GÖZLER ERDOĞAN’DA!…

Salt Diyarbakır değil.. Kürtler kadar Türkler de…Türkiye'nin, 81 İl’i, 85 milyon insanı dahil..  Yekünüyle.. Her seçim döneminde ve düzenlenen her mitinginde, yüksek dozajlı bir beklenti oluşmaktadır kendisinde!..

***

Bir tarafta, sosyal, ekonomik ve kültürel mevzular.. Diğer yandan, enva-i sarmalı ruhunda ve bedeninde, tutan Kürtlere dair, çözüm isteyen mevzular silsilesi.. Bunların çözümüne dair, her dillendirildiğinde oluşan coşkulu heyecan!!

***

Beklentiler duygu atmosferiyle bütünleşerek “belki bu kez, bir şeyler söylenebilir, bir şeyler olabilir, umutlar flizlenebilir” diye!..  Her ne kadar çözümsüzlük girdabıyla oluşan çıkmazlar, herkesi yorduysa da; umutlar her daim yeşermeyi bekliyor..

***

Erdoğan bugün, öğlen Diyarbakır’da olacak!.. İstasyon Meydanında konuşacak.. Sonrası, Batman programına dahil olacak.. Diyarbakır’a dair, bugüne kadar ki seçim ve mitinglerinde ilk kez, biraz kafa yoran, program tertibi söz konusu..

***

Dikkatimi çekti!.. Önceki programlarında, miting ve sonrasında, bir dizi program tertiplerdi Erdoğan.. STK ve İş Dünyasında buluşma.. Gençlerle sohbet.. Ahali ziyareti, ve zamanın etkisiyle, toplu iftar yemeği.. Bugünkü program, sadece miting sonrası ayrılış!..

***

Bu kez söyleyeceklerini miting meydanında söyleyecek!.. Duygu ve gönül dilini de, Batman’ın sokaklarına mı yansıtacak?. Muhtemelen öyle olacak.. Çünkü, Batman programının hayli, geniş olduğu bilgisini aldım!.. Ama Diyarbakır daha bir önemli..

***

Neyse!.. Dönersek beklenti ve umutlar yeşerten, Erdoğan’ın, Diyarbakır meydanında neler konuşacağına, ya da hangi mevzulara girip, nelere dikkat çekecek!.. Ki burda ana tema; Kürtlerin istekleri ve beklentilerine dair yeni bir sayfa açılacak mı?”.. En büyük istek; gönül dili kadar, gönül birlikteliği!..

***

Şunu net ifade edebilirim!? Diyarbakır ahalisi kadar, bölge insanı da.? Yekünüyle Kürtler.. 40 yıllık çatışmanın, yıkımın, terörün, şiddetin, kan ve gözyaşının, yarattığı travmadan, kurtulmak ve bir daha, anılmak, geçmişi yaşamak ve hatırlamak istemiyor!…

***

İstediği tek şey; huzur, güven, istikrar ve tabi ki, özgürlüklü, eşitlikçi, hak ve hukukun tesisi!.. Silahlar sussun.. Siyaset konuşsun.. İnsan hakları.. En önemlisi de; kimlik tanımı?..  Özetle; etle tırnak isek birbirimizi kanatmaya artık son vermeliyiz!…

***

Aslında çözüm ile çözümsüzlük arasındaki ırak hal, saç teli kadardır..  Hısım ve Hasım üretici dil tek dildir. Ne zaman ki çatallaşırsa o zaman hasım oluyor…Terazinin iki kefesindeki varlıkları,  gönül diline bağlıdır… Hangisi ağır basarsa, o üstünlük sağlıyor.. Biz de diyoruz ki; gönül birliği 85 milyonla olsun!.

***

Kaldı ki, Türkiye eski Türkiye değil.? Kürtlerin sıralanan talepleri de eskisi gibi, uzayıp giden, 30’lar, 40’ları bulan başlıklar içermiyor.. Var olan iki, ya da üç başlık.. Yiğidi öldür ama hakkını ver noktasında Ak Parti bu kulvarda; önemli mesafeler kat etti..

***

Eksik olan var.. O da, sokağın son yıllarda ifade ettiği gibi.. AK Parti bölgede ne gönül dilini, ne de ahaliyi kucaklayabileceği yönünde, siyaset üretmedi, üretmiyor. Yani boşluğu dolduramıyor?.. Temsiliyet ölçüsü, yüksek değil..   Olmadığı içindir ki; boşluklar, duygu boşlukları oluşturuyor?!

***

Kim ne der bilmem!.. Ama Türkiye’de yeni bir iklim havası var.. Bunu, özellikle ülke içerisinde, çok farklı argümanlarla, yaratıcı fırsatlıkla, değerlendirilebilir?.. Özellikle, DEM’in söylem ve eylemindeki diyalog çağrısı, dikkate alınması gerektiğini düşünenlerdenim.

