BEŞTAŞ’A KARİZMA ÇİZDİRİLİR Mİ?..

Mevzuyu derinleştirmeden önce, adını net bir şekilde koyalım!.. Çünkü, hal-i hazırda İstanbul özelinde estirilen rüzgar, DEM Parti ve Adaylarını önemsizleştirici noktada seyrediyor!..

***

Ne gariptir ki, bunu da körükleyen, algısal operasyona neden olanların başında da kimi AK Partili isimler geliyor!.. Bu söylem ve bu eylem, açık ve net bir şekilde CHP’nin de değirmenine su taşımaktadır!…

***

“O tavşan, o havuç adayı” muhabbeti bitti?!.. Niye derseniz?.. DEM Parti’nin İstanbul adayı Meral Danış Beştaş!.. Öyle çabuk yutulacak bir lokma olmadığı gibi, alt edilebilecek bir isim de değil.. Cevval biri..

***

Meclisteki aktifliği, herkes tarafından biliniyor!.. Kaldı ki, 90’lardan bugüne gelen, DEM’in tüm geleneğinin her aşamasında su içmiştir!.. Bugüne özgü bir siyasetçi değil.. Ağırlığı olandır..

***

Demem o ki!.. CHP’nin değil, Ekrem İmamoğlu patentli ittifak veya işbirliği, genel bir ittifak değildir!.. Tamamen sınırlıdır.. O da iki ilçe düzeyinde.. Kafaları çok bu minvalde karıştırmamak gerekir..

***

Tabi kapalı kapılar ardındaki hesaplar, yapılan protokoller, ıslak imzalı anlaşmalar, meçhul!.. Ama görünen şekliyle, AK Parti’nin seçim propagandası İstanbul ekseninde, seçmeni konsolide etme anlamında, eksik gelişiyor..

***

AK Parti, İmamoğlu kadar, Beştaş’ı da öne çıkaran bir strateji benimsemeli!.. Fark edilirse!.. İmamoğlu ve etrafındakiler kendi seçmenlerini konsolide etme kadar, DEM tabanını da kendisine çekme yönünde sürekli sınırlı işbirliğine dikkat çekiyor..

***

Ağzını açan, buna odaklandırıyor.. Sanki, Beştaş yok, sanki DEM Büyükşehir Belediye Başkan adayı, gösterilmemiş gibi.. “İlçede partinize, Büyükşehir'de bize oy verin algısını oluşturuyor..” Doğrusu, bu minvalde bir hayli de etkili oluyorlar!..

***

Ne var ki, yukarıda da ifade ettim kimi AK Partililer de bu duruma çanak tutuyorlar?.. Hem de, akıl tutulması yaratarak!.. Oysa ki, yapmaları gereken tam aksi yönde olması lazım.. Ki CHP ve İmamoğlu’nu DEM Parti seçmeni adres olarak görmesin, oylar onlara kaymasın!!..

***

Beştaş’a yönelmelerini sağlaması lazım ki; kaybettiren seçmenler olsun!.. Çünkü, DEM’e gitmeyen her oy bilinmeli ki, AK Partinin rakibine gider!..

***

Gelirsek, Beştaş’ın konumuna!.. Çok yönlü siyasi kimliğini, önceki gün verdiği bir röportajda görüyorum!.. DEM’in aday göstermesi ve ve kendi konumunu şöyle yorumluyor..

***

 "Şu anda bütün tartışmalar 'Kürtlerin oyu kime kazandırır, kime kaybettirir?' gibi çok sığ bir yere indirgenmiş durumda. Biz “Büyükşehir için mücadele ediyoruz.”

***

Bir notta düşüyor; CHP’ye rakip aday eleştirisi olarak.. "2019'da İmamoğlu sayemizde kazandı ama 50 belediyemize kayyım atanınca tek açıklama yapmadı..”

***

Mevcut durum değişir mi, onu bilmem!.. Ama Beştaş’ın siyasi karizmasını çizdirmeme adına, hayli direnç gösterecek!..

***

İfade edildiği gibi “bir oy ilçeye, bir oy da İmamoğlu’na deme gibi bir siyasi gafleti, DEM ve Beştaş icra etmez!.?

***

Ki böylesi bir durum, kendi kendini inkara meyil eder!.. İşte, AK Parti’nin de stratejisi, bu minvalde gelişmeli.. DEM’i yok sayarak değil!…

***

 

SOSYAL MEDYA SİYASETİ!..

Bu minvalde, fikri beyanımı bir kez daha yineliyorum!.. Yinelerken, Diyarbakır’daki Partilere ve Adaylarına, sesleniyorum!.. Şu veya bu parti, aday demiyorum.. Bilakis bilumum diyorum!..  Çünkü; hepsi aynı kulvarda seyrediyor..

