ESED’İN MUHALİFİ IŞİDİ KİM VURUYOR, ONA BİR BAKIN

Bir arkadaş sordu, Suriye olayı ne olacak, Esed gidecek mi, muhalifler başarılı olacaklar mı, IŞİD bu meselede daha ne kadar mesafe alabilir, Kobane de yaşanan hadiselerin sonucu nereye varacak, Türkiye’nin Kobane ile ilgili tutumu hakkında ne düşünüyorsun v.s.

İşte düşündüklerim.

Önce Esed Muhalifi IŞİD i havadan kim bombalıyor önce ona bir bakın.

Sonra,

Türkiye zannediyorum Suriye olayına girerken şöyle düşündü. Nasıl olsa Mısır düştü. İhvan orada başarılı oldu. Seçimler yapıldı, Mursi normal seçimler sonucu başa geçti. Yeni Anayasa Mısır halkı tarafından onaylanarak kabul edildi.

İslam hilalin tamamlanmasının önünde engel gibi duran Suriye var. O halde Suriye’de muhalif kesim desteklenir/tabii ki daha çok ihvan/ işbaşına gelirse bu iş tamam olur, Hilal dolunaya doğru evrilmeye başlar.

Türkiye, Mısır, Suriye, Ürdün, Lübnan, Arap emirlikleri ve hatta Suudi Arabistan’ın birlikteliği, dünyada yeni bir düzenin kurulması anlamına gelir. Büyük İttihad sağlanmış olur.

Şii mezhebi yönelimleri ile diğer İslam ülkelerinden farklı bir yaklaşım içerisinde olan İran dize gelmese de maraza çıkartmaktan vazgeçer.

Zaten Türki Cumhuriyetler aşağıdan Türkiye’nin, yukarıdan Pakistan’nın yönlendirmesi ile birlikten kopmayı göze alamazlar. İşte o zaman bir büyük İslam idealine doğru dünya yönelmiş ve belki tarihinde hiç olmadığı kadarı ile İslam Birleşmiş Milletleri teşkil edilmiş olur. Ve dünyaya nizamat veren, en azından kendi kendisini idare eden ABD, Avrupa, Rusya ve Çinden sonra bir beşinci dünya gücü harekete geçmiş olur.

Sanıyorum bu niyetin başta ABD farkında oldu. Suriye iç savaşında muhaliflerin yanında olmayı vaat etmesine rağmen, sözünde durmadı. Müslümanların bir büyük güç oluşturmasına fırsat vermedi.

Lütfen Libya olayını hatırlayın, BM Güvenlik Konseyinin onayını almadan oluşturulan koalisyon Libya’yı yukarıdan sürekli biçimde bombaladılar, Kaddafiyi evinde oturamayacak hale getirdiler, çöllere sürdüler ve nihayetinde O, bir logar çukurunda muhalifler tarafından derdest edildi ve feci şekilde katledildi.

O halde bu durum Suriye bakımından neden gerçekleşmesin? Çünkü Esed’in Kaddafiden farkı yok, ABD bu politikasından vazgeçmez diye düşünüldü. Ancak ABD, gidişatın bir İslam birliğine doğru evrildiğini fark edince, Suriye ile ilgili politikasından vazgeçti, en iyi Suriye’nin biri birini yiyen Suriye olduğuna karar verdi. Türkiye’yi bu işe bulaştırmıştı ama, mahzuru yoktu, Çünkü kolu kanadı bu tür bir sebeple de olsa kırılmış bir Türkiye, hem Ortadoğu petrolleri için, hem İsrail’in güvenliği için bulunmaz bir fırsattı, değerlendirmek gerekirdi. Onlar da bu fırsatı sonuna kadar değerlendirdiler. Karman çorman hale gelen Suriye bataklığından, her gün yeni ihanet girişimleri, Türkiye’yi adeta bir ağ gibi sarıyor.

Baksanıza siyaset yapıcıları ve yorumcuları için adeta bir labratuvar haline gelen Suriye şapkasından her gün yen bir cin nereden çıkacak diye bakıp duruyoruz.

