YAŞANANLAR HİÇ DE TESADÜFİ DEĞİL…

Yine seçim arifesi ve yine toplumun sinir uçlarına dokunma, provokasyonları!..  Son iki haftadır, yaşanan hadiseler bana hiç de spontane, gelişen mevzular olarak gelmiyor!… Kurgulu, planlı ve tek merkezden, koordine edilmiş mevzular zinciri!..

***

Yoksa, marjinal kulvarlarda meczuplar neden cirit atacak ortam ve alan bulsun ki?.. Biri “kahrolsun cumhuriyet” diyor, diğeri “kahrolsun şeriat” diyor.. İki aklın da hizmet ettiği kulvara baktığınızda, Türkiye’yi kaotik atmosfere sokmak isteyenler çıkıyor?!.. Malum, kurtlar, çakkallar, sırtlanlar puslu havayı sever!…

***

Şu son vakıaya bakalım!.. Fatih Camii’ndeki saldırı.. Saldırgan Ömer Salgın… Önce Cami İmamı Galip Usta’yı bıçaklıyor.. Yetinmiyor, kendisine engel olmak isteyen araya giren, İmam Usta’nın talebesi  Bilal Erdem’i de yaralıyor..  Bunu yaparken ne diyor; “Allah-u Ekber. Putları camiden çıkarın. Uyanın Müslümanlar..”

***

Peki ahali nezdindeki yansıma!.. Bir kesim var ki, yaşananları “kafasını kuma” gömmüş şekilde, görme hali, der demez insana dokunuyor!.. Bakıyorum, ekranlara adam bunalmış, hıncını almak istemiş noktasına olayı basitleştiriyor, olabilirliğe kadar indiriyor..

***

İyi de, her karı’sından boşanan, her karı’sıyla arası açılan, her sevgisiyle küsen, illa ki “camiye gidip, imamı mı bıçaklayacak?”.. Ya da, Anıtkabir’e gidip, Atatürk’e hakaretler mi yağdıracak?.. Veyahut, Kahrolsun Cumhuriyet veya Kahrolsun Şeriat sloganları atıp, deşarj mı olacak?!  Yoldan geçene saldırıp, öldüresiye dövmesi mi lazım?.. İşi bir de, psikolojik vakıa, hasta diye gören var.. Neymiş, akıl hastası imiş?!

***

Aklından zoru olan, gözaltında susma hakkını kullanır mı?!.. “Ben konuşmuyorum, mahkemede, savcıda, hakimde konuşurum” der mi?! Elinde bıçakla saldırırken; “Allah-u Ekber. Putları camiden çıkarın. Uyanın Müslümanlar’” der mi?..  Demek ki, bu yolu bilecek, okkalı laflar edecek kadar akıllı..

***

Şükürler olsun ki, cami cemaati itidalli davranmış… Yaşananları sağduyulu bir tavırla, karşılamış.. Ya cemaat, o provokasyona gelseydi, o saldırgana saldırıp, linç etseydi.. Allah korusun, ölümle sonuçlanan bir hal yaşanılmış olunsaydı?.. Akabinde çıkabilecek sonuçları düşünmek bile istemiyorum.. Ki gaye de, böylesi bir ateşi körüklemek!..

***

Bir de, emeline kavuşmayınca işi kıvırma adına, “öfkeliydim, imam tepki verdi, öfkemi imama yansıttım” gibisinden de ifade verir miydi?.. Öfkeliysen, camide ne işin var?.. Bunalımdaysan, Atatürk anıtında ne işin var?.. Ruh halin bozuksa, çarşı-pazarda niye geziniyorsun, akıl hastanesinde tedavi gör?.. Tabi, sosyal medyada, saldırgan Salgın’la ilgili destek mahiyetli bazı paylaşımlar var ki, fecaat!..? Akıl tutulması…

***

Şu “Muhalif Gençlik” isimli hesap!.. Paylaştılan resimler, pür dikkat ister.. Bir resim var.. Metin Yüksel’e ait.. Milli Görüşün ilk saldırıya uğrayan, katledilen isimlerinden biri!.. Cenazesinden bir kare paylaşılmış bu hesaptan!.. Ki yer de, Fatih Camii.. İlişkilendirilen not paylaşımına bakın!.. Yazılan şu.. “En delikanlınızı Fatih Camisi’nin avlusunda vurduk.. Yeşil koministler akıllı olsun.” Bu paylaşım ve  7 gün sonra, vuku bulan olay.. Tesadüf mü?..

