AH Bİ AH; CESUR OLSALAR?!….

Öyle ya.. Ne denir?… Ah bir ah; "şu namussuzlar kadar, Namuslular da cesur" olsaydı..

Sorgulayan.. Soruşturan..  Olumsuzluklara karşı; "dik durabilen" karşı refleks geliştirebilseydi..

Ama, maalesef!…

Ne yazık ki, yaşamın her alanında olduğu gibi siyasetin kulvarında da vahim bir zafiyet var?..

Cesur ve cesaret, vaki değil.

Yoksa; bu kadar vahşi bir "namussuzluk" batağı ülkenin dört bir tarafını sarmış olmazdı?...

Ne mümkün?..

Neden…

Elbette ki, "içteki" hakikatin, hakikatsizlik karşısında "ketum" kalışıdır...

İşte siyasi kulvarı da bu minvalde sorguluyorum; neden bu cesaretsizlik!..

Neden bu hakikatsizlik…

AK Parti'yi "kemiren" ana etkenlerin başında da, işte "bu cesaretsizlik" geliyor..

Dürüst.. Cesur.. Bilgili.. Ehil ve liyakat sahibi şahsiyetler..

Hilesi, hurdası olmayan, dava adamları!…

İşte onlar Parti içindeki, "AKP'liler" kadar cesur olamıyorlar?…

***

Pısırık bir hal.. Ketum.. Ve korkaklık var…

Sahi neden?…

Şimdi bu AKP'liler "pervasızca ve şuursuzca" bir karakter içerisindeler…

Hırsızlık.. Yolsuzluk.. Usulsüzlük.. Rüşvet.. Suiistimal..

İktidar sarhoşluğu.. Adamcılık.. Rant, menfaat, çıkar "her şeyin" üstünde tutuyorlar!..

Yani; bin bir suratlı yüzsüzlüğün, en haşinini yaşıyorlar, yaşatıyorlar.

Ve en küçük bir çekince göstermiyorlar..

Çekinmiyorlar.

Utanma deseniz, zerre-i miskal yok!…

Korkusuz "korkaklardır"!!!

Diyeceksiniz ki, nimet ve külfet bu olsa gerek…!

***

Dini. Dili.. İnancı.. Ehliyet ve liyakatlığı..

Siyaseti.. Değerleri!…

Vatan ve millet, duygusunu "çürüten" devşirmelerdir bunlar!!…

Yani birey karakterini bir futbol takımının "taraftarlığına", indirgenmesinden kaynaklı bir üreme!!!!..

AK Partinin geldiği noktadaki hal-i pür melali işte böylesi bir vahameti gösteriyor!…

Parti ve Partinin tepesindeki lider,  "bu dehlizin" içerisinde namussuzlar tarafından boğdurulmak isteniliyor..

Kaç gündür yazıyorum!..

Bu çöküş ve yıkımın nedeni olan "kangrenleşmiş", AKP'lilerden kendini arındırmazsa, Ak Parti batacaktır!…

Türk siyasetinin "çöplüğüne" mahkum bırakılacaktır…

Troykalar.. Troller.. Rantçılar, çıkarcılar. menfaatperestler!…

İktidar sarhoşlarından, kendini "silkelemesi" lazım…

***

Siyaset!.. Politika.. Teşkilat.. Ve seçmen..

Hepsi; "sokakta, caddede, evde, işyerinde" bir değer kazanır..

Dört duvar arasında..

Koruma ordusuyla..

Kibirle, burnu havalıkla, gösterişle, şatafatla yapılmaz!…

Hakikat odur ki;

Her makam, her görev, her tercihsel unvan "rant ve menfaat" kurguluysa O iş "çıkar sağladığı" sürece vücut bulur..

Sonra; mevta olur!…

Hep derim; AK Parti'yi çökerten içindeki AKP'lilerdir..

Ki önü alınamaz, bir "yokuş aşağı" yuvarlanma var...

***

Ki, altı çizili şekilde her platformda söylerim…

Yaşanan gerileme evresinde; "muhalefetin" hiçbir katkısı ve etkisi yoktur..

Millet nezdinde..

Seçmen karşısında..

Ve seçimlerdeki "çöküş" sinyalini çakan başarısızlıklarda, "rakiplerin" bir gücü ve marifetli halleri yoktur..

Ki kimse de kendine pay çıkarmasın...

Bilakis diyorum AK Parti'nin ömrünü uzatanlar onlar..

Partinin içerisinde bulunduğu "yıkım dehlizine" rağmen!…

CHP'nin.. İyi Parti'nin.. HDP'nin.. Saadet dahil olmak üzere; "muhalefet" kanadında bulunan partiler AK Parti'nin değirmenine "sürekli" su taşıdılar..

Özellikle liderlerin; "siyaset üretmeyişlerinden" dolayı..

Onun için de; "iktidarı" kaptırmadı!!..

Muhalefet; gerçek, demokratik, doğru halkı ve milleti kucaklayan samimi bir "politika" ortaya koymadı…

Sürekli; "halkla ve milletle" boğuştu!..

Yasakçı oldu..

Vesayetçi oldu..

İnkarı ve asimilasyonu dayattı!…

"Tekçi" takıldı..

Ki hep; "kendileriyle" boğuştular..

Bir koltuk "kavgası" içerisinde oldular..