***

Ey partiler.. Ey teşkilatlar.. Ey Adaylar… Şunu net ve açık bir şekilde görmeniz ve anlamanız gerekir.. Sosyal medya mecrasındaki siyasetle, siz hiçbir şekilde seçim kazanamazsınız veya kaybettiremez, kazandıramazsınız…

***

Bir halk deyimi vardır.. Denir ki, “söz uçar, yazı kalır..” Sizin hal-i hazırda, 31 Mart’a yönelik ortaya koyduğunuz sosyal medya siyaseti bu minvalde, seyrü sefer yapıyor.. O da, kalıcı değil…

***

Seçmen, dokunmayı, konuşmayı, hal batır bilmeyi ve de, vaat edilenin aleni bir şekilde, deklare edilmesini ister!.. Bir kaç cümlelik, dijital medyada verilen mesajın ömrü, saman alevi kadardır…Benden söylemesi!.. Sonra demedi demeyin!..

***

DEM ADAYLARI

Diyarbakır özelinde ifade ediyorum!.. Görüyor ve izliyorum ki, kendi kulvarlarındaki, dar bir alanda görüntü veriyorlar.. Pek muhalif alana, girmiyorlar.. Ne yazılı, ne görsel, ne de sivil toplum örgütü noktasında; ıraklaşma var!…

***

Oysa ki, bu alanda nabız yoklamaları gerekir!.. Nasıl ki, diğer siyasi partiler için söylüyorsak. Naçizane olarak, kendilerine de seslenip söylüyoruz…

***

Elbette ki, İlçe ve Büyükşehir Belediye Başkan adayları kendi seçmenini konsolide etme çabasını daha yüksek, icra edebilirler..

***

Ama muhalif mahalleye de odaklanmaları lazım.. Çünkü oradan gelebilecek her bir oy, sağlıklı ve sıhhatli bir şekilde seçimi kazanma merdivenlerini çıkmadır..

***

Aksi durum, rehavet getirici olur.. DEM’in nasıl olsa kazanırız deyip, Diyarbakır seçmeninin kendilerine verdiği, yüksek kredinin de, zayıflayarak, elden gideceğini, gözardı etmemesi gerekir!..

***

Çünkü bu seçmen kadar, diğer muhalif seçmen de 14-28 Mayıs’taki, ortaya konulan boş beleş seçim ittifakına ve siyasetine, çok ama çok kırgın ve kızgın!..  Bunun da telafisi ancak, kapsayıcı olmakla, mümkün olabilir!?..

***

28 ŞUBAT BİTTİ Mİ?..

Bu soru, takvim yaprağı ne zaman 28 Şubat’ı gösterirse, ikmale geliyor.. Ve ben de her seferinde, sorunun peşine düşüyorum!.. “28 Şubat bitti mi?”.. Kimine göre bitti.. Kimine göre bir yıl sürmedi.. Kimine göre, hesabı soruldu, kimine göre o günün azmanları, hesap verdi.. Yani genel kanı olarak; o faşizan, tekçi, vesayetçi, jakoben, darbeci, postmodern zihniyet, tükendi bitti?!…

***

Doğrusu, üzerinden çeyrek asır dahi geçti!.? Ama ben hala, bitti diyenlerin fena şekilde yanıldıklarını söyleyenlerdenim!?.. Eğer ki, 28 Şubat’ı sadece dönemin siyasi akımının önünü kesmek!.? Dahası, Erdoğan’a siyasi hayatı yasaklayan, önünü kesen bir dalga, anlayış, yapı ve oluşum olarak görülüyorsa; buna söylenecek söz yok.. Evet bitmiştir..

***

Ama velakin!.. İslam’a, Müslümanların ulvi değerlerine.. Başörtüsüne.. Ya da İmam Hatiplere.. Muhafazakar, toplumun ekseriyetine!..  İnananlara, dini bütün insanlara.. Şeriat dahil, bin yıllık kültürüne, medeniyetine, örf ve adetine, gelenek ve göreneklerine yönelik, despotik, totaliter yapların, karşı duruşu derseniz; işte o bitmemiştir!.. Devam ediyor..

***

Yoksa, ülkenin ve toplumun önüne sürekli birileri; laikliği taşımaz, hatırlatmaz!.. Kaldı ki, daha iki yıl önce, Başkanlık sisteminden Parlamenter sisteme dönüş için, iktidarı devirme adına CHP’nin konsolide ettiği topyekün muhalefeti buluşturan altılı masa kurulmaz, deklarasyonu da 28 Şubat’ta yapmazlar idi!..  O ruhu diri tutanlar hala var?..

***

28 Şubat’ın en büyük siyasi mağduru, Merhum Erbakan’ı rahmetle yad ediyoruz..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Mahirlik odur ki, rakip mahallenin seçmenini kendine meyil etmektir!…