ŞU TROLLER OLMAZSA!….

Soçi zirvesi.. Mutabakat maddeleri.. Liderlerin beyanları.. Ve sahadaki yansımalar… Doğrusu hepsi; "değer ölçülerinde" insanlık adına, bölgenin selameti açısından, yarınların da istikrarlı güvene kavuşması hakkaniyetiyle; "hayati önem" ve kazanım içermektedir.. Tabi ki, sahiplenilmelidir.. Hem de, amasız, şartsız, koşulsuz…

***

Ama ne var ki!.. İçimizdeki "troller.." Yine, "kerameti kendinden" menkul bir fikriyatla, oluşan "barışçıl" ortamı, "ayrılıkçı" düşünceyle, dağıtma gayretindedirler.. İtibarsızlaştırmaktadırlar.. Özellikle; Kürtlerin ve Türklerin genel itibariyle "duygularını, hissiyatlarını" rencide edici, söylem, eylem ve yazım diliyle, "kin" kusmaktadır..

***

Sanki, Türkiye'de "Kürtler" yokmuş gibi..  Sanki, Kürtler bu ülkenin "asli unsurları" değillermiş gibi..

Sanki Kürtler bu vatanın "evlatları" değilmiş gibi…  Sanki, Irak'taki, Suriye'deki, İran'daki Kürtlerin, Türkiye'deki "Kürtlerle, Türklerle" hiç bir "bağları" yokmuş gibi..

Ve daha nice sıralanan sankilerler; “yaratılar “inkar ve asimilasyon” tavırları… İtici, yıkıcı, öfke kusucu şekilde "bir tarafa" itiyorlar…
 

***

Türkiye'nin, Soçi'deki zaferini.. Türkiye'nin, Ortadoğu'da "hamilik" misyonunu.. ABD'ye.. Rusya'ya.. AB'ye.. Yani, İslam coğrafyasında "kan emme" gayesiyle bulunan, emperyalizme karşı, "dik duruş" hali… Siyonizm’i, "dize" getirme!…

***

Ve hepsinden öte!.. Ortadoğu'daki "tüm hamlelerinde", hesabımız Kürtlerle değil.. Kürtler bizim kardeşimiz.. Kürtler bizim, bin yıllık sırdaşımız, Türk ne ise, Kürt te odur, derken!… Tek mücadele, hangi ideolojik akımda yer alıyorsa alsın; "insanı hedef" alan terörizmledir, dediği aşikarken…

***

Ki bu toprakların sulandığı şehit kanında, en çok kanı akanın, Kürt ve Türk olduğu hakikati, Türkiye'nin en baş düşmanları tarafından dahi, "kabul" edilirken… Ne yazık ki, işte bu "troller" tarafından her şey göz ardı edilerek; Kürtleri "provoke eden" bir duygu körüklemesi içerisinde bulunuyorlar..

***

Tabi  kerameti kendinden menkul kendine Kürt tanımı getirenler.. Troller… Onlar da; "milliyetçilik" duygusunu, sömürü aracı olarak kullanıp, karşı trollerden geri yanları yok… Benzer ifadeler, benzer inkarlarla; Kürtleri nasıl, Türklerle "çatıştırabilirim" ya da hasım edebilirim, gayreti içerisindeler…

***

Türkiye'yi.. İktidarı.. Muhalefeti dahil… Barış Pınarı Harekatına destek, veren her kesimi!… Suriye'de; "oluşturulmak" istenilen tüm terörizm faaliyetlerine olan; muhalefeti.. Silahlı ve siyasi karşı duruşu!.. Sanki; Suriye'deki Kürtlerin tümüne yapılıyormuş gibi; bir şuursuzluk içerisinde körükleme yapılıyor..

***

Ne hazindir ki; "siyasi kulvarda" yol aldıkları ve temsiliyette bulunduklarını ifade eden, siyasilerimiz de "benzer" bir, trollük içerisinde, ağızlarından "kin üreten" salyalar akıtmaktan behiz görmüyorlar..

***

Neyse ki!.. Ülke insanımız.. Kürdü, Türkü, Lazı, Çerkezi.. Yani tüm kimlikler; kaostan beslenen "bu trollerin" gerçek, niyetlerini bildiği için; prim vermiyor.. Şirretliklerine, şeytani provokasyonlarına gelmiyor.. Sokak kışkırtmalarına yem olmuyor..

***

İşte bu iki cephenin trollerine; nasıl ki kendi taraflarına "bakın görün, ya da mal mal bakıyorlar" deyip, kin kusuyorlarsa!… Biz de buradan, diyoruz ki!.. Ey troller.. Siz "içten içe kaynasanız da, patlasanız da, çatlasanız da" size bu ahaliden, bu milletten zerre-i miskal "iaşe" alamazsınız...  Hadi oradan; sizi gidi ifritler…

BİJİ ERDOĞAN VE PUTİN...

