SALDIRIDA, HEDEFLENEN NE?…

Sisli, puslu, yağışlı, karlı ve fırtınalı bir zaman diliminde bu saldırı yaşandı!? Ki görüş mesafesinin bir kaç metreye düştüğü gecede gerçekleştirilen bu menfur saldırı, sıradan bir saldırı değil diyenlerdenim.. Planı, programı, meteorolojik istihbaratta dahil olmak üzere hesabı önceden yapılmış bir saldırı!..

***

Saldırıda hedeflenen ne dersek?.. Ortadoğu’daki son gelişmeler, Türkiye’nin komşu ülkelerle sağladığı stratejik işbirliği göz önüne alınmalı. ABD’nin kendisine özgü şekillendirmeye çalıştığı yeni dünya düzenini de, işin içerisine katmalıyız!.. Çok ama çok, stratejik hedefler söz konusu bu saldırının muhtevasında!..

***

Ki, en dikkat çekici olanı, Türkiye’nin Bağdat’la yeniden kurduğu, oluşturduğu işbirliği.. Beri yanda, Kuzey Irak Kürt Yönetimiyle, olan bağı.. Malum, geçtiğimiz hafta Türkiye ile Irak yıllar sonra bir güvenlik zirvesi gerçekleştirdi..

***

Kapsamlı, uzlaşı içeren, tüm tarafların da altına imza attığı bir zirve ki, diplomasiyi sağlayan, yürüten iki isim de hazırdı.. MİT’in eski başkanı, hal-i hazırda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan.. Ve de MİT Başkanı İbrahim Kalın..

***

Uzlaşılan, imza altına alınan stratejik işbirliği envanterinde, Petrol Sevkiyatının yeniden başlatılması!.. Sınır güvenliği.. Kuzey Irak Yönetimi ile Bağdat arasındaki, ilişkinin güçlendirilmesi..

***

Bölgede varlık gösteren PKK’nın da, yerel, ulusal ve uluslararası sorun teşkil edici halden çıkarılması.. Ki Fidan şu açıklamayı yapmıştı, işbirliği zirvesine ilişkin.. Demişti ki, “Bağdat’la yeni bir yol haritası belirledik.. Irak ve Türkiye’nin ulusal çıkarları önemli”

***

Ulusal çıkarlar ve Yeni bir yol haritası.. İşte bu iki belirlenen rota, elbette ki PKK’nın varlığını istemez!.. Erbil’de bu yol haritasında, ana unsur.. PKK’yı kendi coğrafyasında kabul etmiyor.. Son dönemlerde yaşanan bir dizi saldırıların da ana nedeni bu uyuşmazlık, istemezliktir..

***

KDP’ye rakip çıkan siyasi yapıların organizasyonunda, Kandil kadar, ABD ve İsrail’i de var.. İran’ı da burada görmek gerekir. Her ne kadar; kendini puslu, sisli ve karanlıkta tutsa da, Erbil yönetimine sıcak değil..

***

Gelirsek saldırıdaki diğer plana.. Ki bu plan, PKK’nın sırtını sıvazlayan ABD’den başkası değil.. Saldırının meteorolojik istihbaratını bizzat veren de, ABD. Peki, ABD’nin bu vekâletle icra ettirdiği kaos geliştirmeye meyil eden, siyasi kutuplaşma ve hizipleşmeyi Türkiye içerisinde yaratmak istemesindeki gaye nedir derseniz?.. O da global hesaplardır?.. Ortadoğu dahil, dünyanın farklı bölgelerinde bölgesel çatışmalar yaratarak, denge enerjisini boşaltmaya çalışıyor..

***

İsrail’in Gazze’ye yönelik giriştiği soykırım saldırılarının, yarattığı etki ve tepki, malum!.. Beri Yanda, Rusya Ukrayna savaşı.. Yemen.. Ermenistan.. Azerbaycan.. Sudan.. Hindistan.. Lübnan.? Ürdün.? Mısır..   Ki Çin.. Japonya.. Tayland..Denir ya say say, bitmez!..

***

Dünya savaşı yaşanıyor demezsek de, fiili olarak yaşandığını görüyoruz!.. İşte bunun topyekün bir savaşa dönüşmemesi, yeni güçler, yeni küresel aktörler oluşmaması adına; ABD stratejik olarak devletlerin enerjisini bölgesel çatışmalar yaratarak, boşaltıyor..

***

PKK’yı da, Türkiye’ye karşı böylesi bir stratejik planda kullanıyor.. Suriye sınırında ABD kontrolündeki gelişmeler de, bunu gösteriyor.. Türkiye’yi hem içerden, hem de dışarıdan kendi kendisiyle boğuşan, çatışan, konuma getirmek..

