DAVULUN SESİ

Önce Demir Çelik, arkasından Aysel Tuğluk sürecin bittiğini adeta ilan ettiler.
Demir Çelik Muş’ta yaptığı açıklamada, bu iş böyle devam ederse “Ya bölünme veyahut ta Askeri Darbe olacak” dedi.
İki gün önce Ak Parti iktidarı zamanında Kürt sorunu ile ilgili olarak yapılanları kısmen yazdım. Daha da yapılacaklar olduğunu İktidar da kabul ediyor. Bir yol haritasından söz ediliyor. Bu yol haritasının hem İmralı’da Abdullah Öcalan’a verildiği ve hem de taslak nitelikte de olsa iki sayfadan ibaret metnin HDP liler vasıtası ile Kandil’e ulaştırıldığı biliniyor.
Bu son Kandil seyahatinden sonra HDP lilerin tekrar İmralı’ya gitme istekleri var/dı/. Böyle bir talep HDP liler tarafından Adalet Bakanlığına iletildi. Ancak bakanlık bu talebe diğerlerinde olduğu gibi hemen cevap vermedi. HDP liler de yaptıkları açıklamalarda bakanlıktan cevap beklediklerini bir iki yerde ifade ettiler. Belli ki onlar da süreç açısından sıkışmış vaziyetteler ve acilen İmralı’ya gitme gereği duyuyorlar.
Fakat unutulmaması gereken bir husus var ki, o da 6 ila 8 Ekim günlerinde yaşanan hadiseler. Ha bir de bu olayların birkaç gün öncesi var. O da Abdullah Öcalan’ın kardeşinin İmralıya yapmış olduğu ziyaretten sonraki açıklaması. Bu ayın(Ekim) 15 ine kadar somut adımlar atılmazı ise, her şey biter gibi bir şey söyledi. O’nun açıkladığı süreye daha 10 gün var iken, birden bire 6-8 Ekim Hadiseleri cereyan etti.
40 insan hayatını kaybetti. Olay gecesi beni Diyarbakır’dan arayan insanlar, ağabey neredesiniz, Diyarbakır yanıyor, insanlar evlerinin üçüncü katlarından aşağıya atılıyor, niye buna bir dur demiyorsunuz dedi.
Ben “Aman Allahım, nasıl insanlar evlerinin balkonundan atılırlar dememe kalmadan, “ağabey insanları kurşunlamışlar, ondan sonra evlerin balkonundan atmışlar, üzerlerinden de arabalarla geçmişler” dediğinde hiç kuşkusuz kanım dondu, tamam ben bir bakayım, bir iki yeri arayayım, bilmem sonuç alabilir miyiz” dedim. Durum o ana kadar televizyonlarda haber halinde bile değildi.
Sonraki saatlerde afet haberleri ardı arkasına gelmeye başladı. Öldürülen insanlar, yakılan yıkılan evler işyerleri, bankalar, öğrenci yurtları.
O günden sonra Bingöl’de katledilen 3 emniyet görevlisi, Diyarbakır Bağlarda eşinin gözleri önünde kafasına kurşun sıkılan zavallı bir Anadolu çocuğu.
Bunlar hükümetin zaten ciddi tuttuğu işi, daha bir hassasiyetle götürme konusunda gardını almasına sebep oldu.
Basiret ağır bastı ve yapılan açıklamalarda Barış Sürecinin devam ettirileceği, kimi provokasyonlara gelinmeyeceği Devlet aklı ile topluma deklare edildi. Hükümet bununla iki şeyi yapmış oldu, bunlardan birincisi Barış sürecini devam ettirir iken, sokakların daha fazla hareketlenmesine fırsat vermeyeceğini, ikincisi Anadolu insanının barış meselesinde kendisine güvenmesi gerektiğini ortaya koydu.
HDP tarafı yaptığı açıklamalarda baştan sona red ve inkar cihetine gitmiş bulunuyor. Selahattin bey biliyorsunuz ben insanlara sokaklara çıkın demekle, aslında gidin insan öldürün, sağı solu yakın yıkın demedim, demokratik tepkinizi ortaya koyun dedim dönüşünde bulundu, HDP Gurup Başkan vekili İdris Balüken Bingöl olaylarını örgütün yaptığına dair elde delil bulunmadığını, olay araştırılsın isteğinin Ak Parti tarafından kabul edilmediğini ifade ederek, olayı PKK nın yapmadığını zımnen beyana çalıştı, Diyarbakır olayı hakkında ise henüz bir açıklama gelmedi HDP lilerden.
