DEĞİŞİM'İN DEĞİŞİMİ?

Vay maşallah…!

Kemal Bey'e… "Değişim" diyor…

Ama "değişimin, değişimi!"

Kurultay "girdabı" var…

İmza…

İmzasızlar…

İl teşkilatları…

Vekiller; "kollama" noktasında; serüven icra ediyorlar.

Neyse!

"Değişim" dedi ya, Kemal Bey!

Kendisi değişmezse de…

Koltuk kendisinde kalsa da…

Özü itibariyle; MYK'da "değişim" olacak..

Ağustos'un başında; "kim gider, kim kalır" belli olacak..

Ama!

Bu "değişim" 10'uncu yönetim "kurulu" olacak..

Tabi ki onun adına..

***

Malum..

"Kaset'le gelen" başkan idi..

O günden, bugüne!

Tarih, 22-23 Mayıs 2010…

Kemal'in genel başkanlığa ilk kez seçildiği; kurultay..

Ki 33. Olağan Kurultay…

Takvimin yapraklarını çevirince, çıkan sonuç..

Kılıçdaroğlu, 8 yılda 9 kez MYK değişikliğine gitti.

Hatırlarsak…

Kılıçdaroğlu'nun atadığı MYK'de, eski Genel Sekreter Önder Sav'ın etkisi büyüktü…

Rol biçendi..

Ancak bir süre sonra Sav ile ters düştü..

3 Kasım 2010'da MYK'de revizyona gitti.

16 ismi MYK dışında bırakıldı…

Görev; Gürsel Tekin'e emanet edildi...

Olağanüstü kurultay çağrısını 18 Aralık 2010'da Kılıçdaroğlu; "yeni bir yapılanmaya" gitti..

Önce, Parti Meclisini yeniledi..

Sonra da, MYK'de "toplu" bir revizyon değişikliği yaptı..

2011 Genel seçimlerine gidildi…

Sandığın ve seçmenin mesajıyla yine "MYK'de revizyon" yaptı..

PM VE MYK'DAKİ REVİZYONLAR

17 Ağustos 2011'de yine MYK'de değişikliğe giderek, bu kez yönetimin önemli bir kısmını değiştirdi.

O dönemde 80 olan PM üye sayısını 2012'de art arda yapılan tüzük kurultaylarıyla, düşürdü..

Ki sayı 60'a düşürüldü…

CHP 17-18 Temmuz 2012'de 34. Olağan Kurultayı'nı gerçekleştirdi.

Bu kurultayın ardından da bir kez daha MYK yenilendi.

Bu kez, Cumhurbaşkanı seçiminin ardından; Olağanüstü kurultay'a gidildi..

5 Eylül 2014…

18. Olağanüstü Kurultay..

Yalova Milletvekili Muharrem İnce ile yarışan Kılıçdaroğlu, yeniden genel başkanlığa seçildi…

Ve yine yeni bir MYK kadrosu oluşturdu..

Dikiş, tutturulamaz bir hal..

16-17 Ocak 2016'da gerçekleştirilen 35. Olağan Kurultay'a bakıldığında; "yine MYK ataması" var..

Ki bu kurultayın ardından yapılan tüzük değişikliği kapsamında, 17 olan MYK üye sayısında indirime gidildi..

4 eksikle, sayı 13'e düşürüldü..

CHP'deki son MYK ataması ise bu yıl şubat ayındaki 36. Olağan Kurultay'ın ardından gerçekleşti.

Özetlersek, kurultayları..

"Değişim" diyen Kemal Kılıçdaroğlu bu süre zarfında; "kimler geldi kimler gitti?" dedirttiği gibi..

100'den fazla genel başkan yardımcısı değiştirdi..

***

PARTİNİN YONTTUĞU İSİMLER…

Yontulan isimler…

İlki, Gürsel Tekin..

Önder Sav sonrasında örgütlerin teslim edildiği isim idi; Gürsel Tekin..

Ki 6 yıl boyunca Kılıçdaroğlu'nun tüm MYK'lerinde yer aldı.

Tekin, 2016 ve 2018'deki olağan kurultaylarda PM'ye giremedi.

Kılıçdaroğlu'nun ilk MYK'sinde parti sözcüsü olan Süheyl Batum daha sonra Kılıçdaroğlu ile ters düşerek partiden ihraç edildi.

Batum gibi 2011'deki revizyonda parti sözcüsü yapılan Birgül Ayman Güler de partiden ihraç edilen isimler içerisinde yer aldı.

İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke de parti yönetimi ile ters düştü..

Parti sözcülüğünü bıraktı..

Ama milletvekilliğini sürdürdü.

