VİCDANLARI SARSAN 7.3 DEPREMİ!

Ne yazık ki…

Vicdanlar kararmış…

Baksanıza…

İran-Irak'ta vuku bulan; 7.3 şiddetindeki deprem!

Ölü sayısı 500'ün üzerinde…

Ki sayı artıyor…

7 bine yakın da; yaralı bulunuyor…

Öncelikle…

Dini…

Dili…

Rengi ne olursa olsun…

Zelzelede'de "hayatını" kaybedenlere Allah'tan rahmet..

Yaralılara da acil şifalar diliyoruz…

***

Depremin yaraları sarılıyor..

Enkazlar kaldırılıyor..

Türkiye bir kez daha "insani ve vicdani" noktada, üstüne düşeni yerine getirdi…

Özellikle, iktidar açısından..

Bazı STK temsilcileri de..

Yardım kurumları da; "yardım" gönderip, "yardım kampanyalarını" başlattı…

Olması gerektiği gibi…

***

Ama ne yazık ki…

Vicdanı…

Ruhu…

Kişiliği…

İnsani değerlerini "ayaklar" altına alan…

Kalbi "mühürlenmiş…"

Ölümlere…

Yıkımlara…

Yaşanan felakete "sevinenler" var…

Faşistçe…

Irkçı bir düşünce akımıyla; "oh be diyenlerin" sosyal medyadaki paylaşımları iğrenç!

Özellikle; Türkiye'de bunların yaşanması üzücü…

***

Van'ı…

Erzincan'ı…

Yalovayı…

Marmara’yı ne çabuk unuttuk…

Yaşanan felaketlere…

İran koşmadı mı?

Irak koşmadı mı?

Kuzey Irak yönetimi koşmadı mı; koştu!

Arabı da…

Kürdü de…

Türkü de, yani "kimse dine, dile ve renge bakmadan" insani görevini yerine getirip koştu..

“Acı birdir” dedi…

***

Söyleyecek söz bulamıyorum…

"Biz bu muyuz?"

Hayır…

Biz, "bizleriz…"

Biz Müslüman’ız…

Biz insanız…

Biz Anadolunun toprağından fışkıran bir milletiz…

Suriyelisi de..

İranlısı da,

Iraklısı da,

Afganistanlısı da,

Arakanlısı da,

Filistinlisi de,

Türkiye’lisi de "biz ve bizleriz" çünkü biz "bir ümmetiz!"

***

Merhamete…

İyiliğe..

Güzelliğe..

Dayanışmaya..

Yardımlaşmaya..

Bir ve diri, barış içerisinde yaşamanın "hikmetine" sahip İslam'ın dergahındayız!

Hep ifade etmişimdir…

Farklılıklarımız güzelliğimizdir…

Ama farklılıkları "bölücülüğe, hizipleşmeye, ötekileştirmeye" taşırsak..

Bilmeliyiz ki, "küçük lokmalara" dönüşürüz..

Ki o zaman da, emperyalist oburların sofrasına meze oluruz..

Tarihte örnekleri çok…

Şu an "ablukaya" alınmamızın da, en büyük sebebi bu!

"Kolay lokma" olmak…

***

MUHALEFETSİZ İKTİDAR?

Muhalefet!

İktidar alternatifi…

Rakip "siyaset!?"

Ana strateji, "eleştiri" ve tabi ki, yapılana alternatif üretmek!

Mevcudiyeti…

Daha özgür…

Daha çağdaş…

Daha eşitlikçi…

Daha demokratik ve kazanımı yüksek kılmaktır!

