BİR NİSAN SABAHI..

Öyle görünüyor ki; çok doğumlara gebe!.. Hele ki, sandık.. Çok ama çok kişiye renkli şakalar yapacak gibi!.. Tabi kimi üzülecek, kimi sevinecek, sandık sonuç şakasına!?.. Kimi de, yeni güzergahlara yelken açacak.. Ama genel itibariyle özellikle, 1 Nisan sabahı tekaüt edilen Kemal Kılıçdaroğlu için, siyasi hayata dönüş iksiri olacak!!

***

Daha önce de dile getirdim!.. Kemal bey, kendisine sen de mi brütüsü söyletenlere, zamanı gelince hatırlatacak!.. Yani karamanın koyunu, sonra çıkar oyunu sözünü, söyletecek!.. Dün siz idiniz bugün de biziz diyecek!.. İşte bu hamle 1 Nİsan sabahı, ikmale gelecek!.. Ki iki hafta önce dile getirmiştim, CHP üç başlı mahmur.. Ancak Kemal bey dönüş rotasına girdi!…

***

Tabi bu dönüşün tek bir şartı var.. O da, İmamoğlu’nun seçimi kaybetmesi!.. İstanbul Belediye Başkanlığından, düşmesi!..  Çünkü bu kayıp ve düşüş, Partinin eşbaşkanı Özgür Özel’i de, yutacağı gibi, CHP’de kasırgalar oluşturacak .. Birileri hayır dese de günü geldiğinde, derim biz bunu demiştik diye…

***

Kaldı ki, Kılıçdaroğlu’nun bir daha CHP’nin Genel merkezinin kapısının önünden geçemez diyenler, bugün ne diyorlar?.. Parti binasının karşısında açılan ofis, ikinci bir genel merkez denilmeye başlandı!.. Nitekim önceki gün, sormuşlar Kemal bey’e partinin başına dönme noktasında,  Genel Başkanlığa dönme gibi bir plan ve hedefiniz var mı diye!…

***

Kılıçdaroğlu’nun yanıtı net!.. “Ben siyaseti bırakmadım ki.. Gördüğünüz gibi, her gün vatandaşlarla birlikteyiz, ziyarete gelenler var.. Onlarla görüşüyorum. Parti üyeleriyle istişarelerde bulunuyoruz..” Yani çayımız, kahvemiz, içeceklerimiz keyfi değil partiye hizmettir?..

***

 

Bu beyanın mefhumu muhalifi şudur.. 1 Nisan sabahı CHP’nin uğrayacağı hezimetle birlikte, parti kurultay moduna girecek.. Bunu ateşleyenlerin başında da, Kılıçdaroğlu geleceği muhakkak!.. Eee; parti tabanını, çevresel faktörleri masada buluşturmada, mahir olduğu gerçeğiyle!.. En önemlisi de, bu yolda her taviz mübahtır diyendir!..

***

Öyle ya, bir masaya yüzde 1 dahi oya sahip olmayan Ümit Özdağ’a, devletin kozmik yapı ve kurumlarını ıslak imzalı, protokolle teslim etmede bile behiz görmedi!.. Neyse, bekleyip görelim.. Ki şunu da bilelim; Kemal bey’in CHP koltuğu sevgisi, vatan, millet, bayrak” sevgisinden daha evladır!?..

***

YENİDEN REFAH’IN AMACI?..

Gayesi mi, amacı mı, hedefi mi her ne ise?. En önemli soru; Yeniden Refah nereden koşuyor!?. Malum, AK Parti ile bir pazarlık hesabı vardı.. Gel-git, yine gel, yine git!..  Tabi, 14-28 Mayıs’ta, Cumhur İttifakında yer aldığı için her halükarda bir olumlu sonuç çıkar, pazarlıktan diye beklenildi!..

***

Ancak olmadı!.. Ve pazarlık evdeki hesap çarşıya uymadı, noktasında sonuç vermedi!.. Şimdi, seçime kendi aday ve logosuyla giriyor.. Öncelikle, belirtmek isterim.. Ki bunu, DEM için de, diğer tüm siyasi yapılar, oluşum ve kimler için, altı çizili şekilde söylemiş, söylemeye de devam ederim!..

***

Partiler hür ve müstakil bir kurumsal kimliğe sahiptir.. Misyonuna ve üstlendiği dava noktasında, seçmen nezdinde kendini ifade etme hakkı tartışılmazdır..  Seçme ve seçilebilme hakkı, hukuku ve gayesiyle, tek başına seçime girmesi kadar da, doğal bir hak yoktur!…

 

***

Böyle bir hakka, misyona ve hürriyete hiç kimsenin laf etme hakkı da yoktur.. Eleştirmesi, tepki koyması, tavır geliştirmesi gibi bir anlayışı da güdemez!?. Lakin Yeniden Refah’ın ittifaka dair pazarlık yaparken, ortaya koyduğu siyasi tutarlılıktır, hal-i hazırda itiraz ve eleştiri oklarını, yönlendiren!.. Çünkü beyanlarda ortaya koyulan gerekçe, “ilkesel anlaşmazlıklar?”..

