AYDINDAKİ İNCİR AĞACI

Aydın’ı Germencik ilçesinde bir vatandaş sahibi olduğu arazi üzerinde bulunan ve SİT alanı olarak ilan edilen evinin çatısı akınca, Kültür ve Turizm il Müdürlüğünden izin alarak çatıyı onarmaya başlamış ve evinin etrafını da tel örgülerle çevirmiş.

Bu işler devam ederken, evin bahçesinde bulunan incir ağaçlarının bir kısmı kurumuş ve aralarda boşluklar oluşmuş.

Vatandaş, en iyisi yeni çukurlar kazayım ve aralara yeni incir ağaçları ekeyim diye düşünmüş.

Şikayet üzerine ilgililer gelmiş ve evin bahçesinde İncir Ağacı ekmek üzere açılmış çukurları görmüş.

Durum incelenmiş, müfettişler gelmiş, müfettişler gitmiş.

Sonuç hiç de iç açıcı değil.

Konunun Savcılığa intikal etmesi gerektiği kendisine bildirilmiş.

Vatandaş, beni bir incir ağacı çukuruna kurban etmeyin, bahçeme ağaç dikmek için çukur kazdım, zaten ismi üzerinde incir ağacı, bu ağaç netameli bir ağaç, ne karı olacak ki, bir de beni Savcılıklara sürüyorsunuz dese de, etkili yetkililer, ya sen ne yaptığının farkında değilsin, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Kanununa aykırı hareket etmişsin demişler.

Vatandaş eee ben o sözünü ettiğiniz kanuna aykırı davranmışsam, boynum kıldan ince, ne yapalım, yaptığımızın cezasını çekeriz, hatta gider incir ağacı çukuruna yatarız demiş.

İfadeler alınmış, ifadeler verilmiş.

İki emniyet görevlisi koluna girerek, eller kelepçesiz vatandaşı Hastahaneye götürmüşler.

Vatandaş sağlık kontrolünden geçirildi.

Hele ki, incir ağacı ekmek suçunu işlemişken ceza alması halinde, kodeste yatmak içini sağlığı yerinde mi?

Adli kontrol şartı ile serbest kalmış.

Aradan günler geçti ve

Aydın Ağır Ceza Mahkemesine 2863 sayılı kanunun 65 ncı maddesine aykırı hareketten ötürü dava açıldı.

Mahkeme başkanı sordu, hakkında İncir Ağacı dikmekten dava açılmış ne diyorsun.

Yok valla hakim bey dedi.

Daha ekmedim.

Öyle çukur kazdım işte.

Hakim sordu ne çukuru kazdın.

Ne çukuru olacak hakim bey,

İncir ağacı.

Ektin mi peki.

Yok ya Hakim bey valla fırsat bulamadım, şikayet edildim, buralara kadar geldim.

Çukur öylece duruyor, gelin bakın altı üstü yarım metrelik çukur.

Kızardı, bozardı, terledi.

Hakim mendilin var mı diye sordu.

Var dedi Hakim bey.

Hadi sil bakalım terini derken, vatandaş, ocağımıza incir ağacı ektik valla diye söylendi.

Hz.Adem ile Hz.Havva da yasaklı incir ağacının meyvesinden mi yemişlerdi, yoksa başka bir meyve yiyince ayıp yerleri açıldığında, incir ağacının yaprakları ile mi örtünmüşlerdi, rivayet muhtelif.

İncir ağaçları da kocaman olur.

Ya çekirdekleri.

Hani incir çekirdeğini doldurmaz senin dediklerin biçiminde bir deyimimiz var ya, hakikaten de öyle, çekirdeği mini minnacıktır.

O mini minnacık çekirdekten, kocaman incir ağacı ve babamızın, annemizin ayıbını örten kocaman yaprakları.

Neyse konumuza dönelim.

Hakim merhametli idi, hem de çok.

Buradan bir başka merhametli Hakime döneyim.

Hiç anlatmamışımdır.

Yeri geldi anlatayım.

Bizim Keke Zübeyr dediğimiz hemşehrimiz bir Hakimimiz vardı.

Sonradan aynı binada birlikte oturduk, komşu da olduk.

Vefatına kadar birlikte çalıştığımız Avukat Behçet Nergiz Ağabeyin de okuldan arkadaşı idi.

Adamın birisi evde eşi ile kavga etmiş, hıramba keşan olmuşlar.

Kafası da o gün için iyiymiş.(benim kafa iyiliğime aykırı bir durum)

Tabancasını çekmiş, bir iki el sağa sola ateş etmiş.

Cam çerçeve yerle bir.

Evin hanımı kaçarak hayatını kurtarmış.

Kafası iyi, tabancayı pencereden atmış, bir başka evin bahçesine.

Kolluk, araştırma, soruşturmadan sonra, adam hakkında yaralamaya teşebbüs, efrada sui muameleden dava açılmış.

Duruşmadayız.

Ben sanık vekiliyim.

Adam tutuklu vaziyette jandarmalar arasında Hakim beyin karşısında.

Eşi, çocukları hepsi Mahkeme salonundalar.

Hakim bey soruyor, sen yaptın, anlat bakalım diyor.

