‘BİR MEMLEKET NASIL CEZALANDIRILIR?’

Diyarbakır’lı olmakla her zaman gurur duymuşuzdur. Ancak son 3 yılda Diyarbakırspor üzerinde gelişen olaylar nedeniyle eskisi gibi, bilakis Türkiye spor kamuoyunda göğsümüzü gere gere Diyarbakır’lı olmakla övündüğümüzü söyleyebilir miyiz? Sizi bilmem ama ben yapamam.

Bugüne kadar hep devletin kentimizi ve bölgemizi cezalandırdığını anlatarak sitem ederdik. Ne var ki Diyarbakırspor olayında kendi seçtiğimiz insanlar yoluyla kendi kendimizi cezalandırdık. Kimse valiye kızmasın, kızmaya da hakkı yok. Hesap soracaksak yanlış adrese gitmeyelim. Bu kentte rekor oy alan belediyelerimizden ve 3 dönemdir bulunduğu iktidarda her zaman için milletvekili sayısı 6’nın altına düşmeyen iktidardan soralım. Bugüne kadar belediyeleri çok eleştirdim, eleştirmeye de devam edeceğim şayet yanlışlara devam edilirse. Ama bir gerçeğin de altını çizelim. Belediyelerin, Feridun Çelik’ten sonraki dönemde Diyarbakırspor’a olan tutumu belli. Onlar zaten Diyarbakırspor’u kendilerine engel görüyor. İktidar partisi bakanı ve milletvekillerinin her defasında ‘neden belediyeler sahip çıkmıyor?’ demesi abesle iştigal değil mi?.  Burada bir memleketin cezalandırılması söz konusudur. Bunu yapan da iktidar partisi bakanının 2009’dan sonra izlediği tutumdur, bu tutuma emir kulu gibi sessiz kalan ya da Diyarbakırspor’la ilgili seçim döneminde verdikleri vaatleri unutan milletvekilleri de suç ortağıdır. 2009’daki şampiyonluk kutlamasında bakana yapılan protestonun kimler tarafından hangi amaçla organize edilerek Diyarbakırspor’un iki parti arasındaki yerel seçim yarışmasına malzeme edildiği bilindiği halde cezalandırma politikası, bu işte hiçbir günahı olmayan Diyarbakırspor’a ve taraftarına yapılmıştır. Bu cezalandırmayı yapan anlayış, önce kulübün başına ehil insanların gelmesinin yollarını kapatmış, sonra kendi eliyle göreve gelmesini sağladığı yönetimlerle Diyarbakırspor’u adeta imha etmiştir. 42 yıl boyunca büyük emekler harcanarak ayakta tutulan koca çınar 2009’da temeli atılmak üzere kısa süre zarfında spor tarihinde eşi benzeri görülmemiş yöntemlerle devrilmiştir.2.5 yıl önce hazırlanan müfettiş raporlarıyla ilgili yargı süreci neden ağır işliyor?. 1.5 aydan beridir kayyum ataması neden yapılmıyor?. Tüm bunların altında bir şey aramaya gerek yok diyen zavallı beyinliler var mı acaba?.

 Öyle acımasız bir cezalandırma ki koca kulübü 3-5 kuruş için namerte muhtaç etmiştir. İmaj, tarihi büyüklük, mazi ayaklar altına alınmıştır. Hani birini öldürmek istersiniz fakat tek kurşunla canını almaz, sürüne sürüne, acı çeke çeke ve sefalete sürükleyerek ölmesini istersiniz ya işte bu da böyledir. Tek suçlu bu anlayış mı? Değil tabi, cezalandırma politikasını bildiği halde, bunu aşmaya gücünün yetmeyeceğini bilmesine rağmen ‘küçük kırıntılardan arta kalanları da ben alırım’ anlayışı ile hareket ederek son süreçlerde kulübü idare etmeye çalışanlar da koca çınarın bugünkü rezalet tablosunu yaşamasına neden olmuştur. Biz 2 yıl önce ‘Diyarbakırspor kapansın’ derken bu zevatlar ‘belki kalan paramızı alırız. Bu nedenle biraz daha yaşarsa’ umuduyla bizi kamuoyuna hedef göstermeye çalışıyordu. Keşke biz yanılsaydık ama öyle olmadı. 2009’dan sonra işlenen planın ne olduğunu ve nasıl organize edildiğini bildiğimiz için kulübün ipini masa başında siyaseten çekenler mutlu olmasın diye acı çekmeden bu iş bitsin dedik. Bu planı devreye sokanlar elbette mutlu, asıl soruyu Diyarbakırspor’u son zamanlarda paçavraya çevirenlere sorarak yazıyı bitirelim; 12 bin TL’yi bulamadığı için deplasmana gidemeyen, futbolcularının yere forma attığı ve tesislerinde temel ihtiyaçların karşılanamadığı bir Diyarbakırspor yaratmakla mutlu musunuz? Hani kısa vadeli ve uzun vadeli planlarınız vardı? Acaba bu planlarınız Diyarbakırspor’u böyle cümle âleme rezil ederek yok olmasını sağlamak mıydı?