Seçimi de…

Seçileni de…

Oy tercihinde bulunanı da, "adil" sürece katmaktır…

***

Sosyal…

Ekonomik…

Kültürel…

Hatta siyasal olarak, "sorunların" varlığını hissettirmek…

Toplumsal baskı oluşturmak…

Ve çözümünü "sağlamada" tercih ortaya koyabilmektir…

Olası…

İstikrarsızlığı…

Çözümsüzlüğü…

Krizi…

Kaotik…

İç ve dış jurnalistlik…

Peşkeş…

Fakr-u zaruret…

Hırsızlık…

Yolsuzluk…

Usulsüzlük…

Yani şaibelere dayalı "rant" teminine karşı; "çıkmaktır"…

Onu ifşa etmektir…

***

En önemlisi de…

Ahaliye "mevcudiyetin" üstünde bir yaşam ve ülke vaat etmektir…

Muhalefet…

Ve muhalefetteki siyasetçinin "yol haritası" hiç kuşkusuz ki bu minvalde olmalı!

Zaten, demokratik çağdaş ülkelerde vaziyet böyle ikmal edilmiyor mu?

Ediliyor…

Peki, Türkiye’mizde durum böyle mi!?

Sahi; "evet" diyen var mı?

Doğrusu…

Şu an için anket yapılırsa; "çıkabilecek" sonuç hiç de iç açıcı değil..

Çünkü, "hal-i âlem" ortada…

Muhalefet…

Şu an icra ettiği siyasetiyle…

Ortaya koyduğu, "politikasıyla" zerre-i miskal üretken değil…

Tam aksine; "kısır?"

***

Şu parti, bu parti demiyorum…

Bilumum diyorum…

Bilakis…

Ülkeyi "daha nasıl" kaosa sürükleyebilirim…

Emperyalizme…

Terörizme…

Batılizme…

Siyonizme "yem edebilme" adına, "enva-i iş" ve ittifak içerisine giriliyor…

Halkı "kutuplaştıran"…

Hizipleştiren…

Fitne, fesat ve bozgunculuk "ateşini" körükleyen…

Milli iradeyi…

Demokrasiyi…

Hürriyeti "alaşağı" edip, darbecilerle "saf" tutuyor…

Hep diyorum ya!

Türkiye'deki "muhalefet" evlere şenlik…

Millet için…

Ülke için…

Yarınlar için; "bela ve musibet"…

Amma velâkin iktidar için; "bulunmaz" bir nimet!

***

Ak Parti…

Eğer üç dönemdir "salt çoğunlukla" iktidarsa!

16 yılı geride bırakıyorsa…

4'üncü dönemde yine "rakipsiz" gibi görünüyorsa!

Bunun yüzde 40'lık "müsebbibi", muhalefetin hal-i hazırdaki "kısırlığıdır"…

Eğer ki…

Muhalefet "iktidarı" otokontrol noktasında, denetim altına almış olsaydı…

Alternatif olabilme adına "politika" üretseydi…

Sorunlara…

Milli meselelere…

Türkiye'nin gelecek 50-100 yılına dair; "plan ve proje" ortaya koymuş olsaydı…

Bu ülkede; "çok şey" değişirdi…

Ne yazık ki; "muhalefete" ah ki ah diyoruz…

***

Diyeceksiniz ki!

İktidar masum mu?

Ya da "dört dörtlük" bir iktidar mı?

Veyahut, "seçimi" kazanabilme adına "tam randımanlı" işlev görüyor mu?

Hayır…

Tepkisel bir durum vaki ise…

Ki vaki; o da, "iktidarın" kendi içinde "muhalefetti"…

Bunu da; "liderinde" görüyoruz…

Erdoğan'ın "bakanların" icraatlarına karşı çıkışları!

Kendi muhalefetini kendisi yapması…

Şu an "Parti'deki" değişim rüzgarı da bunun bir göstergesi olsa gerek…

Teşkilatlar…

Yerel yönetimler…

Taşra…

Ki 2019'a dair seçimlerde; milletvekili kontenjanlarında da görülecek…

***

Ne diyor Erdoğan?

Metal yorgunluğu…

Defolu…

Köklü değişiklik "şart" diye…

Ve bunu da; "seçime giderken" yapıyor…

Oluşacak küskünler ordusunu da; "görerek"…

Peki, "muhalefetsiz muhalefet niye; "kendini" çek etmiyor…

Özeleştiride bulunmuyor…

İşte sorun burda; "muhalefet" değişime direniyor…