SURİYELİLERE GÜVENLİ BİZE GÜVENSİZ OLMASIN

Suriye meselesinin ta başına giderek, biz niye bu işe böylesine angaje olduk, ne işimiz vardı Suriye’nin demokrasisi ile, sanki çok yakın ilişki içerisinde olduğumuz Suudi Arabistan’da demokrasi mi var, hatta göstermelik de olsa bir seçim mi var demeyi şimdilik bir tarafa bırakalım. Zira bu hesabın hala başında sayılırız.

Suriye meselesinin sabah akşam başımıza yeni bir takım işleri açmasının önünü nasıl alacağız diye hesap yapıp duruyoruz. Hani halk arasında kaş yapayım derken göz çıkartmak deyimine tam uygun bir hal. Suriye’de hak ve özgürlükler kamil manada yürürlüğe girsin, insanlar özgür olmanın tadını çıkarsınlar, bu ülkede yaşayan insanların hepsi serbest seçimler ile kendi yöneticilerini belirlesinler derken, tam da Al Başına Belayı dedirtecek bir durum ile karşı karşıya kaldık.

Kimse işin bu raddeye gelişini tahmin etmiyordu. Mısır devriminde olduğu gibi üç beş bin insan hayatını kaybetse de, milyonların geleceği kurtulur hesabı yapıldı. Ama ölümler 200 bini geçti. Milyonlar bölge ülkelerine sığınmak zorunda kaldılar. Muhacir oldular. Evlerini yurtlarını bağlarını bahçelerini terk etmek mecburiyetinde bırakıldılar. 5 Milyondan fazla Suriyeli bölge ülkelerinde ser sefil bir halde yaşam mücadelesi veriyorlar.

Üstelik bu işin sonunun nereye varacağı bilinmiyor.

Şimdilerde yeniden ön plana çıkan ÖSO nun öncülüğünde yürütüldüğü ifade edilen rejim muhalifi hareketin, içerisine düşmüş olduğu kısır döngü sebebiyle Suriye rejimini yerinden etmesi olası görülmüyor. Ne bileyim ki, doğrudan Esed ve şürekasına karşı misli görülmemiş bir hareketi batı ülkeleri organize eder de, Esed’in hayatının kaybı ile neticelenecek PSİKOLOJİK EŞİK aşılacak olur ise, durum değişebilir/mi/. bakalım göreceğiz.

Bu minval üzere devam eden iç savaşın konumunu muhafaza etmesi halinde iki ileri bir geri zemininden kayacağını var sayanların sayısı fazla değil.

İşte şimdi Türkiye’nin gündemine Lübnanın da kapısını kapatması ile Türkiye’ye sayıları milyonları bulacak bir göç dalgasının gelmesinden duyulan endişe sebebiyle, Suriye içlerinde veya Türkiye sınırında güvenli bölge oluşturma çabaları geldi oturdu.

Türkiye sınırında oluşturulması düşünülen güvenli bölge tanımımı pek anlamadım. Türkiye sınırında güvenli bölge, ülkenin sınırları içerisinde mi olacak, yoksa Suriye ülkesi ile Türkiye’nin sınırının kesiştiği Suriye devleti sınırları içerisinde mi gerçekleşecek bunu bilmiyoruz. Ancak Türkiye’nin öngördüğü ve Suriye Devleti sınırları içerisinde oluşturulması düşünülen güvenli bölge/tampon bölge/ meselenin bir diğer yanını oluşturduğuna göre, birinci güvenli bölgenin Türkiye sınırları içerisinde , ikinci güvenli bölgenin Suriye sınırları dahilinde olması öngörülüyor. Her iki halde de Türkiye bu bölgelere sığınmak zorunda kalan insanlara lojistik destek sağlayacakmış.

Türkiye ülkesi içerisinde güvenli bölge oluşumu zaten şimdiye kadar zaten oluşturulmadı mı? Acaba bundan kasıt gelecek mültecilerin Türkiye’ye dağılmasını önleyecek ve bu insanları sınırda tutacak bir projeden mi bahsedilmektedir, bunun izaha ihtiyacı var.

