“ÇÖZÜM SÜRECİ’NE” DAİR ESEN RÜZGAR!..

Gündem mahalli seçimler olsa da, siyasetin bir kulvarında çözüm süreci de konuşuluyor!.. Salt HDP/DEM odaklı gelişmiyor.. CHP ve AK Parti’nin de mahallesinde, bu minvalde beyin fırtınaları, yapılıyor!.. Çok yönlü gelişen mülahazalar nedeniyle ikmale gelen soru; çözüm süreci seçimden sonra işlerlik kazanacak mı!?..

***

Dikkat edilirse seçime dair işbirliği, ittifak ya da kent uzlaşısı gibi kavramların eksenindeki görüşmeler de, masada yer alıyor.. Kaldı ki, görüşenler karşı mahalleden çözüm sürecine dair, söz mü alındı, anlaşma mı sağlandı gibisinden tepkisel beyanlar geliyor!.. Bir kesim de; ortamı yumuşatma adına adres gösteriyor.

***

DEM’lilere bakarsanız!.. Özellikle yönetim kadrosu ve partiye yıllarını vermiş, bilinen isimler çözüm sürecine dair beklentilerini, her fırsatta, uzatılan her mikrofona zikrediyorlar!.. 12 yıl önce dondurucuya alınan çözüm süreci, yeniden masaya alınsın, konuşulsun, tartışılsın, nihayete erdirilsin diye!..

***

Ahmet Türk!.. DEM siyasetinin kıdemli isimlerinden.. Adaylığı evresinde, verdiği bir mülakatında, şöyle bir ifade kullandı.? Ki, CHP’nin hayli tepkisini de üzerine çekerek, beyan etti. Dedi ki; “Kürt meselesini Kılıçdaroğlu çözemez. Çözerse Erdoğan çözer..”

***

Türk’ten önce yine kıdemli isimlerden Leyla Zana uzun bir aradan sonra sessizliğini bozdu!.. Partiye özeleştiride bulunurken, “çözüm sürecine” odaklı, AK Parti’yi ve Erdoğan’ı adres gösterdi.. Görüşülmesi gerekirken neden ırak kalınıyor.. Aynı yönde, Selahattin Demirtaş’tan da, çıkış geldi!..

***

Hele ki, Sırrı Sakık’ın İzmir’deki CHP’ye ilişkin beyanları!.. Dikkatleri yüksek dozajlı olarak, Çözüm sürecine ve Kürtlerin bu kulvarda ortaya koyacağı siyaset ve seçim stratejisine çevrildi. Bir şeyler gelişebilir mi, bir şeyler değişebilir mi?. Özellikle de, Yeni Anayasa’nın ağırlıklı konuşulduğu evrede!..

***

Tüm bu gelişmeler muhalefetin “DEM AK Parti’yle görüşüyor..” Hatta, AK Parti ile DEM kayyımlarla alakalı, anlaştı.. Bu kez “kaybettiren değil, kazandıran olacak..” Gibisinden, iddialar gündemleştirildi.. CHP’nin fondaş medyası bile, manşetler attı, yorumlar ikmale getirildi, “DEM, AK Partiyle pazarlık yapıyor” diye?

***

CHP’nin dar alandaki bu hamleleri der demez endişen ne dedirtmiyor deği?.. Sen ki, İstanbul merkezli DEM ile kent uzlaşısı ismiyle, işbirliği yaptın!.. Hatırına binaen, DEM 22 ilçede aday göstermedi. Ne bu endişe ve telaş!? Yoksa, kep düştü kel göründü misali bir durum vaki?..

***

Bu arada, DEM’in İBB adayı Meral Danış Beştaş’ın önceki günkü açıklaması da pür dikkat çekiciydi.. 31 Mart seçim sonrası, “çözüm sürecine” ilişkin, AK Parti ile görüşmeye hazır olduklarını söyledi.. “Meselenin artık konuşarak ve diyalogla çözüm yoluna girmesi noktasında irade koyuyoruz. Zaten 2013'te de meseleye aynı şekilde yaklaşmıştık..”

