BAŞKANLARA ÇAĞRIM!!…

Elbette ki!…

Her başkanın.. Her yönetimin.. Her siyasi partinin kendisine has "bir yönetim" felsefesi var..

Yani; "yoğurt yiyişi" farklı..

Kadro belirleme.. Yeni kadro oluşturma..

Eleman alımı.. Yeni elamanların temini de; "kendi" ukdesinde..

Bir hak.. Ki vaziyet; her dönem bir realite olarak işler!..

Ama velakin!.. Devlet kurumlarında; "devamlılık" esastır..

Ve o esas!… İş ve işlemler kadar.. Çalışanı da.. Çalıştıranı da; "kapsadığı" gibi!.. Dokunulmazdır da!..

***

Ancak, bazı duyumlar alıyorum… Özellikle; "el değiştiren" bazı belediyeler için!…

Kayyum belediyeleri!…  Yönetimler...

"İşçi çıkaracakmış?"… "Sözleşmelilerin sözleşmelerini feshedecekmiş?"

Yani bir dizi spekülasyon var..

İşçi tedirgin.. Sözleşmeli memur tedirgin..  Karamsarlık hakim..

Kafalardaki soru; "halimiz ne olacak?"…

"İşsiz mi kalacağız.. Yoksa "işimize devam mı edeceğiz" diye!..

***

Doğrusunu isterseniz!... Şuana kadar "somut" bir vakıa olmadı..

İşten çıkarılan bir kişi yok..

Dedim ya; duyum!… Ama, mobing uygulaması… Bazı idarecilerin "görevden" alınmaları..

Bunlar var.. Ki, yukarıda da ifade ettim; "bir realitedir.."

Her yönetim; kendi kadrosunu oluşturur.. Ama; çalışanı "kapı önüne" koymaz!…

***

Umarım.. Dileğim de odur ki!…

Mevcut belediyeler.. El değiştiren yönetimler.. Ki bilaistisna diyorum!..

Hiçbiri..

Hiçbir işçinin "ekmeğiyle" oynamaz.. İşten çıkarmaz…

Şu referanstı.. Şu şunun adamıydı.. Şu parti, bu parti denilmemeli!..

Özellikle.. Ve özellikle!.. Sistemin.. İktidarın.. Yasal mevzuatların; "işlemlerinin" oluşturduğu, havanın, kiri öne çıkmaz!.

O garezle, intikam duygusunun, köpüğüyle "hareket" etmez…

Etmemelidir?

 

***

En önemlisi de!..

Eleştirilen.. Tepki gösterilen..

Sistemine karşı çıkılan "kayyumların" ki hep itiraz ettim!..

İşçi ve memur..

Yani Belediye çalışanına yönelik girişilen "işçi kıyımından" ne farkları kalır!…

Kalmaz..

Derdi evi, barkı, çoluk çocuğu olan kişinin "ekmeğini" elinden almak!…

Ne izan.. Ne vicdan.. Ne de, vebal kabul etmez.. Çünkü, sorumluluğu büyüktür!…

***

Bir işçinin işten çıkarılması..

Bir memurun, kapı önüne bırakılmasının; "hukuki" evresinden!..

Yasal mevzuattan..

Yargıda "hak" aramasından söz bile etmiyorum!…

Netice itibariyle!…

Yerel Yönetimlerin.. Ki HDP olsun, AK Parti olsun.. Bilaistisna diyerek; "böylesi bir mağduriyetler" fırtınası, estirmezler..

Bir çağrımdır.. Naçizane dostane bir nasihatimdir?!…

Ekmeğinin derdinde olanın; "bedduası" ağır olur…

Altından kalkılamaz!…

***

İSTANBUL SEÇİMLERİ…

YSK karar aşamasında.. Derler ya; eli kulağında.. Pazartesi günü netleştiriyor… Sonuca dair; iki şık var..

Ya "seçim" iptal denilecek.. Ya da, mevcudiyet kabul edilecek…

Doğrusu; iki karar da "çok tartışma" götürecek..

Yani, "hamuru" bol su alacak…

Ne diyoruz..

7 yılda 7 seçim yapıldı.. Ama önümüzde; 4.5 yıl seçimsiz bir zaman var..

Kıymetli. Önem arz edici..

Ve tabi ki, "ülke ve millet açısından" fırsat!..

Tabiri caizse!.. Bilaistisna herkes; "bir hedefle" işine yönelecek…

Ancak, İstanbul hadisesi; "vaziyete" garanti vermiyor..

"Bol su alır" hamuru!…

***

İki eksenli, süreç işletecek..

Ve 2023'e "etkisi", büyük olur… En küçük taş bile; dengeleri, değiştirir..

Evdeki hesabın çarşıya uymadığı gibi..

Hele ki; yeni parti arayışı vaki iken.. Parlamentodaki "sayısal" veri, el değiştirirse!…

Erken seçim de.. Seçim tekrarı da.. Seçimlerin kökten iptali de; "kaçınılmaz" hal alır..

Anlayacağınız!!!..

YSK her halükarda bir domino etkisi yapacak!..

Ama böyle.. Ama şöyle..

***

ZAMAN VE BİZ!…

Hayatın idamesi!.. Zaman ve biz noktasında; "sorumluluk" ister…

Düşen görev…

Hiç kuşkusuz ki, "ulvi" değerlerin sahiplenilmesidir..

Yani…

Zalimin değil, mazlumun yanında olunmalı!…

Kuvvetin değil, hakkın, adaletin, yanında olunmalı…

Yanlışın değil, doğrunun savunucusu olunmalı..

Kötünün değil, iyinin tarafında yer alınmalı…

Menfaatin değil, faziletin hizmetkarı olunmalı..

Çirkinin değil, güzelin heveskarı olunmalı..

Irkçılığın değil, ümmetin ferdi olunmalı..

***

Velhasıl..

Havanın..

Hevesin..

Şan ve şöhretin..

Çıkarın…

Birilerinin nam-ı hesabına, beşerin değil!..

Hüdanın yanında ve yolunda olunmalı..

 

***

PROVOKATÖR YAKALAYAN VAR MI?…

Garip.. Her vakıada; "başaktör.."

Hırsıza da..

Katile de..

Teröriste de..

Yol magandasına da..

Sapığa da..

Tecavüzcüye de..

Siyasi eylemciye de…

Artık; "provokatör" der hale geldik..

Ki Tamer dillendirmiş!..

Lakin; Provokatör "meziyet" sahibidir..

Eğitimlidir..

Akıllıdır..

Zeka fışkırandır..

Beceri sahibidir..

Yani işinde ehildir…

Bir sözle; "kızıl kıyamet koparandır.." Ve vaki değildir; yakalanışı!..

Gözler görülür..

Ama velakin elle tutulmaz bir; maharet ikmalidir!…

Sahi yakalayan var mı?..

***

OLDU MU TEMEL?!….

Olmadı.. Hiç de yakışmadı..

Çamlıca Tepesine 60 bin kişilik camiye karşı çıktın..

Lüks dedin..

Fuzuli dedin..

Yani dedin de dedin…

Ve dedin ki; "bir kere doldursunlar ellerini öperim..!"

Şimdi de diyorsun ki!…

"Camiye giden insan Allah rızasını almak için gider..

Birilerini memnun etmek için giderse, hapı yuttu, orada sevap almaz!…"

Bir de ekliyorsun..

"Bizce makul olan mahalle camileridir, mescitlerdir.."

Yani şimdi!..

Bu söylediklerinde..

Temsil ettiğin camiayla..

En halis niyetle; "mufazakarlığına" yakıştı mı?..

Olmadı Temel olmadı!…