ACI HEP AYNI…

Mehmet Emin Sinpil.

12 yaşında.

Silvanlı.

Bir Kürt çocuğu.

Önceki gün; "kirli savaşın" kurbanı oldu.

Ölüm.

O'nu "eve ekmek" almak için, çarşıya giderken yakaladı.

***

Paramparça olmuş bir ceset.

Baş ayrı.

Kol ayrı.

Gövdenin diğer uzuvları, ayrı yerde.

Korkunç kahpe bir ölüm…

Hiç bir kelime.

Hiç bir ifade; bu görüntüyü "tarif" edemez.

Ve ne de; geride bıraktığı "acıyı".

***

Anne Kadriye Sinpil!

İsyan'da.

"Kor ateşi" yüreğine düşmüş.

Düşmesin mi?

Körpecik bir evlat; "paramparça?"

Ama!

O bölgenin kâbus hayatıyla; ağzından çıkan iki sözcük’le acısını seslendiriyor.

"Oğlum paramparça oldu.

Allah hakkımızı bırakmasın."

***

Bomba düzeneği.

PKK'nın "bahçe duvarına" yerleştirdiği; bir bomba deniliyor?

Askeri araç geçerken, "uzaktan kumandayla" patlatılmış.

Ama zamanlama nedeniyle "askeri araç" kurtulmuş.

Lakin Sinpil "dehşetten" kurtulamamış?

***

Evet!

Kirli bir çatışmanın…

Kirli bir sürecin yarattığı "kaotik" ortamın, bizden kopardığı can'lardan biri oldu Mehmet Emin Sinpil.

Cenazesi aynı gün toprağa verildi.

Sessiz. Sedasız.

***

Bilmem.

Belki; irdelense.

Soruşturulsa.

Son günlerde; Silvan'ı "diken üstünde" tutan olaylarda…

Ya da, "gösterilerde" Sinpil'i aralarında görebiliriz.

Ya elinde taş var iken.

Ya da, "zafer işareti" yapar iken.

Mutlaka.

***

Hatırlarsak!

Berkin Elvan.

14 yaşındaydı "başından" vurulmuştu.

Polis'in "gaz fişeğiyle".

Günlerce.

Öyle ki, 39 gün direndi "yaşayabilmek" için.

Ama!

O körpecik beden "ölüme" yenik düştü.

***

O gün!

Bu ölüm üzerinde "çok şeyler" konuşuldu.

Kimi!

Elvan için "bir terörist" dedi.

Kimi de; "ölüme lanet" getirip, öldürdüğünüz çocuk dedi.

Ama kimse; "kirli zihniyetin" son bulmasına eğilmedi.

Çünkü.

"Ölümleri" yarıştıran bir haleti ruhiyetin batağına girmiş bulunuyoruz.

***

Devlet aklı da…

Karşısındaki örgüt de.

Var olan; "algı" hâkimiyetiyle; "vahim bir gidişatı" topluma dayatmış vaziyette.

Peki, Diyarbakır'da görev yapan; İki Polis Memurunun vurulması…

Yüreği yanık aileler.

Öksüz-Yetim kalan bebeler.

Dul eşler.

Ya Silopi'de, 3 gencin "evde kıstırılarak" öldürülmesi.

***

Hepsi bu ülkenin evladı…

Bu coğrafyanın, ferdi.

Ölüm.

Hangi noktada icra ederse etsin; "acısı" aynıdır.

Ana yüreği de,

Baba yüreği de; "o ateşi" yaşar.

Ama ne var ki; bağnaz bir durum söz konusu.

Kim kimin ölüsü...

***

Çünkü.

Devlet için algı şu.

Öldürdüğü çocuk.

Her kim ise…

Nereye giderse gitsin "yaşı ve şemalı" önemli değil; "O bir teröristtir."

Kimyası bu.

Başkasından gelen ölüm var ise "masum?"

***

Aynı bakış.

Ne var ki, örgüt için de geçerli.

Öldürdüğü.

Her kim olursa olsun; "davaya ihanet eden, hain?"

Devlet tarafından öldürülen kim ise; "O bir masum?"

***

Ama biz ne diyoruz?

7'den 70'e.

Batısı. Doğusu. Güneyi. Kuzeyi.

Türk'ü.

Kürt'ü. Laz’ı. Çerkez’i…

Sünni’si. Alevi’si.

Diyoruz ki; "çocuklarımız ölmesin, öldürülmesin?"

Ayrı-gayrı edilmesin.

***

Ne elinde silah olsun.

Ne de, sapan.

Ne de, "onları" bu serüvene sürükleyen "ötekileştirme, inkâr ve asimilasyon" olsun.

Ve ne de.

Bu hakların "istenildiği" için, "onları terörist" gören, Devlet olsun.

İstediğimiz bu.

***

Kardeşçe.

Barış. Huzur. Güven.

İstikrar.

Ve Halkların "birlikteliğiyle" yaşayabilmek…

Demokrasiyle.

Demokratik teemmüllerle yönetilebilinmek…

***

Ne var ki belirsizlik hâkimiyeti içerisindeyiz.

Giderekte "işler" yol ayırımına doğru gidiyor.

Öyle ya!

Bugün; 1 Eylül Dünya Banış günü.

Peki, biz ne konuşuyoruz.

Nelerin; gayretindeyiz.

Savaşı körükleyen "siyasi" zihniyeti; tartışıyoruz.

Ve tarafların "ölümlerle" alakalı, zıtlaşmasını…

Yuh olsun…

***

BAYAN ASTSUBAY.

Ne diyor?

Şehit anasının koluna girip "O'nu" teselli ederken…

Teyze diyor ki.

"Ben oğlumu zor şartlarda büyüttüm."

Bayan Astsubay da…

Teyzem…

Bilmem mi?

Zengin olan asker olur mu? Olmaz!

Zengin asker de olmaz. Şehit de olmaz"

***

Kardeşi şehit düşmüş Yarbay.

O ne demişti?

"Dün çözüm süreci deniliyordu.

Bugün savaşın deniliyor?""

Yarbay.

Bunu dediği için, "uğramadığı" hakaret, görmediği "suçlama" kalmadı?

***

Düşünüyorum!

Bayan Astsubaya kim ne diyecek, hangi yakıştırma yapılacak?

Retçi mi?

Paralelci mi?

Yoksa PKK'li mi diyecekler?

Bilemiyorum.

Ama bildiğim hakikat şudur ki; "gerçeklerimizi" görmemek için "bin takla" atıyoruz?

BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM…

Başlıyor.

Uzun bir süre ara verdik.

Ramazan-ı Şerif.

Bayram.

Yıllık izin, derken bugüne geldik.

Sizler.

Gören, soran herkes…

Okur ve izleyiciler.

Büyüktimur'la Gündem "ne zaman başlıyor" diye hep sondu?

***

Evet.

Büyüktimur'la Gündem bugün itibariyle başlıyor.

Yeniden, Uzay ve Söz Tv'nin "ekranında".

Bu akşam; saat 22.00'de.

Ülkenin ve Bölgenin en sıcak mevzularını tartışmaya başlıyor.

***

Konuklarım.

Muharrem Erbey.

Ahmet Ay.

Ve Bayram Bozyel.

Duyurulur.

İletişim bilgilerimiz aynı.

Soru ve önerilerinizi şimdiden bekliyorum.