***

Savaş ekonomisiyle, diz çöktürtmek.. Sosyal ve siyasal buhranla, iç karışıklığı körüklemek!.. Böylece, Türkiye Ortadoğu’daki olup-biten ne varsa; eskisi gibi sükut bırakılacak… Peki bu mümkün mü?..

***

İşte, ABD’nin ve onun nam-ı hesabına faaliyet gösterenlerin unuttuğu bir şey var?. O da, Türkiye’nin eski Türkiye olmadığı?.. Belki, dünya konjöktöründe, globalleşen stratejik hamlelerde oyun kurucu olmayabilir..

***

Ama kendi bölgesinde, kendi sınırlarında yüksek düzeyli oyun kurucu olmazsa da, yüksek düzeyde oyun bozucu olduğunu söylemek gerekir.. Onun içindir ki, ABD’nin bir çok sahneye koyduğu oyunu, Türkiye bozuyor.. Bozduğu için de, sürekli ABD’nin hedefinde!..

***

Evet, Türkiye dış düşmanlara karşı artık, “stratejik yönde” baş edici konumda.. Savunma Sanayisindeki gelişmeler.. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşta; “ikiliyle görüşebilen” sonuç getirici adımlar atabilen olmasından dolayı da, Dünya devletleri arasında da, istenilen itibarı sağlayabilmiş noktadadır.. Bu da kim ne adım atıyorsa, Türkiye’yi de hesaba katarak bunu icra ediyor.. Ne Türkiyesiz oyun kurulabiliniyor, ne de Türkiyesiz oyun bozulabiliniyor?..

***

Bizdeki sıkıntı net!.. O da, “ağacı kurutan, ağacın içindeki kurttur” gerçeğiyle, sıkıntı içerde!.. Bir türlü, “milli bir birliktelik, uzlaşı, barışık bir olabilmeye dair ortam yakalayamayışımızdır?..” Sürekli hizipleşme, ötekileştirme, ırkçı, şoven, faşizan, ayrıştıran, kardeşi kardeşe kırdıran kör ve karanlık bir siyasetin, zehriyle, zehirlenir olmamızdır; bizi bizden eden!..

***

Milli meselelerde çözüm üretici bir samimiyet ortaya konulmuyor?.. “Teröre terör” diyemiyoruz!.. Demediğimiz gibi, “terörü besleyen” etkenlere de, odaklanmıyoruz!..

***

Siyaset kulvarı ne hazindir ki işte bu iki realiteyi kendisine siyasi çıkar malzemesi olarak kullanıyor..  Teröre tepki noktasında, Meclis’te ortak bir mutabakat çıkmıyor.. Eğer ki çıkmış olsaydı, 12 Askerin şehit edildiği bir evrede, Meclis’teki siyasi partiler üç farklı kulvarda, kendilerini konumlandırır mıydı?.. Hayır..

***

AK Parti, MHP, İyi Parti ve Saadet dörtlü imzayla, bildiri yayınladı.. CHP kendi başına.. DEM ise, bildik tavırda.. Kaldı ki bu işin çözümü noktasında geçmişte irade ortaya koyanlara etmedik laf bırakmayanlar şimdi karşı mahallede.. O mahallede yer alan ise karşı mahallede!..

***

İşte, Türkiye’yi içten yıkan ana unsur bu kaos üretici havadan siyasi çıkarım sağlama gayretinin, herkes tarafından kabul görmesi!.. Samimiyet icra eden bir siyasi irade yok.. Terörün de, terörü besleyen unsurların da, Türkiye’nin maddi ve manevi yöndeki tüm enerjisini boşalttığını artık görmek gerekir..

***

Hiçbir siyasi oluşum kendini silaha tahvil etmemesi lazım.. Ve de terör ile teröristi öne çıkarıp, onu üreten etkenlere de göz kapatmamak gerekir.. Realiteye bakılmalı.. Ölümler olmasın, acılar yaşanmasın diyorsak; iç barışı temin etmek lazım gerek!.

***

Bunun için de, kendi içimizdeki hakikatlerden, iyiliklerden, birlikten, dirlikten, barıştan, daha özgür, bağımsız, hür bir yaşamdan nereye kadar daha kaçacağız demeyi de haykırmak gerekir!? Ya da kaçılmasına aracı olanlara yetmedi mi, demeliyiz?..

***

Bilmeli ve bilinmelidir ki; Türkiye’nin Ortadoğu dahil olmak üzere bulunduğu coğrafyada, yeni dünya düzeninde küresel bir güç ve aktör olabilme adına çıktığı Cumhuriyetin ikinci yüz yıl yolundan alı koyma adınadır olup bitenler.. Siyasetin silaha ve şiddete tahvil edilerek, iç çatışmaların yaratılıp, körüklenmesine artık, son verilmeli?.. Enerjimizi tüketen iç kavgalara yeter demeliyiz!..

***

GÜNÜN SÖZÜ..

Sözünde “özün” yoksa, kurduğun cümleler sana ait değil…