"NEDEN DÜŞTÜK ?"

Diyarbakır önümüzdeki sezon Türkiye’nin 1 numaralı ligi Turkcell Süper Lig ve 3 numaralı lig olarak ifade edilen 2.Lig’de temsil edilmeyecek. Diyarbakırspor ve Büyükşehir Belediyespor takımları bulundukları liglerde kenti iyi temsil edemeyerek küme düştüler. Takımların küme düşmesine bir çok etken gerekçe gösterilebilir. Kötü yönetilme, kurumlaşmanın olmayışı, hatalı transfer politikası ve Diyarbakır’ı bir çok   alanda olduğu gibi sporda da ötekileştirmek isteyen şer odakları. Bunların üzerinde çok tartışma yapılabilir, yapılacaktır da. Ancak ben farklı bir yaklaşım getirmek istiyorum. Olayın zihinsel tarafına bakacağım.
Bugün Diyarbakır dışarıda ve içeride nasıl algılanıyor?. Gittiği deplasmanlarda maruz kaldığı sloganlar ve tepkilerden anlaşıldığı üzere "PKK",içerideki yorumlardan da "Devlet" yaftası ile. Dış bakıştan ziyade bizi iç bakış ilgilendirir. Yani bizim ne yaptığımız önemli. Neden Devlet takımı ve bu argümanı kimler kullanıyor?. Kulübün 42 yıllık tarihine baktığımızda hep devlet ekseni var. Üstelik devletin gölgesi sadece Diyarbakırspor’un değil tüm kulüplerin üzerinde. Bana devletten destek almayan bir kulüp gösterebilir misiniz?. Bu ülkenin anayasasında devletin görevlerinden biri olarak sporu desteklemek yer almıyor mu?. Evet yer alıyor. Bu ülkenin en büyük kulüplerinin kongre üyeleri,hatta bir dönem başkanları bile asker ve istihbarat kökenli insanlar olmadı mı?. Bu ülkenin en büyük spor kulüplerine hükümetler kaynak aktarıp tesisler ve statlar yapmıyor mu?. Evet bunlar yapıldı ve yapılmaya da devam ediliyor. Peki Diyarbakırspor bu ülkenin takımı değil mi?. Elbetteki bu ülkenin takımı. Hatta konum olarak biraz daha hassas. O halde devletin ilgili birimlerinin maddi anlamda destek çıkması gerekmez mi?. Bugünün dünyasında bilakis ülkemiz için spor devletin desteğinden ayrı düşünülemez. Sadece şunun ayırt edilmesi lazım. Devlet spor kulüplerini kendi çıkarlarına alet etmemeli ve yönetimlerini belirlemede rol oynamamalıdır. Bunlar maalesef Diyarbakırspor’da yapıldı. Bunların yapılmış olması Diyarbakırspor’un halkın takımı olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Diyarbakırspor’u devlet takımı olarak yaftalayanların gayesi Diyarbakırspor’un başarılı olmasını sağlamak değil, insanların spora kanalize olmasını önlemektir. Öyle olmasaydı Diyarbakırspor Süper Lig’e çıktığında ya da başarılı olduğunda "devlet takımı" saçmalıklarıyla halkın kafasını bulandıranlar,kötü dönemlerinde Diyarbakırspor’a sahip çıkmak için seferber olurdular. Bu yakıştırmalar zamanla yıpratma politikasına dönüştü ve Diyarbakırspor halkın eski ilgisinden uzaklaştı. Özellikle bu sezon Diyarbakırspor’un maçlarında meydana gelen olayları da bu kapsamda değerlendiriyorum.
Gelelim Büyükşehir Belediyespor’a. Diyarbakırspor’a yapılan yakıştırmaların tersi bu kulübümüze de yapılıyor. 2005-2006 sezonunda yeni bir yapılanmaya gidildi. Hedef 5 yıl içerisinde Süper Lig’e çıkmak olarak belirlendi. Büyükşehir Belediyesi tarafından sürekli yalanlanmasına rağmen bu yapılanma "Devlet destekli Diyarbakırspor’a" Büyükşehir Belediyesi’nin alternatifi olarak yorumlandı. Çok polemikler yaşandı ve bu iddialar "42 yıllık Diyarbakırspor’a nasıl alternatif yaratılır?" denilerek spor camiasını böldü. Bir ara iş "Diyarbakırspor’a halk destek vermesin,çünkü halkın gerçek takımı DİSKİSpor’dur" noktasına bile vardı. Birebir görüştüğüm için biliyorum; Osman Baydemir’in böyle bir amacı yoktu, hatta "Diyarbakırspor’a alternatif yaratıyorlar. Diyarbakırspor’u bitirecekler" spekülasyonlarından çok rahatsızdı. Ama artık bunu kamuoyuna anlatmak ve inandırmak zordu. Fırsat bu fırsat diyerek harekete geçen bazı çevreler dalkavukluk yaparak Diyarbakırspor ile DİSKİSpor’u iki ayrı kutup haline getirdiler. Oysa burada unutulan bir gerçek vardı. Takımlar kimsenin olmaz halkın olur. Spor kulüplerinin gerçek sahipleri halktır. Diyarbakırspor ve DİSKİSpor’un yönetenleri farklı eğilimlerden olsalar bile bu bölgenin insanlarıydılar. Yönettikleri kulüpler de Diyarbakır’ı temsil ediyordu.
Ne oldu şimdi?. Tabii ki kaybeden Diyarbakır oldu. Spordaki gücümüzü birleştirmedik böldük,kenetlenmedik ayrı kutuplara düştük,birbirimizi desteklemedik köstek olduk. Sonucunda Allah’ın sopası yok ya ; biz birimizle uğraşmaktan kendi yapmamız gerekenleri yapmaya kafa yormayınca iki takım da el ele verip küme düştü.
Şimdi aklımızı başımıza almanın zamanıdır. Daha kötü durumlara düşmemek ve kentimizi hak ettiği yere getirmemiz için spor barışını sağlamamız şart. Büyükşehir Belediyespor’un başında Metin Kılavuz’un olmasını bir avantaj olarak görüyorum. Metin Kılavuz,Diyarbakır’ın yerlisi bir aileden olup ayrıştırıcı olmaktan ziyade birleştirici bir misyonla çalışıyor. Diyarbakırspor’un başına gelecek ismin de bu özelliklere sahip olması halinde güzel şeyler yapılabilir. Spor barışı sağlandığı takdirde Diyarbakır sporda düştüğü yerden kısa zamanda hem de güçlü bir şekilde kalkacaktır diye düşünüyorum. Aksi takdirde istediğniz kadar Diyarbakırspor’a kaynak yaratın, ya da Diyarbakırspor’a alternatif yaratın sonuç yine hüsran olacaktır. .Çünkü Diyarbakır ,Diyarbakırspor  ve  Büyükşehir Belediyesiz şekilde sporda hak ettiği yere gelemez.
Diyarbakırspor ana çatı kabul edilerek yapılacak yeni güçbirliği ve yapılanmayla Süper Lig’e de çıkarız,orada Bursaspor gibi de oluruz. Yoksa? …………..Onu da artık bu memleketi yönetenler ve bu memleketin siyasetine,sporuna,ekonomisine yön verenler düşünsün.