebek katili Netanyahu’nun o kan damlayan elini sıkmak için, el uzattıkları gibi, öpüyorlar.. Maddi ve manevi yönde, sınırsız bir yardımı kendilerine ikmal ediyorlar!.. Savaş gemilerini, sıraya dizmişler!..

İnsanlıktan nasipsiz medeniyetin kulübü haline gelen Birleşmiş Milletler!.. Ki NATO.. Ve Tabi ki, İslam Ülkeleri de dahil.. Yekün şekilde, varlıkları da hükümleri de “boş teneke misali..” Toplanıyorlar, konuşuyorlar, sonra dağılıyorlar.. Peki sonuç; havanda su dövmenin ötesine geçmiyor..

Onun içindir ki; kana doymayan İsrail tüm aşağılık zalimliğini, rezilliğini pervasızca insan kanı dökerek sergiliyor.. Ve insanlık nasibini kaybeden dünya da bunu izliyor, o da kendine göre oluşturduğu aranada, dünya liderlerinin gözünün içine baka baka, mazlum halkı katlediyor.

***

İnsanlık suçu işleniyor, savaş suçu işleniyor!.? Ve sergilenen üç maymunla tenkis yerine teşvik edici olunuyor.. BM dedik, NATO dedik kuruldukları tarih itibariyle, hiçbir zaman kuruluş bildirgelerinin, varlık nedenleri doğrultusunda, savunma paktı olarak hareket etmediler!…

Hep ama hep siyonizmin ve emperyalizmin küresel sömürgeci, vahşi ülkelerin birer eli sopalı gücü ve savaş gücü olarak kullanıldı, görev yapıldı.. Yani, İsrail eşittir ABD.. AB eşittir İsrail…Nükler güce sahip iki ülke var.. Biri ABD diğeri İsrail..?

Ki, ABD bu gücünü Japonya’ya kullandı.. Hiroşima ve Nagasaki’ye “uranyum katkılı bomba attı?”.. Coğrafya küle döndü, süreç içerisinde 200 bin insan katledildi, milyonlarca insan yaralanıp sakat kaldı.. Ve bugün bile 1945’teki bu vahşetin izleri var ve yaşanıyor?

***

Peki, İsrail!.. Gazze’ye bir aylık dönem içerisinde 18 bin tonun üzerinde bomba yağdırdı.. Ki bu iki atom bombası etkisinde.. Ölenlerin sayısı 10 bini aştı.. Ve halen öldürüyor.. İsrail’in elindeki nükleer silahı gözünü kırpmadan kullanabileceğini, söylemek yersiz olmazsa gerek..

Ki, bugün siyonizmin imparatoru ABD istesin, ya da yetki versin, yeşil ışık yaksın; İsrail bu vahşetine daha bir vahşeti, eklemede bir saniye bile tereddüt etmez!.. Katliamlar zincirini yapar.. ABD izin verir mi, sanmam.? Ki verse, 3. Dünya savaşı çıkar…

Diyeceksiniz ki, zaten ne birinci dünya harbi ne de ikinci dünya harbi yer yüzünde bitmedik ki, hep devam ettti.. O gün ordular cephesi vardı, şimdi teknoloji ve de vekaletname verilen savaşlarla devam ediyor.. Yani, 3 dünya belki isimlenir, ama savaşlar hiç kesilmedi!..

***

Şu an ABD ve AB İsrail’in Gazze’ye yönelik Hamas’ın bahanesiyle giriştiği saldırıların ana temelini olup-biteni Ortadoğu’nun sınırları içerisinde tutmak ve yer altı ve yer üstü zenginliklerin üzerinde egemenlik kurmak!?.. 

Çağdaşlıkları da, insancılıkları da modern dünya anlayışları da; bu minvaldeki hünerlerinin  odaklandığı hedef; sömürü düzeni oluşturmak.. İşte bizdeki çok okumuş, bol ünvanlı na muhteremler, bir türlü bunu anlamıyorlar.. Anlamak istemiyorlar…

Ne yazık ki, mevcut yaşanan ve yaşatılan gayri insani, vicdani ve rahmani hiçbir yönü olmayan, nefsi müdafaanın bile kabul görmediği siyonist İsrail bu soykırımına, Yahudiler bile tepki koymalarına rağmen!.. Onların, siyonistlerin lanetlenmiş bir güruh olduğunu görürken!..

***

İnsanlığı zilletliğe düşüren bu dehşeti, insanım diyen tüm insanlar kınayıp, telin ederken, içimizdeki ruhsuzlar kör olmaya devam ediyorlar.. Baksanıza, Hamas Gazze halkını savunan mücahitler olarak görmeyip, “terör örgütü” olarak görüp, İsrail siyonizmine tek laf etmiyorlar.

