ANNESİNİN DİZİNDE; "DOKTORA" YAPMAK!

Mevzua girmeden önce…

Bir noktayı hatırlatarak, aktarayım…

7 Temmuz…

Ve 8 Temmuz tarihli iki yazım oldu…

Dicle Üniversitesi ile alakalı…

Nedeni…

Yerel ve ulusal basında "çıkan" haberler…

Şaibeleri aktaran; "akçeli" işler…

Yandaş…

Candaş…

Eş, dost yakın, kayırma rezaletlerine dair…

Çağrım olmuştu…

Rektör Prof. Dr. Talip Gül'e…

"Hocam neler oluyor, bir konuşun?"

Olup-bitenler doğru mu?

Ne yazık ki…

"Ketum" kalındı…

Görmedim…

Duymadım…

Bilmiyorum, "konseptine" yatıldı…

***

Şimdi gelelim…

Aktaracağım mevzua…

Mevzuu…

Diş Hekimliği Fakültesinde olup-biten "kollama-koruma ve kıyaklık!"

İsim vermeyeceğim…

Bende saklı…

Zaten bilen biliyor…

Arif olan da anlar...

İstenilirse Rektör Gül'e aktarabilirim…

Konuyu araştırdım…

Teyit de ettim…

Onun için de aktarıyorum…

***

Mevzuu şu…

Yüksek rütbeli bir hoca…

Profesör…

Kendi oğluna…

Kendi bölümünde "doktora yaptırmak" için kadro açmış…

Üç tane doktora öğrenci kadrosu…

Bir tanesi oğluna "münhasır!"

Diyeceksiniz ki…

Vaziyette "yasal bir engel var mı?"

Doğrusu yok…

***

Ama puan ve etik nokta-i nazarında durum farklı…

Düşünün…

Bölüm başkanın oğlu "doktora" yapıyor…

Ve aynı bölümde…

General…

Er misali…

Hangi kıdemli…

Hangi akademisyen "o çocuğa" bölümle alakalı bir şeyin "sorgulamasına" girebilir?

Ya da puan düşük diyebilir…

Cesaret eder mi?

Hele ki böylesi bir dönemde; "ne mümkün?"

***

Gelelim…

Aynı hoca…

Kendi kızını da aynı yolla doktoraya "almış!'

Ki kızı…

Üstüne üstlük "ADSM'de" kadrolu bir personel…

Buradan maaş alıyor…

Ama mesaiye gitmiyor…

Mesai alıyor…

Ama hiç iş yapmadığı söyleniyor…

Görevlendirmeyle "doktora" yapıyor…

Nasıl bir kollama!

***

İnsan der demez…

Ah…

Keşke bizim de; "annemiz" akademisyen olsa da…

Dizinin dibinden ayrılmasak…

"Doktoramızı" el bebek, gül bebek; yapsak…

Velhasıl…

Vaziyetin; "sırrı" nedir göreceğiz…

Tabi ki, "ses" verilirse…

Şimdilik bu kadar…

***

ÜNİVERSİTEYE SATIŞ YOK!

Diğer bir mevzuu!

Medikalcılar…

Özellikle, "Ortopedi malzemesi" satışı yapan firmalar…

Üniversite için; "boykot" kararı almışlar…

Gerekçe…

Kurumdan "alacaklarını" alamadıkları için…

Yani; "paraları" ödenene kadar…

Üniversite'ye; "hiç bir şekilde" malzeme satışı yapılmayacak…

Hastalar için…

Bölge ahalisi için doğrusu "riskli" bir durum…

Sıcak bir mesele…

Neyse!

İlgililere bizden buradan mevzuu aktarmak…

Görevimiz de bu…

Takdir kendilerinin…

Yorum, siz okurlarındır…

***

FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞI…

Ben vazgeçtim…

Artık; sorgulamayacağım…

Var mı yok mu?

Hangi partide çok, hangisinde az…

Ya da…

Kim ne zaman, hangi tarihte "dirsek" temas içerisinde olmuş…

Kontenjan…

Abi istemiş…

Ablalar...

Sormuyorum…

Alakadar olmaya da lüzum yok…

Çünkü…

Bu dış orijinli projeye "siyasi" dahil olmayan yok…

Onun için de; "tüm siyasi partiler" vaziyeti işkembeden sorguluyorlar…

Kimse; "samimi" değil…

Birileri çıktı, "şu kadar bakan, milletvekili var?" dedi…

Sonra, "FETÖ'nün" en baba savunucusu oldu…

Birileri çıktı, "muhalefette bu kadar" var dedi…

Sonra, "kendisi" FETÖ'nün ziyaretçilerinden çıktı…

Hal böyle…

Olmayınca…

Kimi kimden; soracaksın?