Adam da valla Hakim bey bir cahilliktir yaptım işte.

Hakim tabii sen yaralamak için değil de korkutmak için yaptın değil mi diyor.

Ben içimden gülüyorum, yine Merhameti Pik yaptı Hakim beyin.

Cevap alamıyor.

Ama Hakim bey kararlı,

Tabii tabi öyle yaptın, korkutmak için diyor, adamın ağzından lafı sökmeye çalışıyor.

Eşine soruyor, ne oldu, nasıl oldu diye.

Eşi valla hakim bey ev hali işte bir kere oldu, yaram berem yok, ben eşimden şikayetçi değilim, eşimdir, evmizin direğidir, o olmazsa aç kalırız diye ekliyor.

Hakim bey tabii tabii eşindir, evinizin babasıdır, olmaması lazım, işte yapmış bir kere, tabii tabii şikayetçi değilim diyorsun değil mi? evet Hakim bey şikayetimiz yoktur. Bah çocuklarım da yanımda, onlar da babalarını seviler, istersen onlara sor.

Hakim soruyor şikayetçi değilsiniz değil mi? diye.

Onlar da yoh valla Hakim bey hiçbir şikayetimiz yohtur, babamızdır.

Hakim tabii tabii babanızdır, evinizin direğidir, ya babalar öyledir işte bu hepinize ders olsun.

Bana dönüyor Hakim bey.

Sen ne diyorsun Avukat bey.

İçimden müvekkilimdir bir …. yemiş diyesim geliyor. Sonra dönüp “Hakim bey deliller toplanmış, müvekkilim bir hata yapmış ,kaçma tehlikesi yok, eşi ve çocukları da şikayetçi değil, tahliyesine karar verilsin” diyorum.

Hakim zaten dünden hazır.

Hadi seni tahliye ettim, git diyor.

İncir davası hakimine dönelim.

Hakim bey de bu kanunun Anayasaya,İnsan Haklarına aykırı olduğu gerekçesi ile Anayasa Mahkemesine iptal davası açıyor.

Anayasa Mahkemesi 11 Nisan 2012 de kanunun bazı maddelerini iptal ediyor ve kanunu 13.Ekim.2012 Resmi Gazetede yayınlatıyor.

Anayasa Mahkemesi kararında TBMM sine 1 yıllık süre tanıyor, o süre içerisinde yeni bir kanun yapılsın diye.

Bugün gazetelerde bizim Reza Zerap ile ilgili bir haber okudum.

31 Mayıs’ta Radikal gazetesi, işadamının, Kandilli’de Cem Kozlu’ya ait villayı 25 milyon dolar (yaklaşık 52 milyon 432 bin TL) karşılığında satın aldığını yaz-mış. Gazete, köşk ile çevresindeki ağaç kesimleri ve inşaat çalışmalarını gö-rüntülemek için giden muhabirinin tartaklandığı ve kimlik kartına el konulduğu haberini yayımlamış. Radikal’in haberinden 1 ay sonra Odatv ekibi de olay ye-rine giderek köşkün etrafının brandalarla kapatıldığını görüntülemiş. Odatv’nin haberinde şu sorulara yanıt arandı: “Brandaların arkasında ne var? Olayı, İs-tanbul Büyükşehir Belediyesi, Boğaziçi İmar, Üsküdar Belediyesi Fen İşleri, Koruma Kurulu 6. Daire takip ediyor mu? Projeler onaylı mı?”

Yapılan incelemede,

2 bin 800 metrekare alan içinde, yüksek blok pencereli brandalarla kapatılan yerde köşkün olmadığı, ağaç kesimlerinin yapıldığı yerde de derin inşaat çu-

kurlarının kazıldığını görüntülenmiş. Öte yandan köşk ve çevresinin güvenlik kameralarıyla izleniyormuş.

2863 sayılı kanuna baktım, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı uyarınca işlem yapılmış mı diye.

Evet TBMM si 8/10/2013 tarihinde gerekli değişikliği yapmış ve 6498/3 sayılı kanunu çıkartmış. Kanun metni aşağıda.

Madde 65 – (Değişik: 8/10/2013-6498/3 md.)

Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu Kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.

Bu Kanuna aykırı olarak yıkma veya imar izni verenler, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.

Birinci ve ikinci fıkralarda belirtilen fiiller, korunması gerekli kültür ve tabiat varlığını yurt dışına kaçırmak amacıyla işlenmiş ise verilecek cezalar bir kat artırılır.

Bünyesinde koruma, uygulama ve denetim büroları kurulan idarelerden 57 nci maddenin yedinci fıkrası uyarınca izin almaksızın veya izne aykırı olarak tamirat ve tadilat yapanlar ile izinsiz inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar altı aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılırlar.

Kanun metninden bu tür eylemlerin suç olmaktan çıkmadığını gördüm. Kanun metninde ayrıca “YAPANLAR” ve “YAPTIRANLAR” deyimi var ki. Sorumluluğun tek taraflı olmadığını ortaya koyuyor.

Reza hakkında dava açılır ve beni Avukat olarak tutarsa,

Çıkarım hakimin önüne,

Bir incir yemiş,

Affet hakim bey derim.

Zaten Hakim dünden hazır, merhametli merhametli.