Yani istikrarsız bir muhalefet olunca, "hep" tercih edilen, AK Parti oldu!…

İşte o zorunlu tercih gelinen aşama itibariyle Kürtçe tabirle "ma bese" dedirtti..

Yani; "artık yeter"...

İstanbul seçim sonuçlarının da; bu "ma bese" demekle okunması lazım!…

Bizden uyarı…

***

VALLAHİ Mİ?…

Keçi Burcu için.. Oda Başkanımız, iddialı konuşmuş.. Demiş ki; "turizme" açacağız…

Keçi Burcu'na..

Restorasyonuna..

Ve devrine..

Yapılan protokollerine, vakıf olan bir başkan diyor...

Ki altında imzası bulunandır..

İşin mutfağındaki "yemeği" pişiren zat-ı muhteremdir..

Ben de derim ki..

Yok ya… Vallahi mi?.. Samimisin..

Tabi şunu da derim…

10 yıl önce "devri" alırken de, Diyarbakır'ın Turizm’de "gözdesi" olacak denildi…

Bir resepsiyon..

İki kokteyl..

Sonrası, "bırak çöplüğe" denilip, bugünlere geldi..

Ki işgal altında..

Neyse!…

Yıllar geçse de, bir umutla "Keçi Burcu" hikayesiyle, bütünlük kazansa seviniriz!..

Biz de, "vallahi mi" yerine "helal olsun" desek!..

Ha gayret!..

Belki, mutlaka bir gün...

***

DİNLEYEN KUŞLAR….

Hakikaten ya!..

Şu beni "dinleyen" görünmez kuşlar var ya!…

Gölgeler!…

Kim.. Ve Kimlerin nam-ı hesabına; "dinlemedeler" bilmiyorum!…

Ama diyorum ki..

Ah bir dinlemekten vazgeçseler..

Kulaklıkları kulaklarından çıkarsalar..

Pineklemeseler…

Teknolojiyle değil, çıplak kulakla.. Doğal ve orijinal dinleseler…

Sesime..

Söylediklerime..

Yazdıklarıma odaklansalar..

Gerçekten, beklentilerine, amaçlarına daha çabuk vakıf olurlar?…

Kamu adına daha iyi bir "hizmet" üretmiş olurlar...

Aha da benden söylemesi..

Ha bir de, sanmasınlar ki onlardan "be haberdarım..?!"

Neyse!?…

Gizli-saklımız olsaydı 40 yıldır "bu mesleğin" treninde bulunmazdık…

***

DİYARBAKIR'I TANITMAK?…

Dün, Diyarbakır sevdalısı bildiğim..

Tarih ve kültür kokan fikriyatıyla, önemsediğim..

Akademik araştırmalarıyla, "bilgi bankası" diye kitaplar yazan…

Duayen isim Prof. Dr. Kenan Haspolat…

Bana bir mesaj atmış..

Diyor ki…

Çorum valiliği,

Çorum Belediyesi,

Çorumdaki STK'lar işbirliği içerisinde kampanya başlatmış…

Slogan…

"Çorumlunun yaptığını kimse yapmaz…"

İnternet sitesi kurulmuş..

Ve bu sloganı, Türkiye'deki tüm illerde bulunan "billboardlara" asmışlar..

Haydi; "Çorum'a gelin" diye!…

Peki, biz niye yapmıyoruz?..

Ve diyor ki..

"Peygamberler,

Sahabeler,

Evliyalar,

Tarih ve Kültür kenti, Diyarbakır" yazısını slogan haline getirsek..

Valilik..

Belediye..

STK'lar işbirliği içerisinde, Diyarbakır'ı "tanıtma" kampanyası başlatsa..

Broşürler basılsa..

Afişler hazırlansa ve bunlar, Türkiye'nin "dört bir tarafında" bu yaz billboardlara asılsa..

Bir internet sitesi, kurulsa; GÜZEL OLMAZ mı?

Olmaz mı; Kenan hocam...

***

KIZOĞLU'NA "DUR" DENİLDİ?

Malum, dün "Yürü be kim tutar" seni başlıklı yazım vardı..

AK Parti Diyarbakır Kadın Kolları Başkanı Güzel Kızoğlu'yla alakalı..

Hani, iki koruma polisi arasında vermiş olduğu bir poz…

Resim dostane çekilmiş..

Hatıra mahiyetiyle çekilen bir resim..

Ama velakin altına yazılan ve paylaşılan metin..

"Sen yürüyeceksin, koruma yürüyecek ardından.."

İşte, bu ifadeli resim hayli tepki gördü..

AK Parti'nin "kibir ve iktidar sarhoşluğu" diye, konu edildi..

Yazım sonrası, gelişmeler oldu..

Kızoğlu görevden mi alındı, kendisi mi istifa etti?

Her ne ise; fatura kendisine "kesilmiş" oldu..

Bir yanlış, bir doğru hareket!…

Hayırlı mı oldu, şer mi oldu?

Siyasi kulvarda kendisi için "tevbe mi" oldu bilmem!.

Ama ana merak; yerine gelen onu aratır mı?

Ya da, AK Partinin yeni İl Kadın Kolları Başkanı kim olacak sorusu?

Kaç gündür bu soruya muhatabız..

Eee, onu da biraz bekleyip, görelim sonuç ne getirecek diyerek noktalayalım!!..

Hayırlı cumalar..