***

Dikkat çeken diğer söylemi ise, CHP’ye çözüm sürecine ilişkin, tepki ve eleştirisi.. Dediği şu; "CHP'de Kürt meselesine yaklaşımda ve dilde en azından sorunları gören ve çözüm önerilerini ifade eden bir değişim gördüğümü söyleyemem. CHP bize düşmanlık yapan siyasetçileri yeniden aday yaptı. Bu tercihler Genel Merkez'de bir yaklaşım ortaya koyuyor."

***

Dikkat çekici bir nokta da, CHP cephesinde çözüm sürecine dair, yükselen eleştirisel ses!.. Özgür Özel ifade etti. "DEM Parti'nin izlediği stratejide kendi sözcüleri, milletvekillerinden okuduğumuz AK Parti ile 1 Nisan sonrasına yönelik, yani kayyum atama meselesi başta olmak üzere, çeşitli görüşmeler yapılıyor."

***

Çözüm süreciyle alakalı, Diyarbakır’da da hareketlilik yaşandı!. Geçtiğimiz hafta, iki toplantı yapıldı?.. Hatta üç diyebiliriz.. Bir, Diyarbakır’daki STK’ların içerisinde bulunduğu Kent Platformu?.. Ki sonuç bildirgesi yayınladı..

***

Diğeri de, DİTAM’ın.. GÜNSİAD’ın da basın buluşması vardı.. Üç cepheden yükselen ortak ses, “silahlar sussun, yeni bir çözüm süreci başlatılsın..” Kaldı ki, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala’nın Diyarbakır’daki hafızalarda yer alan, iki ay önceki konuşması!..

***

Hepsi, yekün bir şekilde bir rüzgârın esebileceğine dair, sinyaller veriyor.. Ama şu bir gerçektir ki, olabilecek bir sürecin, şekli de, şemali de, hedefleri de, muhatapları da, bir önceki portrede olmayacağını söylemem gerekir?!..

***

Neden derseniz!?.. O günkü konjöktür ile bugün kü hal-i vaziyet bir değil.. Halk deyimidir, o günden bugüne, çok sular aktı, çok şeyler değişti.. 12 yıl uzun bir zaman dilimi. Hem Türkiye, hem Ortadoğu hem de, toplumlar!.. Şartlar eski şartlar değil.. Kaldı ki, namlunun ucuyla siyasal çözüm, kamil olmaz!..

***

Sonuç itibariyle!.. Bir önceki yazımda da dile getirdim.. Türkiye’nin yeni dünya düzeninde, en büyük girdabı olan, kendi iç dünyasında, ivedi bir şekilde sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel bazlı toplumsal bir birliğini ve dirliğini, tesis etmesi lazım!..

***

Ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı, hizipleştirici, bölücülüğü körükleyen tüm katmanları, yekün şekilde, izole etmek, Türkiye’nin yeni yüzyılının olmazsa olmazıdır.. Daha çağdaş, daha demokratik, daha özgürlükçü ve eşitlikçi birliğin ve dirliğin, sağlanması lazım!..

***

İnşa edeceği bu birlik, hem içeride, hem de dışarıda güçlü bir kimliği tesis eder!.. Hele ki, Milli Savunma noktasında.. Özellikle, Ortadoğu gibi bir bataklık içerisinde, kim dost, kim düşman belli olsa da, beklenmeyen atmosfer içerisinde, güçlü, diri, teknolojik üstünlüğü tesis etmiş devlet olmalı ki; kendini koruyabilsin!?..  Bunun iyi bilinip, okunması lazım!..

***

Çünkü bu mevzu bir seçime, bir makama ve koltuğa meze edilemez kadar önemli!.. Hele ki, Türkiye’ye diş bileyenlerin pusuda yattığı, bir zaman dilimi içerisinde!.. Hür, bağımsız sivil bir siyaset, çok şeyi, kendiliğinden yumuşatarak, çözer!..

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Silahın, şantajın, tehdidin panzehiri; toplumsal birliğin tesisidir!..