İşte Kobane böyle bir ortamda yeni bir savaş fenomeni olarak karşımıza çıktı. Kobane’yi savunan PYD güçlerini Türkiye, PKK nın bir devamı olarak görüyordu. Zaten onlar da bunu inkar etmiyorlar. Irak Kürdistanının yönetimini elinde bulunduran Barzani ailesi ile PYD arasında yaşanan sorunların kaynağında da, PYD nin kendilerinden çok, Kandili dinlemiş olması idi.

Kandili Barzanilerden daha çok dinleyen, onların sözünden çıkmayan bir PYD ye Türkiye’nin resmi politikalarında yer yoktu.

Ama iş öyle bir seyir gösterdi ve öylesine çığırından çıktı ki, Kobaneden kaçan PYD lilerin ailelerine şimdi Türkiye bakıyor, kısa süre içerisinde onlara 500 milyon dolar harcama yapıyor ve Peşmerge güçlerinin kendi topraklarından geçerek PYD nin yardımına koşmasına yardımcı oluyor, olmak zorunda kalıyor.

Fakat yine de PYD nin PKK dan farkı olmadığını açıklıyor.

O zaman da insanlar sorup duruyor, ya sen PKK ya yardım mı ediyorsun?

Irak Kürdistanından gelenlerin PKK lı olmadıklarını nasıl tespit ediyorsun, adamların ellerinde Irak Pasaportu ve yeni kimlikleri var ise, ne yapacaksın da onların PKK lı olmadıklarını belirleyeceksin, yoksa bu insanları Kobane’ye geçiş yaparken, kan testlerine mi tabi tutacaksın, DNA araştırmasına mı gideceksin? Tabii ki bunları yapmanın imkanı yok. Ve hiç kuşkusuz oraya gidenlerin Peşmergeden ziyade PKK lı olduklarını insanlar daha çok kabul ediyor.

Ya bu politika da tutmaz, başarılı olmaz da IŞİD bölgeyi ele geçirir ise, alın başınıza yeni bir iş, yeni bir sarmal.

Görüyorsunuz işte, benim ta işin başından beri Suriye politikasında düşündüklerimin yerine getirilmemesi, başımıza ne işler açtı.

Evet Suriye’de belki bizim anladığımız manada demokrasi yoktu, fakat Suriye’de Beşşar Esed’in iş başına gelmesi esnasında hem de birkaç turlu seçim yapıldı, Suriye’de insanların büyük çoğunluğu iç işlerine kimsenin karışmasını istemedikleri ortaya çıktı, halkın Beşşar Esed yönetiminden memnuniyeti eskisi ile kıyaslanmayacak derecede arttı, biz bu halimizden memnunuz, rejimimizin isminin ille de Demokrasi olması gerekmez, herkes kendi işine baksın dediler. Ama kimse onları dinlemedi. Emeviye Camii Baş İmam Hatibi ve Şam Müftüsünün, kimse iç işlerimize karışmasın, biz her gün daha iyiye, daha güzele doğru yol alıyoruz, Beşşar Esed zamanında Sünni Müslümanlar için Suriye’de 1000 tane cami yapıldı, bizim asıl hasmımız; topraklarımızı/Golan Tepelerini/ bulunduran İsrail’dir, bu hareketler İsrail’in işine yarar, bunu yapmayın demesine rağmen, komşular, hayır siz bu işi bizden iyi bilemezsiniz dediler ve Suriye içinden çıkılması imkansız bir girdaba sürüklendi.

Bu gidişat ile Beşşar Rejimine karşı kimse başarı elde edemez. Ne bileyim ki, Rusya, Çin ve İran şu ana kadarki politikalarından vazgeçip de Esedi gözden çıkaralar. Böyle bir şeyin ihtimal dahilinde olduğunu sizler görüyor musunuz? Ben görmüyorum. Rusya, Çin ve İran’ın bu tavrı devam ettiği sürece, ÖSO Esed’i yenemez. Geriye ABD ve onun oluşturacağı koalisyon güçlerinin Libya örneği kalıyor. Onu da uygulayabilirler mi?

Esed’in muhalifi IŞİD kim vuruyor, ona bir bakın, karar verin.