Tarihe notu bugünden düşelim.. Suriye'deki "yeni süreçte" ana akımda kim olacak sorusuna yanıt olarak?.. Hiç tartışmasız; Esad Rejimi ile Kürt gruplar (PKK/YPG değil) "baş aktör" olacak.. Özellikle, Anayasa Komisyonunun "rotası" iki aktörün rolüne göre yol alacak.. Ve Rusya.. Yani Putin… Bu minvalde Suriyeli Kürtlerin "haklarını" savunan bir profille, yeni masadaki sima olacak? Kürtler artık, Putin'e "Biji Putin" diyecekler…

***

Ama "iş somuta" erince.. Hakların tanımı, temsiliyeti ve söz sahipliği elde edilince; bugün Erdoğan'a karşı "hasım" cephede bulunanlar daha yüksek bir sesle; "Biji Erdoğan" diyeceklerdir.. Çünkü, Kürtlerin "kimlik tanımını, kullanımını ve tanınması" yönünde Suriye rejimine, Baas yönetimine ilk ve tek dikte eden; Lider Erdoğan’dır… Balık hafızalı olunmamalı!…

***

ESAD'I TANIYACAĞIZ….

Görünen o ki, Suriye'de "taşlar" inşa edilecek binanın duvarına tek tek konulmaya başlanacak.... Yani; "siyasi çözüm" tünelinin ucu göründü.. Kısa değil, ama orta vadede, Suriye "bir bütünlük" içerisinde, kendi kendini yönetecek nokta gelecek?.. Arızalar olsa bile.. Bu da, Suriye Suriyelilerin olacak demektir?.. Halk sandığa gidecek, seçim olacak ve yeni bir Suriye yönetimi olacak…

***

Yönetim şekli ne olur bilmem?.. Mevcut sistemle mi, yoksa farklı bir metod içeren, yönetim sistemi mi olacak?.. Şu an beli değil… O Anaya Komisyonunun ortaya çıkaracağı; "sonuca" göre şekil alacak.. Tabi ki, şimdiden kim seçilir, kim seçilmez o da meçhul!.. İktidar hangi siyasi akımdan, olacak belli değil… Her ne kadar, sahadaki seyir bir şeyler ifade ediyorsa da!.. Ama; bu Orta vadeli zaman tünelindeki geçişlerde, bilinmelidir ki mevcut Suriye Rejimi hep, durak sahibi olacaktır.. Yani Esad hep sahada olacaktır.. Ki hep diyordum...

***

Bu da demektir ki!.. Ki bir önceki yazımda da, Soçi mutabakatına dair, ifade etmiştim.. Özellikle, Türkiye açısından.. Türkiye, Esad'ı "tanımıyoruz" modundan çıkıp, resmen tanıma moduna, girme zorunluluğu içerisine girmiştir... Başka da yol yok.. Eğer ki, siyasi çözüm rotasında yol yürüyenler arasında "Türkiye biz olmak" istiyorsak diyorsa; tanıyacaktır..

***

KİMLER OY KULLANACAK?…

Öyle ya; Suriye'deki nüfus dengesizliği ortada.. Milyonlarca kişi, "canını" kurtarmak adına, ülkeden göç etti..  Kaçtı.. Verilere göre, ülke nüfusunun yarısı, "kaçak" vaziyette.. Rejime göre; "tabansızlar..!" Suriye'de kalıp direnenlere göre; "korkaklar.." Onlara göre; "zulümden, zalimlikten" kaçıp, canımızı kurtardık…

***

İşte bunlar.. Yani, Suriye'den çıkanlar.. Onlar olası ilk seçimde; "oy kullanabilecekler mi?".. Yoksa, sadece Suriye'de kalanlar mı?.. Yani kısmi ağırlıkta "rejim" yanlıları.. Ve hal-i hazırda rejimle işbirliği içerisine giren "Kürt" patentli gruplar mı, oy kullanacak.. Hal öyle olursa, Esad'a kalan iş "güven tazelemek" olacak?…

***

Sahi; böylesi bir netice hasıl olursa!… Türkiye’nin tavrı ne olacak?.. Ya da dünyanın... Yok biz "Esad'ı tanımıyor muyuzmu?" diyeceğiz.. Yoksa, tanıyora mı evirileceğiz.. Doğru, sahadaki siyasi seyir, denir ya "Perşembe'nin gelişi, Çarşamba'dan bellidir.." Hal böyle.. Düşünüyorum, Türkiye orta vadedeki yolculukta, Esad'a "hele bi gel, eski dost" der mi?…

Hayırlı Cumalar...

***

GÜNÜN SÖZÜ…

Sulh zenginlik doğurur zenginlik gurur doğurur gurur harp doğurur harp sefalet doğurur sefalet ümitsizlik doğurur ümitsizlik sulh doğurur.