***

Ne demek; ilkesel anlaşmazlık.. Ki bu iki parti içinde, olası müspet bir pazarlık mutabakatında “ilkesizlik” hasıl olmaz mıydı?.. Ciddi bir tutarsızlık söz konusu.. Kaldı ki, kimine göre orantısız talepler kimine göre ne absürt istekler, kimine göre, ne kıymeti harbiyeleri var ki bu kadar üstün taviz denildi.. Ancak tüm bu söylemlerin dışında dehşetli bir itham oldu!..

***

O da şu!.. Kesin olmamakla birlikte, çirkin, ahlaki olmayan, siyasi paspayeliği alevlendiren bir spekülasyon, gelişti ve geliştirme adına da körüklendi?!.. Ne denildi; “İmamoğlu’ndan partiye yüklü miktarda para teklif edildi?” diye.. İnanmıyorum!.. Ama Fatih Erbakan’ı ciddi bir şekilde; itham altında bırakıyor.. Çünkü mevcut durum özellikle İstanbul için diyorum; Yeniden Refah kazanmak değil de, kaybettirmek mantığına su taşıyor dedirtiyor..!

***

Vaziyeti özetlersek!.. Yeniden Refah’ın nereye koştuğu sorusundan çıkacak netice şu!.. Kendine özgü yakaladığı ‘potansiyel alternatif’ olma rüzgarını, elde ettiği kazanımları, matematiksel hesaplara, kurban ederek, havaya savuruyor.. Yakalandığı rüzgarın savuracağı mekan çukur marjinallikten öteye gitmez.. Tıpkı, SP gibi!.. Fatih Erbakan’ın eline aldığı baba bayrağını basiret ve ferasetle, dalgalandırmalı!…

***

DEM PARTİ NETLEŞTİ?..

Ve, DEM Parti kararını verdi… İstanbul’da seçimlere kendi adayıyla girecek!.. Karar kılınan isimler; Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni.. İkili eşbaşkan olarak aday gösterilip, sahada aktif siyasetle, DEM için çaba gösterecekler.. Böylece DEM eksenli tartışmalar ve polemikler de son buldu.. Hadi hayırlısı..

***

 

GEÇİN BUNLARI GEÇİN!?.

Diyorlar ki; Ortadoğu kurgusunda ABD ile İsrail arasında bir bilek güreşi var..

Diyorum ki geçin bunları geçin.. ABD yardımı olmadan, İsrail Ortadoğu’da bir saat bile varlık gösteremez.. Hele ki, Gazze harekatına hiç giremezdi?.. Sürdürme gibi bir gücü de olmazdı..

***

Şu gerçeği idrakta zayıf kalıyoruz gibime geliyor.. İsrail olmadan da, ABD Ortadoğu’ya hükmedemez!.. Azmettirici ABD.. Tetikçi ise İsrail… Hal bu iken, İslam Dünyası nasıl oluyor da ABD’yi ehven-i şer olarak görüyor.. Gaflet ve delaletin dik alası..

***

Gazze’de kan dökülecek.. Ki bu yayılarak devam edecek..  Filistin’e barış geleceği beklentisi de; hayal!?. Hala anlayabilmiş değiliz… Caniyle, katille, katliamcıyla, soykırımcıyla!.. Eline insanlık kanı bulaşmış, ruhunda zalimlik ateşi yakılmış zihniyetle, hala mı diplomasi?..

***

Olmaz beyim olmaz.. Önce bu gerçeği masaya koyun! Katliamcıya, soykırımcıya alttan gaz verip sonra dünya medyasına şirin gözükmeye çalışan ABD'ye Türkiye’nin tavrı nettir..  Ve net olmaya da devam etmelidir.. Ama islam dünyası öyle değil. Ama Ortadoğu devletçikleri öyle değil..

***

İsrail'in Gazze'deki soykırımı 8 Ekim'den beri ABD ordusu ve istihbaratının desteğiyle sürdüğü gerçeğine yeter artık; kafayı kuma gömme hali? Olup bitenlerin ortak bir operasyon olduğu hakikatine artık varın… Sırada kim mi var?… Elbette ki, kafasını kuma gömenlerdir…

***

GÜNÜN SÖZÜ

İnsanların bir kısmı “zulmün evladıdır” onların yüzü ve ruhları ebediyete kadar karanlığa mahkumdur..