SAYDIRMAYAYIM DA NE YAPAYIM?

Bugün frenim tutmuyor…

Gerginim…

Sinir katsayım tavan yapmış durumda…

Bodoslama dalacağım…

Ağzıma geleni…

Dilimin döndüğünü…

Kalemimin yazdığıyla; söyleneceğim!

Kimse…

Evet, hiç kimse kusura bakmasın…

Peşinen de özür beyanımı yapıyorum...

***

Gördüklerim…

Yaşadıklarım…

Yazılan-çizilen, söylenenler karşısında…

"Susmak…"

Kelam etmeme…

Had bildirmemek…

Doğrusu; "dilsiz şeytan" misali bir hal…

O'nun için içimden geldiği gibi..

Bu ve benzer "müsveddelere" sesleneceğim…

***

Bu kadar aşağılık…

Bu kadar kepazelik…

Bu kadar, meymenetsizlik…

Bu kadar ahlaksızlık…

Bu kadar edepsizlik…

Bu kadar şirretlik…

Bu kadar hain, gözü dönmüşlük neyin nam-ı hesabına yapıyorsunuz?…

Deyin bakalım…

***

Eeeyy…

Kendini bir şey sanan "müsvedde" bozuntusu…

Sen; Gırgır…

Ağababan…

Finansmanın, baskı sahibin…

Seni ücretsiz dağıtan Sözcü!

Çizer Seyfi Şahin…

Bu "tinetli" ruh halin neye böyle?

Diyeceğim o ki…

Dinime küfür eden bari Müslüman olsa…

Ama sen o bile değilsin…

Çünkü Charlie Hebdo'dan daha aşağılık zihindesin…

***

 

Senin yaptığın…

Yayınladığın karikatür…

Hazreti Musa'yı karikatürize etmen…

Hele ki altına yazdığın cümleler…

En hafif söylemle…

Fosseptik çukurundan beter bir zihniyet ve fikriyat sahibisin…

Sakın…

Kimse…

Çıkıp da, "şu meymenetsizliği-edepsizliği" sıralayıp durmasın…

Basın özgürlüğüdür…

Mizah…

Ve ifade serbestiyetidir…

Düşünce hürriyetidir...

Hiç de öyle değil çünkü…

Zerre-i miskal; "basın hürriyetinde" böyle bir aşağılık durum, "zikredilemez…"

Kabul de edilemez...

İnsanların inancına…

Mukaddesatına…

Aşağılık bir zihniyetle; "saldırılamaz, saygısızlık" edilemez…

***

Eeeyy; Sözcü gazetesi!

Eeeyy, Gırgır'ın karikatüristleri…

Sizler…

Bu hadsizliğinizle…

Bu aşağılık saldırgan tinetli ruhunuzla…

Salt Türkiye'deki "kesime" değil…

Tüm insanlık âlemine karşı işlediğiniz suçun nevisi açık ve nettir…

Nefret ve İnsanlık suçu…

***

Ha birde…

Gelen tepkiler, oluşan öfke  seline karşı..

Çıkıp…

Rezilliğinize kılıf uyduruyorsunuz…

Neymiş…

"Yorgunluk ve uykusuzluk nedeniyle basım öncesi fark edilmeyen "bu berbat karikatür" incitmiş olduğumuz herkesten özür dileriz…"

***

Hadi be işinize…

Yorgunluk…

Ve uykusuzluk, "bunun" gerekçesi olabilir mi?

Eee…

O zihniyetin sahibi değiller mi ki?

Milleti…

Halkı…

Vatandaşı; cahil, göbeğini kaşıyan; “gören!..”

Daha aşağılık bir durumla; Kur'an-ı Kerim'e dahi dil uzatabilecek, kadar "rezilleşenler" bunlar değilmiydi ki?

***

 

Öyle ya…

Yine onların ifadesiyle…

Diktatör…

Tek adam.

Kral ve paşa diye "manşet attıkları" Erdoğan'ın, Türkiyesi'nde bunu hala en haince yapıyor olmaları?

Ne yazık ki?

Yargıçlar ne diyecek?

Baka kalacaklar mı?

Kınama mı yayınlayacaklar?

Yoksa "hesap mı sorulacak?"

Ne diyelim?

Allah'ınızdan bulun…

***

FEYZİOĞLU…

Şapkasını takmış....

Anadolu'nun yollarına düşmüş..

Metin Feyzioğlu…

Saf ve temiz insanımı; "taktığı" kasketle "kandıracağını" sanıyor…

Ki o kasket…

Şapka kanunuyla; "binlerce" Ulemayı…

Âlimi…

Şairi… Yazarı; "idam" etti…

Cezaevlerine tıktı…

Sürgünlere mahkûm ettirdi…

***

O şapkayı takıp…

Tüm bunları unutturup…

"Hayır'cılara" oy devşirme adına yaptığın propagandaya, attığı oltaya "milletin" geleceğini mi sanıyor?

Ne mümkün?

Git işine…

Ki halk deyimiyle; "bi yürü de ense traşını görelim..."  

Ağız değiştirmeye başlamış…

***

Diyor ki…

Terör örgütleri… O'nun bileşenleri…

"Evet'i" istiyor…

Gel de, evet gel de söylenme!

İyi de…

Senin "Hayır'cılar" cenahın bas bas bağırmıyor mu?

PKK için..

DAEŞ için..

DHKP-C için..

Ve diğer terör örgütleri için…

"Hayır" safında bulunuyorlar; "ama bizi" ilişkilendirmeyin diye…

Nasıl iş bu?

***

Bir aynaya baksana sen…

Pervasızlığını görürsün bee Feyzioğlu!

Senin demokrasin bu…

Biliyorum…

Tek hedefin var…

Tüm mukaddesatınla düşündüğün nokta; "Kılıçdaroğlu'nun" koltuğuna oturabilmek…

Eee…

O iş CHP ekseni ise işin kolayı var…

Yap bir kaset…

Aha oldun, CHP'nin Genel Başkanı…

***

MUHALİFLİĞİN RACONUNA ÇİZİK ATTINIZ YA!

Bir o kalmıştı…

O'nu da; "husumete" döndürdünüz; döndürdük ya!

Muhaliflik…

Öylesine bir raddeye geldi ki…

"Ölüm-Kalım" cenderesine sıkıştırıldı…

Tabi; "bizlerin de" az günahı yok…

Pişmiş aşa sürekli; "su katıyoruz ya."

***

Velhasıl kelam…

Referandum süreci; "kutuplaştırdı…"

Bendensen varsın…

Benden değilsen yoksun…

Baksanıza!

Ağzı olan konuştukça; "salya" akıtıyor…

Kin… Nefret…

Ve husumet; "en baba" şekilde, icra ediliyor…

***

Yani siyasetin de,

Siyasi mücadelenin de,

Seçimin de,

Seçilme politikasının da; "ruhuna ve raconuna" ters bir gidişat var…

Her şey…

Tabiri caizse; "çizik" altına alınmış…

***

Hiç de "aklıselim" olmuyoruz…

Ne diyeyim?

Allah "encamımızı" hayreylesin…