Bu nasıl bir firavunluk ve nemrutluktur anlamak zor!..  Bir de hamaset yapıyorlar.. Bi kaç güne kadar ateşkes sağlanabilir, hayat normale dönecekmiş… Yani daha ölecek insanlar var?.. Medeniyetiniz de, insanlığınız da, varlığınız da helak olsun emi?…

***

BİR YAHUDİ OLARAK KARŞILANDI…

Malum önceki gün, ABD Dışişleri Bakanı  Antony Bilinken Türkiye’deydi!.. Ankara’ya gelişi, temasları, ağırlanışı ve de ayrılışı çok konuşuluyor!.. Hayli de gündem!.. Hele ki, uluslararası arenada; bir racon kesme olarak, görüldü!…

Blinken’in Türkiye’ye 3’üncü gelişi.. Ki, her seferinde de, haddini bildirme noktasındaki ağırlanışı aynı ölçüde oldu!.. Son gelişi, malum İsrail’in Filistin halkına yönelik giriştiği; soykırımla alakalıydı!..

***

Bir tarafta Netanyahu, diğer tarafta Blinken!.. Ki ABD, AB ve Siyonizm.. Hepsinin de elinde masum Filistin halkının bebeklerinin, çocuklarının kanı vardır.. Sadece Filistin değil; dünyanın dört bir tarafındaki masum ve mazlum insan kanı var ellerinde?”

Irak’ta, Suriye’de, Afganistan'da. Ve diğer ülkelerde ise peyda ettiği örgütlerle, kan akıtıp, sömürgeciliğini sürdürüyor.. Nitekim, Gazze’ye yönelik girişilen soykırım katliamlarının özünde de, sömürgecilik vardır..

Gelirsek, Bilinken’in gelişine karşılık, ağırlanışına.. Elbette ki, hak etti, elbette ki daha fazlasına layıktı.. Çünkü o bir siyonist Yahudi..” Bebek katili terör devleti İsrail’i ziyaret edip, Netanyahu’nun sırtını sıvazlarken, şöyle demişti..

***

“Ben buraya ABD Dışişleri Bakanı olarak değil, bir Yahudi olarak geldim!..” Bu vahşi anlayış kabul edilir mi, sineye çekilir mi?!?.. Hele ki, dökülen Müslüman kanında bunların alayının eli var ise; hiçbir şey olmamış gibi kabul edilebilir mi?.. Ne mümkün!..

***

İşte, Blinken’in Ankara'ya gelişinde kendisine gösterilen muamele, böylesi bir duygu içerisinde gerçekleşti.. Bir Siyonist yahudiolarak ağırlandı.. En düşük bir profilde, karşılandı.. Bırakın Fidan, bırakın yardımcısı, Ankara valisi bile değil, vali yardımcısı düzeyinde, protokol gördü!?.

***

Sabahki diplomatik kamera önündeki görüşme de, bunu açık ifade etti.. Blinken gergindi.. Nedeni de, Fidan’ın “soğuk duşlar” yaratıcı tavrıydı..  Soğuk davrandı.. Ki, kucaklama istemine o akıllı ve muhteşem hareketiyle mesafe koyup, kendinden uzaklaştırması!..

***

Yani, Blinken’in o şımarıklığına, o üstün görme haline; müsade etmedi.. Denir ya; ekran karşısında karizmasını çizdi, ruh halini alabora etti, yüz rengini mosmorlaştırdı?.. Fidan’ın odasındaki baş başa görüşmenin basına yansıyan bir fotoğrafı oldu..

***

İkilinin arasındaki sehpa.. Ki o sehpa üzerinde Ay Yıldızın gölgesinde, Aksa’nın görünüşü.. Yani mesaj net, bilesiniz ki, “Mescid-i Aksa Hilal ve Yıldız’ın korumasındadır?”… Ve yine Türkiye’nin Gazze ile ilgili mesajı net; “acil ateşkes sağlansın, Türkiye garantörlüğünde varız.?”

***

Tüm bu diplomatik dilin üstün mahirliğinde, Ayder Yaylası havası da var.. Blinken Ankara ziyaretinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşebilme fırsatının arayışına da girmişti.. Öncesindeki mesajları bu minvalde idi.. Erdoğan’la ikili bir görüşme, yapabiliriz diye!…  Ama yok!..

***

O Ankara’da iken, Erdoğan Ayder Yaylası’nın havasını soluyup, Helikopterle geziyordu.. Bunun da elbetteki ABD’ye ve tabi ki Blinken’e mesajı vardı.. O da şu..  “Blinken’e Ayder havası…” Sepet havasının yerine bu hava!.. Cuk diye nasıl da oturdu!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Bir milletin miyar-ı medeniyeti, erbab-ı irfanına derece-i hürmettir.