RANDEVU İŞKENCESİ!…

Yazık ya!.. Vallahi de, billahi de yazık.? Hem de çok yazık.. Nasıl bir aymazlık, nasıl bir keyfiyet, anlamakta zorlanır hale geldim.. Şu sağlıktaki randevu sistemindeki işkencenin ötesindeki, kilitlenme ve aylara yayılan gün belirleme hali!…

***

Kocaman, devasa, modern binalar inşa ediliyor!.. Çağın en son teknolojisine ait, tıbbi cihazlarla, donatılıyor.. Artık lüks, vipli odalarda; hizmet verme şiarı var.. Yani, vitrin, fiyaka, o biçim, laf edilemez.. Renkli, ışıklı tabelalar.. Yönlendirme işaretleri..

***

Hepsi, ama hepsi bilaistisna Avrupaiden de öte!.. Ama gel gör ki; “işleyiş, yönetim, hasta doktor ilişkisi, bağlantı, tedavi süreçleri” ne hazindir ki; kırmızı alarm verir hale gelmiş.. Öylesine kilitli, o eski SKK’nın kuyruklu, ilaç, doktor, muayene dönemine rahmet okutuyor!..

***

Bakınız, sözde kolaylık olsun, sözde teknolojinin nimeti noktasında, telefon odaklı randevu sistemi kuruldu.. Kuyruk yok, sıra yok, bekleme yok diye!.. Aç telefonu, hangi doktora muayene olmak istiyorsan, söyle randevunu al.. Anlatım ve söylem o biçim!..

***

Ama gel gör ki, vatandaş ne randevu söz konusu telefona ulaşabiliyor, ne de randevu alabiliyor?.. Gün değil, hafta değil, aylar değil, nerdeyse yıllar geçer hale gelmiş?.. İnsanlar telefonların başından kalkamıyor; randevu alabilirim diye.. Ne var ki al alabilirsen..

***

Randevu alamadığı için de, gidip muayene olamıyor, olamadığı için de, hasta hasta, derbeder.. Sonuç nerde sosyal güvence, nerde devletin resmi hastaneleri nerde o kocaman modern binaların sağlık hizmeti verme hali?.. Boş teneke misali..

***

Hasta olmayan bile, randevu işkencesiyle moral, motivasyon noktasında, sinir harbi içerisinde stresten hasta oluyor.. Sonrası psikolojik vakıaya dönüyor.. Kimi de zorunlu olarak, özel hastanelere yönleniyor.. Ya da özel kiliklere ve müayehanelere.. Ver parayı al sağlığı, ver parayı yap muayeneyi, ver parayı ol tedavi!..

***

Tam bir işkence sağlığın sağlıksız işleyişi!.. Bu minvalde; gün şikayetsiz geçmiyor.. Arayan arayana.. Ki bu yönde, ben ve benim gibi nice dostların mevzuyu kaleme aldığını söyleyebilirim.. Denir ya, mal bu.. Kime ne diyeceksin ki..

***

 

Önceki gün ziyarete gelen bir dostum, serzenişte bulundu ve yaşadıklarını dile getirdi.. Gazi Yaşargil Eğitim’de ismini zikretmeyeceğim bir doktordan randevu almak istiyor.. Günlerce randevu sistemi üzerinden, o doktora ulaşmak istemiş..

***

Hatta, hastaneye bile gitmiş, imkansız ulaşamamış!?. Gün değil, haftalar sürmüş, bu arayış.. Özel randevular için, 2’ye basın diyor, telefondaki yapay zeka!.. İlk önce henüz kart açılmamış diyor bir kaç dakika sonra bu kez randevusu doldu deniliyor..

***

Dostumun kendi ifadesiyle!.. Yahu bir kaç saniyelik zaman dilimi içerisinde; kaç kişi özel muayene olabilmek adına aradı da, randevusu doldu.. İster fiziki ister manevi yöndeki hangi işkencenin Türkiye’de faili bulunmuş ki, bu işkencenin faili bulunsun. Meçhul yani..

***

Dediği şu.. Bari desinler ki üç ay sonra!.. O da yok.. Sonrası, Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesi.. Aynı travma yaşamış.. Ne bir cevap, ne bir randevuya ilişkin “evet veya hayır” yanıtı alabilmiş değil.. Neticede, Özel hastanelerin yolunu tutmuş.. Fatura; katlamalı katlamalı!..