***

Selahattin Demirtaş’ın seni başkan yaptırmayacağızdan sıyrılıp, çözümün muhatabı Erdoğan’dır fikrine gelmesi.. Leyla Zana’nın, 1 Nisan sonrasındaki, gönül dili kadar, samimiyetin hassasiyetine yönelinmesi gerektiği vurgusu!… Yani, siyaseten ve kültürel olarak susamışlığı gidermek gerekir!…

***

 

Erdoğan'ın, bu kulvarda nice devrimler yaptığını biliyoruz.. En büyük bedelleri ödeyendir.. 90’ları, 2000’leri, hatta 2010’ları bile hatırlarsak!.. Çok şey değiştiren bir isim.. Onun içindir ki; Erdoğan’dan beklenti en büyük olmuştur!..

***

Ahali siyasi çözümsüzlüğün giderilmesini, haklara kavuşulması ve akabinde; yekvücut şekilde, geleceğin zenginliğine, odaklanmak istiyor.. Yüzünü kalkınmaya, büyümeye, istihdama, ihracata, çevirmek istiyor.. İşsizliği, aşsızlığı, yoksulluğun belini kırmak istiyor!..

***

Ne şehir?. Ne bölge insanı.. Artık, terör ve şiddetle anılmak istemiyor.. Tarih, inanç ve doğa turizmiyle anılmak istiyor.. Surlarıyla, gastronomisiyle, sanayisiyle,  hayatın her anını coşku ve sevgi muhabbetiyle, anılmak istiyor!.. Festivallerle, fuarlarla, uluslararası konferanslarla anılmak istiyor!..

***

Sırtına vurulan, terörün, şiddetin, hendeğin, barikatın, gözaltı ve tutuklamaların, kayyımların, işkencelerin, cezaevlerinin!.. Özetle insan hayatını kahredici şekilde; travmaya dönüştüren siyasi girdaplara, kamburluklara mahkum edilmesini, istemiyor!..

***

Peki, Oda ve STK’larımız ne diyor; Erdoğan’ın Diyarbakır mitingine dair, beklentileri açısından?.. Bu minvalde, basına verilen mülakatlara bakıyorum, hem pozitif hem de negatif yönler var..

***

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, Kürt meselesiyle alakalı “diyalog kapısını aralayan bir süreç” var diyerek, iki başlıkla açılım yapıyor.. “Birincisi DEM Parti Erdoğan karşıtlığı eksenden çıkıp, diyalog kapılarını aralayan bir sürece girmesi. İkincisi Cumhurbaşkanı, son seçimi olduğunu söylemekle birlikte önemli bir kritik seçime de giriyor olmasıdır.. Bu iki koşula baktığımız zaman Diyarbakır mitingi bu defa önem kazanmaya ve bu konuda bir açıklama yapacaktır diye düşünüyorum”

***

 

Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu’nun açıklamasına bakıyorum!.. “Bir şey görürsek adım atarız yaklaşımı olabilir..” Bunu da şöyle detaylandırıyor.. “Leyla Zana’nın Newroz’da verdiği mesajlara karşılık Erdoğan’ın cevap vereceğine dair toplumda bir beklenti oluştu. Umarım beklentilere hitap edecek şeyler söyler.”

***

DEM Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar’a bakıyorum, o ne diyor?? “Sürecin canlandırılması beklentisi var” derken Erdoğan’ın Diyarbakır mitinginden bir sonucun çıkabilme olasılığının düşük olduğunu söylüyor..

***

Netice itibariyle beklenti ve umut dün olduğu gibi bugün de hep taze ve diri olmalı ki; sayfalar kapanmasın!… Mesele ne 40 yıllıktır, ne de yarım asırlıktır, iki yüz yıllıktır.. Çözümü de, dayatmalarla değil, gönül birliği, dirliği ve milliliğiyle, ancak kamil olabilir?!… Onu da, 1 Nisan sonrası uzun soluklu zaman içerisinde, Türkiye’nin ikinci yüzyılına taç yaparak, nihayete erdirmek gerekir..

***

Meram ve kelamımız bu minvaldedir.. Ve biliyoruz ki, çözümün yol haritası, sivil ve zero bir Anayasa’nın ikmalidir.. Şehrimize teşrif edecek olan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan  muhakkak ki, bizleri duyacaktır.. Umarız, kenti temsil eden zatı muhteremler de bu minvalde, aracı olurlar!.. Ahalinin gönül birliğine olan, susamışlığını, kendilerine aktarırlar!…

***

Velhasılı kelam!.. Kadim ve aziz şehrimize, hoş geldiniz!…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Sen gönül birliğinin ötesine yüreğini açmışsan; kardeşliğin payidardır!?..