Bu devletin de insanlarının da bir hafızası var. O hafıza ile balık yağı yutturulup alay etmek doğru değil.
İşin başına döndüğümüzde; Abdullah Öcalan’ın kardeşinin Ekim ayı başında ağabeyi ile görüştükten sonra, bu ayın 15 ine kadar atılması gereken adımları hükümet atsın, yoksa sorumluluk bizden gider açıklaması olmasa,
Ardından buna dayalı Selahattin beyin sokaklara dökülün demokratik tepkinizi koyun yönlendirmesi gelmese, 6-8 Ekim olayları olmaz, Bingöl ve Diyarbakır hadiseleri cereyan etmezdi.
PKK nın şu andaki eylemleri ile ilgili olarak Hükümet tarafı, bir büyük aklın yönlendirmesinden söz ediyor. Bizde özellikle hükümetler bir büyük akıldan söz ettiklerinde hiç kuşkusuz akla ABD geliyor. Hükümetin aklına böyle bir kar suyunun kaçmasına neden olan Cemil Bayık’ın görüşmeler sürecinde, ABD den aracılık yapılmasını istemesi.
PKK nın söke söke alırım veya vuruşarak çekilirim taktiğine hükümet şu anda istediğini yapabilirsin demiyor. Onlar da gardlarını aldılar ve İmralı görüşmeleri için gelen randevuya şimdiye kadar olumlu cevap vermediler. Sayın Başbakan Avusturalya’ya yapacağı ziyaret öncesindeki açıklamalarında bir kere daha Kamu Güvenliğinin esas olduğunu, bundan vazgeçmelerinin asla mümkün olmadığını beyan etti.
Örgüt söke söke alırım,
Devlet güvenlik sağlanmadan hiçbir şey yapılmaz açıklaması ile karşı çıktı.
Devletin beklediği sarih veya zimni sürecin devamı esnasında bir daha mal ve can kaybı ile neticelenen olaylara girişilmeyeceği yolunda bir söz. Bu yapılmadan öyle anlaşılıyor ki, İmralı görüşmeleri askıya alınmış olacak.
Böyle bir ortamda Muş Milletvekili Demir Çelik’in ya bölünme veya darbe açıklaması ile Aysel Tuğluk’un süreç aslında bitti de hükümet bunu bize açıklattırmak istiyor beyanı ağır bir yük olarak milletin omuzlarına çökmüş bulunuyor.
Davulun sesi uzaklardan hoş gelir. Ne bölünme ve ne de ihtilal bugün Kürt insanı için iyi bir şey değil. O bölünme dediğiniz heyula ile karşı karşıya kalmanız bugünden yarına olacak şeyler mi? Zira Türk tarafı daha bu konuda sözünü söylemedi. 1000 yıldır vatan bildikleri toprakları alıp gidebilirsiniz diyene rastladınız mı? Bizim de istediğimiz zaten bu, bir iç savaş diyenler koca bir yanılgı içerisindeler. Bu millet Müslüman. Diş dişe dokunduğunda, onlar biri birini vurmaz. Ya ihtilal seçeneği? Yaşayana bilir, oldu mu kardeşim.
Gördüğüm şey şu: Abdullah Öcalan’ı ortadan kaldırmadan barışın önünü kesemezsiniz.
BATILI TASVİRE GEREK YOK.
Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, PKK nın 1 Milyon kişiyi sokaklara dökme imkanı var demiş. Bu bir milyon lafı çokluktan kinaye mi yoksa gerçek mi bilmiyoruz. Ancak Galip Bey, gerçekten PKK nın 1 milyon kişiyi sokaklara dökebilecek istidatta olduğunu söylediği anlaşılıyor. Bu bir milyon kişi Güneydoğuda sadece Diyarbakır’da var. Demek ki ayaklanmada merkez Diyarbakır mı olacak? Bir Milyon kişi sokaklara dökülür ise, hiçbir güç onları engelleyemez değil mi? Benim bildiğim bu
türden girişimlerde Abdullah Öcalan’nın isteği ile geçmiş yıllarda PKK birçok defa uygulamaya soktu, ama başaramadı. Galip bey iktidar partisi Millet vekili. Elbette bir bildiği var ise, bunu hükümete aktarmıştır.
Bir bildiği yoksa, Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi “Batılı tasvir saf gönülleri idlal eder- haksız olanı illede şekillendirip ortaya koymak, temiz akılları, saf gönülleri mecrasından saptırır, durduk yere zarar verir”. Kuralınca imkansızı mümkünmüş gibi beyan etmemektir.