Ben vazgeçtim.

Çünkü “Görünen köy kılavuz istemez” misali…

Kim, kimdir belli…

En iyisi bildiğimizle; vaziyeti değerlendirelim…

Sizce...

 

MECLİSTE İŞİN NE?

Vay be!

Bizim çakma Gandi Kemal…

Kükremiş…

İngiliz Times gazetesinden…

Meydan okuyor…

Diyor ki…

Özgür bir ruhum var…

O'nun için baş edemiyorlar!"

Gel de kahkaha atma…

Gel de, içtiğini püskürtme!

Bir âlem adam!

***

Şu lafı da etmiş…

Sokaklarda olacağız…

Eee…

"Adalet" yürüyüşüyle unvan aldı ya…

Çakma Gandi…

Bakalım, yeni "hamlelerle" nasıl bir unvan alacak…

Her ne ise…

Sormak istiyorum…

Kemal bey!

Siz "Sokakları" aşındıracaksanız…

O zaman; "Mecliste" işiniz ne?

***

YARIN SEÇİM OLSA!

MAK danışmanlık…

15 Temmuz'un sene-i devriyesinin tablosuyla…

Anket yapmış…

4 temel başlıkla "siyasi gündemin" analizini çıkarma noktasında…

Kapsamlı.

5 binin üzerinde denekle "yüz yüze" görüşülmüş…

Bakalım, çıkan sonuç ne?

***

Soru…

"Yarın seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz?"

Gelen yanıtlar…

Yüzde 50.5 AK Parti.

Yüzde 26.5 CHP.

Yüzde 12.7 MHP.

Yüzde 8 HDP..

Diğerleri ve bağımsız; yüzde 2.3…

Tabi bu oranlara kararsızlar; "dağılımı" yapılmış…

***

Kontrollü darbe!

Bu ifade kamuoyunu uzun süredir meşgul ediyor…

Özellikle.

İktidar ve muhalefet arasındaki; "en gerilimli" ifade…

Ankette sorulmuş…

Soru…

"Size göre 15 Temmuz darbe girişimi bazılarının (Kemal Kılıçdaroğlu) söylediği gibi kontrollü bir darbe midir?"

Gelen yanıtlar…

Yüzde 78 hayır demiş…

Yüzde 14 evet demiş…

Yüzde 8 ise kararsız kalmış…

***

Çıkan sonuç…

Kontrollü darbe "ifadesini" kullanan zevat'ın "tabanın da" kendisine inanmadığını, ortaya çıkarıyor…

Malum…

CHP seçmeni, mevcut seçmenin 4'te birine tekabül ediyor…

Yani, yüzde 26…

Demek ki…

CHP'nin tabanı da, "kontrollü darbe" söylemine katılmıyor…

Doğru bulmuyor…

***

Gelelim; "mağduriyet" silsilesine…

Çünkü…

Darbe girişimi…

Sonrası…

Ve KHK'ların getirdiği "ihraç" kararları…

Bir bütünlük arzıyla; "en çok konuşulan ve muzdariplik" arz eden mevzu!

Ankette bu da sorulmuş…

Soru…

"15 Temmuz Darbe girişimi sonrası mağduriyetler olduğunu ya da mağdurlar olduğunu düşünüyor musunuz?"

***

Gelen yanıtlara bakalım…

Yüzde 51 "hayır" demiş…

Tabi kararsızların…

Olabilirlik beyanlarıyla; toplama yapıldığında çıkan sonuç; yüzde 70'i bulmakta…

Yani yüzde 30'lük bir "mağduriyet" olduğu düşüncesinde…

Ve bunun "giderilmesi" isteniliyor…

Ancak görüş bildirenlerin geneli şunda hem fikir.

"FETÖ ile mücadele kararlılıkta sürdürülmeli."

***

Ankette…

"Bylock sizin için ne ifade ediyor?"

Bu minvalde bir soru var…

Cevaplar…

Yüzde 72'si FETÖ'nün "iletişim" ağı demiş…

Kararsız, yüzde 22…

Sadece bir iletişim ağı olduğunu söyleyen de yüzde 6...

Genel kanının oluşmasında; bir yıl içerisinde "Bylock'un" sürekli medyada gündem olması…

Soruya gelen yanıtlarda; "medyadan öğrendik"… 

***