***

Unutmadan!.. Şu randevu sistemine dair telefon hattı da, malum ücretli!?. 182 hattını aramak “ver parayı, yap görüşmeyi?” Ki, Türkiye’nin neresinde olursanız olun 182’yi aramak zorundasınız ve buradan ancak randevu alabiliyorsunuz; o da görüşme süresi boyunca ücretli!..

***

Randevu almadaki diğer bir yol ise; randevu almak istediğiniz hastanenin kendisine ait, internet sitesinden ulaşabilirsiniz.. Tabi bu iş, telefondan daha meşaketli, sorgulayıcı…

***

İlk önce MHRS yani Merkezi Hekim Randevu Sistemi'ne kayıt olmanız gerekiyor. Bu kaydın ardından size bir şifre veriliyor, o şifreyle işlemleri yapabiliyorsunuz.. Eğer ki şifreyi unutursanız işiniz yaş. Enva-i işlem sil baştan yapılacak.. Sıkıntı büyük..

***

Nitekim bundan dolayı da, insanlar ekseriyetiyle, internet üzerinden randevu almayı beceremeyip 182'yi arıyorlar. Aradığınızda, hangi ilden aradığınızı ve hangi hastaneden, hangi doktordan randevu almak istediğinizi söyleyerek işleminizi yaptırıyorsunuz. Bu bu görüşme trafiği içerisindeki zaman dilimi, size fatura olarak geri dönüyor…

***

Neyse!.. Önem arz edici olan nasıl randevu aldığınız değil, o randevuyu alıp, tedavi aşamasına girecek adımda, evet ya da hayır noktasında olmanızdır.? Randevuyu aldınız mı, alamadınız mı?  Bir ay, iki ay, üç ay…

***

Şayet, randevu alacağınız bölüm ve doktor çok nadir görülen bir branş alanı ise, vay halinize!.. Üç-beş ay değil, seneler karşınıza çıkar.. Nitekim, Diyarbakır’dan nice hastaların Malatya, Gaziantep ve Elazığ’dan randevu alıp gittiğini biliyoruz… Vahim!

***

Bir diş tedavisi için.? Ya da bir ameliyat için.. O dostun ifadesiyle, ki ne tesadüf o esnada misafir bir doktor geldi.. Uzay Haber’de yayınlanan “Sağlıkla Kalın” proğramına konuk olmak üzere.. İsmini zikretmek istemiyorum.. Tanınan ve bilinen bir sima..

***

Randevu mevzusunu hatırlatırken “ah ki ah, bizde de işkence?”.. Dile kolay ameliyat için, gün, haftalar, aylar değil, çoklu aylara gün verir hale geldik dedi.. Hasta ameliyat gününe kadar yaşarsa tabi, demesi de, ayrı bir vehamet!..

***

Tabi diyecekler ki, 65 yaş uygulaması var… Doğru.. Var, ama velakin sadece 65 yaşta olanlar mı hasta oluyor?.. Kaldı ki, Diyarbakır genç bir nüfusa sahip.. Hastane koridorlarında gördüğümüz insanların yaş ortalaması da, malum!?.

***

Demem o ki; randevu alabilme işkencesi eski günlere rahmet okutuyor.. Hani, sabahın 5'inde kalkıp SSK'dan sıra alıyorduk, ama alıyorduk. Sabah erken kalkıp o gün muayene olabiliyorduk. Şimdi ise randevu almak en büyük sorun!”

***

Hasılı kelam.. Fiziki bazda, Türkiye sağlık noktasında çağ atlamıştır.? Kimsenin bu yönde bir inkarı yok.. Teşhis ve tedavide devlet ve üniversite hastaneleri, bugün pek çok özel hastaneden daha iyi konumda ve donatıya sahip.. Ama velakin,  hizmet alabilme yönünde ulaşabilmek zor!.. Sıkıntı ulaşabilene aşk olsundur…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Ey evlat, büyüklerin konuşurken, sessiz ol ve dinle, ki edep sahibi olabilesin!…

***

HAYIRLI CUMALAR…