***

8 YILDA 320 PM ÜYESİ DEĞİŞTİ.

Kolay mı?

8 yılda 320 PM üyesini değiştirebilmek..

Partinin önemli organı olan; PM'de seçimler her zaman çekişmeli geçti.

Her kurultayda 500'ü aşan aday PM'ye girebilmek için mücadele etti..

Hep bir öncekine göre her seçimde listenin yarıya yakını yenilendi.

Anahtar listeyi çoğu zaman 10 ila 20 arasındaki isim delmeyi başardı.

Her kurultayda yarıya yakını değişen PM'lerde yerini koruyan tek isim Haluk Koç oldu…

Son kurultayda ise Sezgin Tanrıkulu ve Mehmet Bekaroğlu liste dışı kaldı. 

Velhasıl kelam…

CHP hakikatten; "değişimin değişimini" icra ediyor…

Dile kolay..

Bir başkan; 8 yılda 100 "Başkan Yardımcısını" değiştiriyor..

Bir başkan, 8 yılda 320 PM üyesini değiştiriyor…

Bir başkan, her yıl "ya kurultay, ya olağanüstü kongre" yapıyor..

***

59 İL BAŞKANI NE İSTİYOR?

Şimdi…

Kemal bey neler dedi?

Değişim…

Ama "değişimin değişimiyle köklü değişim!"

Peki…

Şu 59 İl Başkanı'nın arz-ı endam hali…

Deklarasyonları…

Ve kedilerince; "parti yönetimine verdikleri" mesaj…

“Kurultay istemiyoruz, Partiye zarar veriyor!”

Mahiyet…

"Değişimi istemiyoruz!"

Yani, vaziyetin devamı…

Mevcudiyetin korunması…

Gidişatın aynen; sürmesi…

Söylenecek tek söz var…

O da şu…

Kurultay'ın…

Kurultay tartışmalarının yaratacağı tahribat…

Mevcudiyetin korunmasının verdiği zararın yanında; "çerez" kalır…

Yaklaşılmaz…

***

CHP'DEKİ KOLTUK YARIŞI…

Hal böyle iken…

CHP'deki "koltuk" karışı, salt Genel başkanlık için değil…

"Koltuk peşinde" olan çok…

Baksanıza…

Parti Meclisi…

Merkez Yürütme Kurulu…

Ve tabi ki, Genel Sekreter…

Genel Başkan Yardımcılıkları…

Yani koltuk peşinde koşan çok…

***

KEÇİ Mİ, KOYUN MU?

“Kralın hazinesi suyunu çekmiş...

Ne yapsa ne etse de bu parasızlıktan kurtulsa?

Danışmanlarının aklına bir cin fikir gelmiş…

Kapalı bir alana bir ‘keçi’ koymuşlar.

Halka da bu ortaya konan şeyin ne olduğunu sormuşlar.

İçeri ilk giren soruya karşılık, ‘Bunda bilmeyecek ne var?

Tabii ki keçi!’ demiş!

Heyet, ‘Bilemedin!

Bu bir koyun.

Ver 50 akçe!’

Soruyu bildiği halde ceza ödeyen kişi, dışarıda kendisinden sonra sınava girecek kişiye, ‘İçerde keçi var ama sen sakın keçi deme koyun de!’ diye sıkı sıkı tembihler.

O kişi içeri girdiğinde soruya karşılık, ‘Bu bir koyun!’ cevabını yapıştırır.

Heyet gürler:

‘Be ahmak adam, bunun keçi olduğunu tüm dünya bilir, sen nasıl cevap verirsin böyle!

Ver bakalım 50 akçe!’

Bütün bu tartışmaları dikkatle izleyen Yahudi, sınava girer girmez şu cümleyi heyete peşinen haykırır:

Sayın kralım!

Bu ortada duran ne koyundur, ne de keçi.

Alın şu akçeleri!”

Yani, CHP'deki siyasi ve yönetimsel işleyiş; Deli Dumrul misali…

***

O KOLTUĞUN GİDECEĞİ YOL...

Karadeniz fıkraları

Akıl hastası İzmir'e gitmek için uçağa binmiş, bir koltuğa oturmuş.

Koltuğun sahibi gelmiş, kendi yeri olduğunu söylemiş, dinletememiş.

Kaptana başvurmuş.

Kaptan gelip Temel'in kulağına birşeyler fısıldamış.

O da hemen kalkıp kendi yerine geçmiş.

Kaptanın ne söylediğini merak etmişler.

Kaptan;

- Ha bu oturduğun koltuğun İzmir'e gitmediğini, öbürünün gittiğini söyledim.