***

Bir iddia!.. Henüz teyid edilmiş değil.. Ama denilene göre, bu Muhalif Gençlik denilen oluşum veya yapı, hesaptaki beyanlar, ırkçı söylemleriyle, ün yapan Zafer partisi ve Ümit Özdağ’la, bağlantılı, ilişkili!.. Özdağ ilişki noktasını reddetse de, siyasi aksiyonel faaliyetlerine baktığımızda, bu ve benzer vakıalara sahip çıktığını, üzerlerinden siyaset devşirmeye çalıştığını, görüyoruz!.. Suriyeliler üzerinde yarattığı fırtına herkesin malumu!…

***

Netice itibariyle!.. Kelime-i Tevhid taşıyan kişinin yumruklanması!.. O bayrak üzerinden, Hilafet Bayrağı tartışması yaratılması.. Yumruğun ve Bayrağın birlikte rejim meselesine dönüştürülmesi.. Anıtkabir’deki şahsın, Şeriat isterük bağrışmaları.. Ve MOSSAD’a yönelik operasyon ile gözaltına alınanların kılık kıyafetleri.. 80’leri ve 28 Şubatı bilfiiil yaşayan ve yaşadıklarını kaleme almış biri olarak; hadiseler hiç de masumane değil, tesadüf hiç değildir?!…

***

Hepsi, provokasyon içerikli!.? Hizmet ettiği kulvar, Türkiye’yi kaotik ve kaos atmosferine sokmak.. Toplumun zihnini zehirlemek.. 31 Mart’taki seçimleri; güvensiz girdabın içerisinde, sürüklemektir.. Ki Riyad’daki meselede de, bu işin hamurunda var.. Hatta ve hatta, İstanbul ve Ankara Barosu’nun, hilafet bayrağı diyerek, Kelime-i Tevhid bayrağı taşıdığı için, yumruklanan kişi hakkında suç duyurusunda bulunulması.?

***

Çok eskilere gitmek istemiyorum!.. Şu son üç dönem içerisindeki yerel ve genel seçimler öncesindeki esen rüzgara baktığımızda, çok şeytani, çok sinsi ve dış orjinli nice, provokasyon hadiseler vücut buldu.. 31 Mart öncesi de, yaşananlar bunun, devamı diyorum… Ortadoğu’daki yaşanan ateşten, ülke ve millet olarak kendimizi korumak istiyorsak, itidal içerisinde olmalıyız!?..

***

Özellikle, siyasi partilerimiz!.. İktidar, muhalefet, yavru, küçük, her ne tür faaliyet içerisinde olan, parti var ise de.. Yekün şekilde; milli birliği ve dirliği savunması gerekir.. STK’lar, Dernekler, Odalar, Cemaatler.. Yazan, çizen, gazeteler, barolar!.. Özellikle de, tribünleri terörize eden yapılana prim verilmemesi noktasında, spor kulüpleri!.. Çok ama çok dikkatli ve hassasiyet içerisinde, olup-biten hadiseleri okumalı!?.

***

Temkinli ve sağduyulu olunmalı!.. Siyasi, ideolojik, şoven ve ırkçı söylemlere prim verilmemeli?..  Yaktıkları ateşe dikkat edilmeli!.. Çünkü mevcut zaman süreci bu minvaldeki enva-i şeytani provokasyona, toplumsal birliğe suikast düzenleme açısından, müsait olduğu gerçeğini de gözardı etmememiz gerekir!.. Bize ve bu topraklara diş bileyen çok sırtlan vardır?.. Net olmalıyız, saflarımız da net olmalı?!…

***

BİLGEN NE DEDİ Kİ?…

İki gündür, sosyal medya üzerinden Ayhan Bilgen’e saldırmayan yok…  Yine ırkçı, yine şoven, yine tekli, anlayış, sahnesi!.. O ucuzlaştırılan hain kelimesini, yakıştırmayan kalmadı?.. Sen hainsin diye, bir linç kültürü ateşi yakılmış!?.. Eskilere gidenler de yok değil.. Şeceresini döktürüyorlar..

***

Şu Şahsiyet dizizi var ya!.. Bilgen “Kürtçe konuşmanın” yasaklanmasına ilişkin sahneye tepki veriyor.. Diyor ki; "Devlet televizyonu yıllardır Kürtçe yayın yapıyor. Bu nasıl bir tezgâh! Bir yandan inanç dünyası üzerinden, diğer yandan dil, kültür üzerinden kimlik çatışması körüklenmeye çalışılıyor. Ayrımcılığın neye hizmet edeceği belli değil mi?"

***

Malumun ilanı hakikati ifade ettiği için, vay sen misin bunu diyen!.. Kısa süre önce SES Partisini kuran Bilgen, 28 Şubat dahil, tekçi ve vesayetçi anlayışın hükümran kesildiği, dönemlerde Kürtlerin taleplerini dile getiren, demokratik hakların iadesi için uğraş veren, bu yolda bedel ödeyen Bilgen’e yönelik, ortaya konulan tavır; pespaye düşünceden başka bir şey değildir diyorum!..

***

 GÜNÜN SÖZÜ

Gün yaklaşıyor, vakit dar, senaryo aynı, ama at terli, ahali de şerbetli arkadaş!…