Gerek Türkiye sınırları içerisinde oluşturulacak GÜVENLİ BÖLGE ve gerekse Suriye içlerinde tesis edilmesi düşünülen GÜVENLİ BÖLGE projesi, her iki hali ile Suriye vatandaşlarının güvenliğini, kısmi de olsa sağlıklı bir yaşam sürmelerini temin sadedine yönelik de olsa, ilan edilecek bu bölgelere yönelik bir saldırı GÜVENİN SARSILMASI ve savaş ilanıdır. Dünyada bir başına kaldığı anlaşılan Türkiye böyle bir savaşı kaldırabilir mi? Türkiye’nin belli olan tezleri karşısında çıkacak bir savaşta hedef Esed olduğuna göre Şama kadar Türk askerinin gitmesine izin verirler mi?

Bakınız şimdiye kadar Türkiye’nin Suriye meselesinde ileri sürdüğü tezlerden hiçbirisini üyesi olmaya çalıştığımız batı dünyası(AB) ve ne de stratejik ortak olduğumuz ABD kabul etmiş değildir. Bu isteğe, Rusya, Çin ve İran’ın karşı tavrını zaten söylemeye gerek bile yok.

Anlayacağınız, şu anda dünyada hiçbir ülke bizim Suriye topraklarına Asker göndermemizi istemiyor. Hani yabancıları bir tarafa bırakalım, ne kandil, ne İmralı ve onların politikasını bire bir uygulamakla mükellef HDP, Türk askerinin Suriye topraklarına girmesini kabul etmiyor.

Ancak herkesin de bizden bir takım istekleri var. Kapılarını aç, mültecileri kabul et, onları besle, topraklarından başka ülkelerin silahlı güçlerinin geçmesini kabul et… bu ne ya.

İşte yazının başında Suriye meselesini daha çok tartışacağız ve bu hesap görülmedi yolundaki ironik fatalizmin/kadercilik/ bize öğrettikleri zarardan başka bir şey değil.

Şu anda herkes bizi müstemleke olarak görüyor ve kullanmaya kalkışıyor. IŞİD e yapılanların binde birini neden Esed’e yapmadınız.

Peki yapmamız gereken ne diye soruyorsunuz değil mi?

Önce manzarayı görelim.

Suriye’de yaşananlar bir din savaşı değil.

Şimdiye kadar halkımızın zihninde oluşan/oluşturulan/ Esed Nusayri/İslam akidesi dışında bir mezhebin mensubu/ ona karşı savaşanlar dindar ve Müslüman!!! Yok böyle bir şey.

Burada bir güç savaşı sürüyor.

İlk hedef İsrailin sarsılmaz güvenliğini perçinlemek,

ikincisi Türkiye’nin kolunu kanadını kırmak,

üçüncüsü Ortadoğu petrolünün yağ gibi, kaymak gibi batıya akmasını temin etmek,

dördüoncüsü, bir İslam birliğinin asla tesis edilemeyeceğini bir kez daha zihinlere kazımak.

Cevabım.

1-Türkiye, Suriye politikasında değişikliğe gitme kararı almıştır.

2-Türkiye toprakları muhalif, muvafık hiçbir ülke insanına, askerine, silahına açık değildir.

3-Türkiye toprakları ve sınırları Suriye tarafından gelecek bütün geçişlere kapatılmıştır.

4-Şimdiye kadar Türkiye’ye sığınan bütün Suriyeliler bizim kardeşlerimizdir. Onlar Türkiye halkının zimamına bırakılmıştır. Korunup

kollanacaklardır. Bundan sonrası ülke bütünlüğümüzü bozmakta, ülkemiz insanının huzurunu kaçırmaktadır. Daha fazlasına katlanmama kararı almış bulunmaktayız.

5-Suriye’de işler duruluncaya kadar Esed rejimi ile herhangi bir angajmana girilmeyecektir. Ancak işler durulduğunda; Esed başta kalmış ise Devletlerarası münasebet derhal tesis edilecektir.

6-Esed rejiminin gitmesi veya kalması konusunda Türkiye hiçbir yükümlülük üstlenmeyecektir. Bu konularda tamamen nötr kalma kararı alınmıştır.

7-Başta ABD olmak üzere batı dünyasının Suriye ile ilgili hiçbir toplantısına Türkiye katılmayacaktır.

8-PYD ye atılan silahların IŞİD in eline geçtiğinin belirlenmesi üzerine Türkiye’nin en üst perdeden seslendirdiği yanlışlığa işaret edilen girişime verilen cevapta, Türkiye bize akıl vermesin(aklını kendisine saklasın) türünden cevaplar milletimizi derinden üzmüştür.

Biz bu işten çekiliyoruz ve ABD nin kendi aklı ile sorunları çözmesine fırsat veriyoruz.

Irak işini nasıl çözdüler ise, Suriye işini de öyle çözerler. Meydan onların.