FELAKETİN EŞİĞİNDEN DÖNMÜŞÜZ?

Şu bir kaç aylık, muhalefet cephesinde olup bitenlere baktığımızda, der demez kalbi derinliklerimizden dualı şu sözcükler, dökülmüyor değil.. Aman Allah’ım ülke ve millet olarak, 14-28 Mayıs’ta “nasıl da büyük bir felaketin eşiğinden dönmüşüz..”

***

Eğer ki, şu el ele tutuşan, altılı masa kuran, yan, alt, üst, sağda konumlananların, iktidar olma hallerinde, neler yaşanırdı?.. Doğrusu, düşünmek bile korkunç!.. Baksanıza, öküz öldü, ortaklık bozuldu noktasında, çıkar ve menfaat odaklı siyaset, nasıl da yüzlerdeki maskeleri bir bir düşürüyor!..

***

Garip olan, o gün bunları dillendirirken, bir cacık olmaz dediğimizde!.. Gayeleri, hedefleri, siyasi stratejileri ülkeyi ve milleti sahili selamete çıkarmak değil.. Tamamen kendi çıkarlarını, menfaatlerini gözetirler.. Yeri geldiğinde en yakınlarını beş paraya satarlar!…

***

Bize o gün enva-i söz sarf edip, oklar yönlendiren, muhalefetin yaramaz çocukları, bugün bakıyoruz ki!.. Altılı masanın bizatihi üyelerine, sağından ve solundan gezinenlere, bizim söylediklerimizi dizeleyip duruyorlar.. Bunlar güvenilmez siyasiler diyerek!…

***

Dün detaylı olarak, muhalefetin portresini çizmiştim!.. CHP, İyi Parti ve DEM’in hal-i hazırda, iç dünyaları kadar, dışa yaklaşımları da, “ecaat bir noktada, dağınık!.. Hele ki birbirlerine yönelik, ağıza alınmayacak, hakaretlerin havada uçuşması!.. Denir ya yazıklar olsun!…

***

Son örnek Köksal vakıası!.. Tehditler, hakaretler, kıvırmalar, özürler ve talimat noktasında, ithamlar.? Denir ya rezilliğin bini bir para misali.. Ne diyor, mahallelerinin bir Portakalı.? Diyor ki bunun talimatı Kılıçdaroğlu’ndan.? Peki Kemal bey ne yanıt veriyor; “alçaklıktır, kepazeliktir, çukurluktur”..

***

Ne diyorduk!.. Bu muhalefet var ya bu muhalefet.? Bila istisna, tüm müştemilatlarıyla, tüm parti yönetim kadrolarıyla ortaya koydukları siyasetle, bu ülkeye ve insanına, bir baş belasından öteye gitmiyorlar…

***

Tabi aynı minvalde, siyasal iktidar için ve iktidarının, iktidarlığını devam ettirme noktasında ise “büyük bir şans ve büyük bir nimet?”.. Başka da sözüm yok!.. Ahali için vaki olan; ülkenin ve milletin sulhu ve selametidir?..

***

O SORU BÖYLE SORULMALI?..

Kaç gündür, konuşuluyor.. Yazar Eylem Tok’un, 17 yaşındaki oğlunun bir kişinin ölümüne, 4 kişinin de yaralanmasına neden olduğu, trafik kazası!.. Ve akabinde Tok’un çocuğunu kaşla-göz arasında, Mısır’a kaçırması.? Ki, oradan da ABD’ye gitmişler?..

***

Hal bu iken, ikmale getirilen o soruya gelirsek!.. Denilen şu; “senin çocuğunun başına böyle bir kaza, bela gelmiş olsaydı, ne yapardın?.. Bu bir anne refleksi?” Tabi bu icra edilirken, hadiseyi de, ne olmuş yani demeye getirenler de var!..

***

Empatiden uzak.. İnsani, vicdani ve rahmani hiç bir yönü olmayan.. Bencil.. Hor görücü.. Kendinden başkasına “hayat hakkı” görmeyen, değersiz kılan…? Böylesi düşünce sahiplerine verilebilecek yanıt bence bu olmalıdır..? 

***

Özellikle, bu minvaldeki hüküm vericilere, haykırarak sormak lazım!.. O okkalı soruyu, yüzlerine vurarak!.. “İyi de, o ölen genç, senin kardeşin, abin, ablan, oğlun olmuş olsaydı.. Ve bunu yapan 17 yaşındaki ehliyetsiz bir çocuk  olsaydı.. Annesi de onu alıp, kaçırsaydı..” Deyin siz ne yapardınız?”..

***

Biliyorum, bu soru karşısında empatiden uzaklar hemen kem kümleşirler.. Ama ne diyeceksiniz ki, burası Türkiye!.. Ne hukuk, ne adalet, ne de cezai yaptırım  maktulü önceleyen değil, faili önceleyerek, hüküm verici.. Yoksa, kazaya karıştığı gün, derdest edilirdi!..

***

Ha bir de!.. Eylem Tok nasıl oluyor da, oğlunu yanına alıp, elini, kolunu salayarak, İstanbul’dan, Mısır’a uçabiliyor..  Mısır’dan da, ABD’ye uçuyorlar.. Vakıa o ki, hepsi bir kaç saat içerisinde oluyormuş?.. Ah ki ah…

***

Deyin bakalım!?. Burda bir güvenlik zaafiyeti, yargısal bir keyfiyet yok mu?.. İşin bir de bu boyutunu görmek gerekmez mi, vize nasıl alındı?.. ÖNCE VİCDAN, AMA NERDE!

***

KADINLAR GÜNÜ..

Dün, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günüydü!.. Günün anlam ve önemi, elbette ki tartışılamaz!.. Hele ki, emekçi kadınlar için.. Tabi emekçi kadınlar derken, bir çoğumuzun aklına, çalışan kadınlar gelir..

***

Onlara binlerce selam derken, peki ev hanımları da birer emekçi değil mi?. Emekleri, hem aile üzerinde, hem toplum üzerinde, hem de gelecek nesillerin yetişmesinde çok büyüktür..! Onun için, kadınlar günü diyerek, kadınlarımızın günü kutlu olsun..  Bir günlük değil, bir ömür yad edilsin!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Empatinin hasıl olmadığı vicdandan merhamet ve rahmaniyet beklenemez!…