YENİ YILA GİRERKEN?

Müdavim okurlarım bilir.. Ki yakın dostlarım da şahitler.. Burjuvazi ve Kapitalist sömürgenin işlev gördüğü, özel günler diye sıralanan israfın vahşi yüzünü gösteren, yılbaşı, doğum günü, şu veya bu denilen günlere karşı, hep alerji takılan biri olmuşumdur.. Telkinim olmuştur..

***

Lakin telkinin yanı sıra da radikal karşı duruşum günün önemine binaen, kimlik kazandığı gibi, kişiler açısından özgür yaşam serbestiyetinin de taraftarıyım?…  Kim kendine neyi layık görüyorsa, öyle yaşar der geçerim!?.. Herkes için de öyle olmalı?

***

Mesela yılbaşı.. Tükettiğimiz çağın, toplumsal olarak bizde yaratığı asimilasyon ve kültür erozyonu nedeniyle, bir çok insanın, yeni yıla girerken aklına ilk gelen olgu çılgınca eğlenmektir?..  Beyninin istikametinde, sorumsuzca ve sınırsız tüketim merkezli bir kutlama vaki olur..

***

Oysa, yeni bir yıl, ömürden tüketilen, eskiyen bir yıl demektir.. Zaman kaybıdır.. Ki bir yıl daha yaşlanmış, ölüme bir adım daha yaklaşmış oluyorsun.. Eğer ki, yıl sonuna ve yeni bir yıla bu zaviyeden baktığında çılgınca eğlenceden kendini alı koyar, kültür emperyalizmine katkı sunmazsın!…

***

İcraatın daha çok, nefis muhasebesi, muhakeme yapmaya meyil eder!? Kendini sorgulamak!.. İç denetimde bulunmak.. Hayatın gerçekleri ile yüzleşmek gerek. Ve tabi ki, gelecek için planlama yapmak.. Dinimizin emrettiği gibi, ölüm ve sonrasına hazırlıklı olmak her kişinin, birinci vazifesi ve sorumluluğunda olursun!..

***

Yılın son gecesinde en doğru ve en akıllıcası olan, nefis muhasebesinde ömrün tüketilen zamanını, gelecek noktasında ders-i ibretlik için, sorgulamak gerekir.. İyiliği, güzelliği, sevgiyi, muhabbeti, birliği, dirliği, kardeşliği, eş, dost, akraba yardımlaşmasını, ne kadar samimi ve ihlaslı yaptık?

***

Kötülükler, çirkinlikler, haset, kin, nefret, hasımlık, bencillik, ırkçı, şoven, ayrılıkçı fikriyatımız vaki oldu mu?.. Çevremizi ve birlikte yaşadığımız insanları bu zaviyede, mahkum ettik mi? Daha açık bir  ifadeyle, dinimizin “emrettiği” gerçeklerin ışığında; “emr-i bi'l-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker..” İyilikleri büyüt, kötülükleri azalt!..

***

Bakınız, burada size bir hikaye aktarmak istiyorum.. Ki ders-i ibret alalım.. Hikaye şöyle..

***

Vaktiyle kumaş işiyle uğraşan salih amel sahibi, çevresinde, sevilen ve sayılan bir esnaf, tezgahının başında çalışırken, içeriye hışımla bir adam girer.. Müşterisi.. Tepkili ve öfkeli bir şekilde, elindeki kumaşı, tezgahın üzerine fırlatır.. Ve ağzına geleni, söylemeye başlar kumaşın kusurlu olduğunu?

***

Olup biten karşısında o esnaf, diz çöküp, ağlamaya başlar.. Gözlerinden yaş akar.. Kızgın müşteri hem pişmanlık içerisinde, hem de şaşkınlık içerisinde söylenir.. Der ki; “Yahu biz seni salih bir kişi bilirdik. Bu malı getirdim ve kızdım diye niye ağlıyorsun, gözünden yaş akıyor, kumaşı geri alıyorum..”

***

Müşterinin bu sözlerine daha bir içerlenen esnafın ağzından, ders-i ibret içeren, her insanın kendisini sorgulayıp, nefis ve ticari hayatının muhasebesi yaptıran, sözcükler çıkıyor. Ve şöyle sesleniyor, kusurlu kumaşı getirip yüzüne atan, adama!..

***

Diyor ki;

“Hayır.. Vallahi de, billahi de ne malı getirdiğin ne de bana kızdığın için, bu gözyaşları dökmüyorum.. Benim gözümden dökülen yaşlar, kendimi sorgulamamdandır.. Düşündüm.. Ahiret günü, Allah-u Teala’nın (cc) huzuruna çıktığımda, yaşadığım dünya hayatını beğenmeyip, şu kumaş parçası gibi yüzüme atsa ve bana kızarsa halim ne olur?..”

***

Ve devam eder, konuşmasına!.. Ve der ki; “Ben şuan, bu kumaşın kusurlu yanını, alır, sizi de memnun edip gönderebilirim.. Ama velakin, ahiretten tekrar dünyaya dönüp hayatımı düzeltmem mümkün değil?..

***

İşte nefis ve insan hayatı bu çizgidedir.. Allah’ın bir defalığına bize sunduğu ve ilmek, ilmek işleyerek yaşadığımız şu dünya hayatı elbet bir gün bitecek?.. O bitiş gününden sonra; ömrümüzü nerede ve nasıl harcadığımızdan sorumlu olma gerçeğiyle sorgulanacağız!..

***

Hasılı kelam.. Geçmiş gelecek için ders-i ibretlik içeren bir zaman dilimidir, bugünü ve yarını zehirlemek için, değil!.. Zamanı da, ömrümüzü de, ebediyete intikalimizi de, değerli kılmamız gerektiği gibi, “tek sorumlusu da” bizatihi biziz!..

***

Gelirsek, eğlence meselesine!.. Şöyle son bir yıl içerisinde, ülke ve millet olarak yaşadıklarımız; bize bir neşe katmış mı?.. Ya da eğlenebilecek bir hal-i vaziyet var mı?.. Ne yazık ki, 2023 yılı yaşanan hadiseler açısından, acılar hakim oldu?..

***

Gergin bir yıl geçirdik.. Bir tarafta 60 binin üzerinde can kaybı verdiğimiz, 10 ili virane eden, bir deprem yaşadık.. Milyonlarca insan, göçebe hayatına mahkum oldu.. Ki hala etkisi devam ediyor.. Beri yanda, Gazze’deki siyonist İsrail’in vahşeti.. Terör, şiddet, ekonomik darboğaz!.. Yani bitmez bir yas var.. Ne yüzler gülüyor, ne de vicdanlar huzurlu?!

***

Netice itibariyle, hayat devam ediyor!.. İnsana yakışan da gelecekten umudunu kesmemesidir.. Biz de, siz de, yaşayan her birey de, bu umudu her daim taze ve diri tutması gerekir.. Tüm okuyucularımın, izleyicilerimin mutlu, huzurlu, sağlıklı, adaletin, eşitliğin, özgürlüğün, hür ve bağımsız bir egemenliğin varlık gösterdiği; yıl olması dileğiyle.. 2024 yılınız kutlu olsun…

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Kişi suya düştüğü için değil, düştüğü sudan çıkamadığı için boğulur…